20 haneli köyün tamamı, köpekler, kediler, keçiler, koyunlar hariç herkes biliyordu. Annesi, babası, mısır tarlası ile pamuk tarlalarının sahibi muhtar amcası,  ağabeyler, yengeler, komşular, bütün halalar, teyzeler, küçük kızın cesedi henüz bulunmamışken kapı önüne gelip Yasin okuyan köylü kadınlar, “elimizde delil var, müjdeli haber vereceğiz” diyen jandarma komutanı... Daha ilk gün katilin kim olduğunu ortaya koyacak kanıtları toplamış jandarma erleri....

★★★

Camiye namaza gelen 8 yaşındaki kıza Elif Cüzü hediye veren köyün cami imamı, cemaatin tamamı, aşiretin reisi, tarikatın şeyhi, muhtarın partisinin şehirdeki uzantıları, Mecliste bölge milletvekili arkadaşı, o arkadaşın partilisi içişleri bakanı, adalet bakanı, Ankara’da parti önde gelenleri, topluca mezara gidip çiçek koyarak basına fotoğraf veren bakanların hepsi biliyordu...

Bilmiyorduk diyemezler.

Bilmek zorundaydılar!

★★★

8 yaşında kızı, elinde Elif Cüzü ile camiden döndüğü saatlerde kimin niçin nerede “elle boğarak öldürdüğünü” ve cesedini dere yatağında taşın altına gömsün diye sıvacı ustasını kimin nasıl tehdit ettiğini bile bile 19 gün sustular... Çocuğu hayatının ilkbaharında iken öldürenin yanında camide namaza durdular, korktular, sindiler, onu korumaya aldılar. Asılsız ihbarlar yapıp jandarmayı yanlış yönlendirerek soruşturmayı zora sokmaya çalıştılar sonra da alın yazısı; “Allah verdi Allah aldı” demeye sığındılar... Ve hepsi birden sanki cesedin yerini bilmiyorlarmış gibi 19 gün boyunca “arama filmi” çekip oynadılar... Ankara, jandarma, adalet, bakanlar filmin figüranı oldu.

Bu nedir?

★★★

Çocuklar Allah’ım,

Elleri, yüzleri, saçları.

Uyurlar geceleri,
Yok sana ihtiyaçları.
Bebek yaparlar haçları.
Aşina değiller hatıramıza
Severken aynı ağaçları.
(Fazıl Hüsnü Dağlarca.

★★★

Dünya edebiyatında çocukların her haline “şükürler eden, kabul eden, öncelik veren” en güzel şiirlerin yazıldığı ülkemizin topraklarında 8 yaşında kız çocukları Kuran kursundan çıktıktan sonra elinde Kuran öğretim kitabı (Elif-Ba) ile ve anneleri, babaları, erkek kardeşlerinin, 20 haneli köyün bütün aile büyüklerinin bilgisi altında “boğularak” öldürülüyor.

Ve katil korunuyor.

Bu habislik, kötülük, canavarlık ve cinnet hali ağalık- aşiret- tarikat- siyaset yapısının güne uydurulmasından geliyorsa...

Batsın böyle yapı.

Particilik buysa...

Yıkılsın particilik.

★★★

Sıvacı ustaları!

Türkü söyleyerek malalarıyla duvara harç savururlar,  harcın içine gönüllerini de koyarak duvarları sıvarlar. O güzelim beyaz badanalı duvarlara çocuklar;  kendilerini sevdirerek ve kendilerini sevilmeye bırakarak kargacık burgacık resimler çizerler, isimler yazarlar, renkli şekiller karalarlar. Çocuklar, beyaz badanalı duvarlarda kendilerini beğendirmek isterler.

Çocuklar olmasaydı.

İnsanlık olmazdı.

★★★

8 yaşındaki kızı öldürdükten sonra cesedini battaniye sarıp köyün sıvacı ustasına; “ben öldürdüm al bu cesedi göm, yok et, kimse bilmesin, görmesin... Sana mısırı hasat ettikten sonra 200 bin lira vereceğim...” dedi.

Sıvacı ustası!

O çocuklar resimler, şekiller çizsinler diye beyaz badanalı duvarların yapıcı ustası; çocuğun cesedini saklamayı ve cinayeti işleyeni adaletten kaçırmayı kabul etti ve  soruşturmayı saptırmaya kalktı.

★★★

Sadece ülkenin o köyünde değil, doğuda, batıda her yerde; ülkenin siyaseti, bu yapıdan besleniyor, bu yapıyı güncelliyor, diri tutuyor. Bu yapıyı kökünden değiştirecek bir demokratik siyasete ihtiyacı var.

Çin’den ÇIN ÇIN!

Son 22 yılda Türkiye iç pazarı Çinlilerin gönüllü sömürgesi haline getirildi. Çin bizden bir şey almadı, hep bize sattı. 2013 yılında Çin ile Türkiye arasındaki ticaret açığı 21 milyar 505 milyon dolarla patlama yaptı. 2023 yılına gelindiğinde açık 41 milyar doları buldu. Toplam 106 milyar dolar olan Türkiye’nin dış ticaret açığının nerdeyse yarısı (41 milyar doları) Çin’e verildi. Özetle Çin, bize 40 satıyor, bizden 1 alıyor. Bu açık nasıl kapatılacak? Çin Ticaret Bakanlığı önceki gün “ÇIN...ÇIN...” uyarısı veren bir açıklama yaptı. Bu açıklamada Türkiye’de elektrikli otomobil üretim için yatırım yapmış Çinli şirket BYD duysun ve uygulasın diye; “Türkiye’de elektrikli otomobil üretimini Çin’de üretilmiş parçaları bir araya getirerek yapın...” demiş oldu. Yani 40 satalım 1 alalım formülünü bozmayın demek istedi.