Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl kutlamaları Gazze saldırılarının gölgesinde kalırken, Cumhurbaşkanlığı sarayında siyasetçi, bürokrat, sanatçı, STK temsilcileri ve gazetecilerin davet edildiği Cumhuriyet resepsiyonunun yapılmayacağı anlaşıldı.

‘İDDİALAR DOĞRU DEĞİL’

İddianın ortaya atılmasının ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki 29 Ekim resepsiyonunun ‘Filistin’deki olaylar gerekçesiyle’ iptal edildiği iddiası doğru değildir. Asılsız iddialara itibar etmeyiniz” açıklaması yaptı. Ancak Erdoğan’ın 29 Ekim Pazar günkü programında resepsiyon görülmüyor. Pazar günkü program şöyle: 11.00’de Anıtkabir’i ziyaret, 12.30’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tebriklerini kabul, 17.00’de Donanma ve Türk Hava Kuvvetleri’nin İstanbul’daki Cumhuriyet gösterileri, 19.23’te Cumhurbaşkanının Bayram Tebriğinin Yayınlanması.

Önceki gün AKP Grubu’nda tam 59 dakika konuşan Erdoğan, “Aslında bugünkü grup toplantımızda Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı ile ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapmayı planlıyordum. Ancak Gazze meselesiyle ilgili ülke ve dünya kamuoyuyla paylaşmamız gereken mesajların aciliyeti sebebiyle vaktimizi bu konuya ayırmak mecburiyetinde kaldık. 28 Ekim’de İstanbul’da yapacağımız Büyük Filistin Mitingine kadar bu krizin ateşinin sönmeye başlamasını ümit ediyoruz” demişti.


Hasta yatağından kalkıp bayrama gitti


10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yuman Atatürk, 1937’de son kez 29 Ekim kutlamalarına katıldı. Hasta yatağından kalkıp kutlamalara katılan Atatürk, 1938’deki 29 Ekim’ini hasta yatağında karşıladı. Kılıç Ali, Atatürk’ün o saatleri şöyle anlatmıştı: “Artık günleri değil, saatleri sayılıydı. Törenlerden dönen Kuleli Askerî Lisesi öğrencileri Dolmabahçe önünde İstiklal Marşı’nı ve 10. Yıl Marşı’nı söylemeye başladılar. Yatağında doğrulmuş, oturuyordu. Atatürk, gözyaşlarını daha fazla tutamadı. Yanındakiler, ilk kez o gün ağladığını gördüler.”

Çok daha fazla nüfusa ihtiyaç var


Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 8. Aile Şurası’nda konuştu. Erdoğan, “Boşanma oranları hızla artıyor. Boşuna 3 çocuk demiyoruz. Nüfusumuzun 85 milyon olması yeterli değil. Çok daha fazla nüfusa ihtiyacımız var. Aileyi önemsiyoruz. Aileye gerekli önemi vermeyen toplum geleceğe güvenle bakamaz” dedi.