Ulusumuzun uygarlık yolunda attığı dev bir adım olan Cumhuriyet’in 101’inci yıl dönümüdür bugün...

“Bitti, yok oldu” denilen bu millet, Cumhuriyet’le birlikte ayağa kalkmış, gelişmiş güçlenmiştir.

Cumhuriyet, kazanılan şanlı bir Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Türk milletinin giydiği şerefli bir taçtır.

En büyük bayramımızdır bugün...

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı, yüreklerimizde büyüyen bir coşku ile kutluyoruz.

★★★

101’inci yılda içimizde bir burukluk da hissediyoruz.

Çünkü güzel ülkemizde Cumhuriyet’in değerini kavrayamamış, çağdaşlıktan uzak kalmış kafalar bulunuyor.

Bu kafaların sadece geri vitesi var ve Cumhuriyet değerlerini yok edip Türkiye’yi uygarlığın gerisine, karanlık çağlara götürmeye çalışıyorlar!

Büyük Atatürk, bugünlerin gelebileceğini 97 yıl önce, 1927 yılında yazdığı NUTUK adlı ünlü eserinde haber vererek ulusumuzu tehlikelere karşı uyarmıştı...

Haklı çıktı. Şimdi ülkemizde hemen her gün Cumhuriyet’e karşı yeni bir düşmanlık, kin ve öfke sergileniyor.

Fakat kim ne halt ederse etsin, yüreğimizdeki bu aşk, bu sevda hiçbir zaman bitmeyecek.

Günümüzde Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı davranışlar ihanetin geldiği son noktadır ve gerçek Türk yurtseverleri olarak bizler (gericilere ve sahte milliyetçilere inat) Cumhuriyet’i daha büyük bir coşku içinde kutlamaya devam edeceğiz!

★★★

İçimizde dönekler, güce tapanlar, yalakalar, her renge bürünen işbirlikçiler var.

Bunlar eskiden de vardı, şimdi de var ama hızla üreyip çoğaldılar. Şimdi devrimlere saldırıyor, Anayasada devletin temeli olan ilk 4 maddeyi tartışmaya açmaya çalışıyorlar.

Büyük Atatürk gençliğe hitabesinde:

 “Ey yükselen yeni nesil... İstikbal sizsiniz... Cumhuriyet’i biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizsiniz” demişti.

Bu sözler, Ata’mızın, Türk ulusuna vasiyetidir.

Genç kuşağın, Cumhuriyet’in değerini herkesten çok daha iyi bildiği inancındayım.

★★★

Cumhuriyet, aydınlanma, bilim, çağdaş yaşam ve uygarlığın adıdır.

Aradan geçen 101 yılın son dönemi bizi maalesef ileriye değil, geriye götürdü.

Bugün demokrasi, hukuk ve adaletten yoksun olmanın sıkıntılarını yaşıyoruz, fakat... Hiç kimse bizi Cumhuriyet sevdasından vazgeçiremez.

Atatürk’ün dediği gibi “Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan rejim Cumhuriyet idaresidir.”

Bu sevda asla bitmez!

Milli bayramlarımızı istedikleri kadar savsaklamaya çalışsınlar...

Gönüllerimize zincir vuramazlar ve yüreğimizde yanan ateşi asla söndüremezler!

 Andımız’ı kaldırsalar, Nutuk’u okutmasalar, Cumhuriyet’i kuranlara “İki ayyaş” deseler de biz tüm milli bayramlarımızı beynimizle, yüreğimizle, ruhumuzla kutlamayı, Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman arkadaşlarının aziz ruhlarını şad etmeyi sürdüreceğiz.

Büyük Atatürk’ün şu sözleri rehberimizdir:

“Hiç şüphe yok, devletimizin ebedi müddet (sonsuza dek) yaşaması için... Memleketimizin kuvvetlenmesi için... Milletimizin refah ve mutluluğu için... Hayatımız, namusumuz, şerefimiz, geleceğimiz için...  Bütün kutsal kavramlarımız ve nihayet her şeyimiz için... Mutlaka en kıskanç hislerimizle, bütün uyanıklığımızla ve bütün kuvvetimizle milli egemenliğimizi muhafaza ve müdafaa edeceğiz!”

TEBESSÜM

Nasıl geldik bu günlere?

Bugün Cumhuriyet Bayramı ve aynı zamanda Müjdat Gezen’in doğum günü... Sanatçı Cumhuriyet’in 101’inci yılı ile birlikte kendisinin 81’inci yaş gününü kutluyor.

29 Ekim 1943’te doğan Müjdat Gezen’in mesajı, onun ülkemizin hal ve gidişinden hiç de mutlu olmadığını gösteriyor. Sanatçı şöyle diyor:

“Modern felsefenin kurucusu olan Descartes ‘Düşünüyorum öyleyse varım’ demiş...

‘Düşünüyorum öyleyse vurun’, ‘Düşünüyorum öyleyse durun’ gibi çeşitlemeleri vardır bu sözün... Ben düşünüyorum, taşınıyorum işin içinden çıkamıyorum. Ülke olarak nasıl geldik bu günlere yahu?”

GÜNÜN SÖZÜ

Cumhuriyet, rüşvet, soygun ve vurgun değil, ahlâk ve fazilet rejimidir!