Yılmaz Büyükerşen hakkında ne kadar kitap yazılsa, ne kadar ödül verilip alkışlansa yeridir.

Anadolu bozkırının ortasında Avrupaî bir kent yaratmak kolay mı?

Yılmaz Hoca bunu başardı ve 25 yıl yönettiği Eskişehir’i Türkiye’nin incisi haline getirdi.

Yılmaz Büyükerşen’in hayatını 373 sayfalık bir roman haline getiren Suat Çağlayan’ı kutluyorum. Emeğine, kalemine sağlık. Zor bir işten alnının akıyla çıkmış.

“YILMAZ BÜYÜKERŞEN – DELİ DELİ İŞLER YAPAN BİR ESKİŞEHİRLİ” adlı biyografik romanı yazan Suat Çağlayan aynı zamanda bir siyaset adamı. 21’inci Dönem İzmir Milletvekili ve Kültür Bakanı olarak görev yaptı.

Romanda, Büyükerşen’in Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na veda töreninin anlatıldığı bölümden alıntı yapacağım (Sayfa 370).

★★★

Ayşe Ünlüce, Eskişehir’e başkan seçilince, Yılmaz Hoca’nın belediyeyi teslim etmesi için zaman gelmişti.

Yılmaz Hoca, yavrusu gibi gördüğü Eskişehir’i teslim etmekte olduğu Ayşe Ünlüce’nin bu yavruyu bir anne şefkatiyle ve büyük özen göstererek büyüteceğini söyledi. Onun konuşmaları sırasında yeni başkan Ünlüce, duygularını kontrol edemiyor, gözyaşı dökerek Hocasını ayakta alkışlıyordu.

Artık sıra Başkanlık odasında yapılacak devir teslim törenine gelmişti. Yılmaz Hoca’nın duygusallığı sürüyordu:

“25 yıl önce yıpranmış ve aşınmış bir deri kese içinde bir mühür teslim almıştım. Şimdi onu altın bir mühür olarak Ayşe’ye veriyorum” dedi. “Ayşe’ye bir armağanım daha var, her iki kefesinde üçer dirhemin olduğu bir terazi bu! Bu terazi, hak, hukuk ve hizmet konularında belediyenin her zaman eşit ve dengeli davranacağının simgesidir. Bu denge bugünden sonra artık Ayşe kızım tarafından sağlanacaktır.

Sevgili Ayşe, sana teslim ettiğim güzel Eskişehir’imizi bir anne şefkatiyle daha da büyüteceğine ve geliştireceğine inanıyorum. Yolun açık olsun.”

Ayşe Ünlüce yaptığı konuşmada “Bir Büyükerşen geldi ve Anadolu’nun ortasında modern bir kent yarattı. Hocamıza lütfen ‘Güle güle’ demeyin. O elini Eskişehir’den çekerse hepimiz öksüz kalırız. Oysa onun projelerini sürdürmemiz için bundan sonra ona daha çok ihtiyacımız olacak” dedi.

★★★

Romanda “27 Mayıs İhtilali’ne giden yol”, “Kalkın İhtilal Oldu”, “Askeri darbeye davet”, “Evren Paşa istifanızı istiyor”, “Seçimlerde Yılmaz Hoca fırtınası”, “Kılıçdaroğlu ve Ekmeleddin Faciası”, “TRT’yi gericilerin oyun alanı yapanlar”, “Alacakaranlık umutları”, “Büyük şok” gibi heyecanlı bölümler de var.” (İnkılâp Kitabevi)  

PKK’lı kanlı teröristlerin arkasında ABD ve İsrail var!

PKK gerçekten silah bırakır mı?

Yoksa aylardır akıntıya karşı mı kürek çekiliyor?

Ülkede büyük bir çoğunluk, Öcalan ve DEM Parti’nin yaptığının sadece bir aldatmaca olduğu düşüncesinde...

Askerlik hayatı dağlarda PKK ile mücadele etmekle geçen Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu da PKK’nın asla silah bırakmayacağı görüşünde...

Ülkemizde terörle mücadelede önde gelen isimlerden olan Pamukoğlu “Hep beraber vahamete doğru gidiyoruz” diyerek sözlerine şunları ekliyor:

O İmralı’da bulunan yanar-döner terörist başı da PKK’nın silah bırakması yönünde kesin bir tavır koymaz.

ABD ve İsrail ‘Kürdistan’ kurma hedefinden hiçbir zaman vazgeçmeyecek. Bu amaçla Suriye’de Fırat’ın doğusunda ‘Kürdistan ordusu’ kurdular. Kuzey Irak zaten hazır. Şanlıurfa ile İran sınırına kadar olan bölgede ‘6’ncı Ordu’ kurulmalı. Çünkü aşağıdaki ordu nizami bir ordu haline geldi. Sen de onun karşısında olacaksın. Bu ordu er ya da geç kurulacak!”

★★★

E. Tümgeneral Osman Pamukoğlu hem nizami savaş, hem de terör ve çete savaşı uzmanıdır ve Türkiye’de PKK konusunu en iyi bilenlerden biridir. Onu dinlemek lâzım. Hem de geç kalınmadan!

GÜNÜN SÖZÜ

Bir milleti tutsak etmek isterseniz o milleti cahil bırakın!