Sanal... Gerçekte var olmayan zihinde tasarlanan. Aşırısı hastalık, derealizasyon.
Algının, bilincin, belleğin bozulması. Gerçeklikten uzaklaşma, kopukluk hissi. Yaşamı bir kameranın ardından seyredermiş hali.
Hastalar ruh durumlarını anlatırken ‘sanki bedenimden kopmuşum, kendi bedenimi tamamen doldurmuyormuşum, sanki kontrolden çıkmışım da yaşamımı uzaktan izliyormuş gibiyim’ diyor.
Neredeyse biz!
Bedenlerimizden çıktık ve kendimizi izliyoruz sanki.
Örnek mi? O kadar çok ki...
Dünyanın büyük bölümünde, hatta bizden daha fakir ülkelerde bile gıda fiyatları düşüyor. Şu anda mesela son 25 ayın en düşük seviyesinde.
Bizde ise 34 aydır kesintisiz ve de katlanarak artıyor!
Fiyatlar artarken alım gücümüz malum, çakıldı. Bu yüzden kırmızı et tüketimi son beş yılda yarı yarıya düştü! AKP’nin iktidara geldiği 2002’de kişi başına ortalama et tüketimi 10 kilograma yakınmış, 2023’te 7 kilogramın da altında. Yedi kilonun içinde para sorunu olmayanların löp löp götürdükleri de var!
Tavuk? Bir yıl öncesine göre yüzde 20’den fazla azalmış üretimi, tüketimi düşünün!
TÜİK 2022 çocuk araştırması keli gösteriyor... Türk çocuğu en çok ekmek ve makarna tüketiyor!
Sebzeden yumurtaya, yağdan ejder meyvesine(!) akla gelen tüm gıdaların tüketimini kıstık.
İyi de tencerenin kaynayamadığı evlerde ne yapıyor millet o zaman?
Her gün değişik etli yemeklerin, pirzolaların, balıkların, Anadolu ve dünya mutfağından seçkin yemeklerin pişirildiği, ağız sulandıran tatlıların yapıldığı, böreklerin açıldığı, dönerlerin kesildiği, jüri tarafından tadıldığı ve ‘tam kıvamında pişmiş, üzerindeki sos şahane olmuş, et ağızda dağılıyor, hamuru pek gevrek olmuş’ denilerek puanların verildiği Masterchef izleniyor!
Makarna ve ekmek dışında ‘zorunlu kesintiye’ giden milletin Masterchef merakı nereden geliyor?
Valla bence şöyle oluyor... Millet evdeki ekmekleri hazırlayıp çoluk çocuk geçiyor televizyonun başına, masterchefi bekliyor. Yemekler pişirilip sunuma hazırlanınca da başlıyorlar lokmalarını ekrandaki tabaklara banmaya. Her gün değişik bir menü, mis!
Yedik bitti, sonra?
Son altı günde yaptıklarımıza bakalım...
8 Kasım... Kuruluş Osman, Şahane Hayatım, Müge Anlı, Masterchef!
9 Kasım... Aldatmak, Hudutsuz Sevda, Masterchef, Esra Erol!
10 Kasım... Kızılcık Şerbeti, Yalı Çapkını, Masterchef!
11 Kasım... Gönül Dağı, Masterchef, Güldür Güldür, Kardeşim!
12 Kasım... 12 Kasım’ı açmam lazım!
Memlekette kriz çıktı. Dünya liderimiz ‘ben bu işin hakemiyim’ dedi, Devlet Bahçeli kestirmeden gidip ‘Anayasa Mahkemesi kapatılmalı’ dedi, Adalet bakanı ‘Anayasa Mahkemesi’ni düzenleyeceğiz’ dedi, Yargıtay Anayasa Mahkemesi’ni mahkemeye verdi ya...
İşte bu yüzden, günün anlam ve önemine uygun olarak 12 Kasım’da şu programları izledi halkımız... Yargı, Teşkilat, Kirli Sepeti ve Masterchef! Şiir gibi resmen...
13 Kasım’ı merak ettiniz tabi.
İsrail Gazze’yi yakıp yıktığı için, hastaneleri vurup ölmek üzere olan hasta Filistinlileri bile öldürdüğü için, yakıtı biten hastanelerde solunum cihazları çalışmadığından yeni doğmuş bebekler öldüğü için ve İsrail askerleri işgal ettikleri Filistin parlamentosu içinde hatıra fotoğrafı çektirdikleri için galeyana gelen halkımız 13 Kasım’da reyting raporlarını değiştirdi!
TRT’den Kudüs Fatihi Selahhaddin Eyyubi’yi, Ömer’i, Esra Erol’u ve şahane yemeklere ekmek bandığı Masterchef’i izledi.
***
Adaleti olmayan memlekette adaleti Yargı dizisinden, sofrasına koyamadığı yemeği Masterchef’ten, ahlaksız savaşı Kudüs Fatihi dizisinden, ülkesinde, kendi evinde, kendi yaşamında olan biten rezaletleri Esra Erol’un programından izler haldeyiz.
Sanki bedenlerimizden kopmuş, uzay boşluğunda bağlantısız dolanıyormuş, kendi yaşamlarımızı uzaktan izliyormuş gibi değil miyiz?
Derealizasyon hali resmen. Hastalığa neden olan şey bile halimize cuk oturuyor... İstismara dayalı travma!