“Sayın devlet büyüğüm, bazen aklıma esince haddimi aşıp size böyle açık mektuplar yazıyorum.
Siz bizim en değerli, Türk Milletine yol gösteren büyüğümüzsünüz!
Bazı mektuplarım sinirinizi bozuyor olsa da sizin son derece anlayışlı bir insan olduğunuzu iyi biliyorum!
Beni bağışlayınız!
★★★
Memlekette neler olduğunu sanırım hepimizden iyi bilen ve iyi gören devlet adamlarından birisiniz.
Ancak sizi kürsülerde ve ekranlarda hep asık suratla, bağırıp çağırırken, ona buna korku salarken izlemek zorunda kalıyoruz.
Bu biraz yanlış oluyor.
Memleketin ve 85 milyon insanımızın bir sürü sorunları varken onları görmezden geliyor, sadece ve sadece AKP çizgisinde sözler ve tavırlar sergiliyorsunuz.
İktidar sözcüsü Recep Tayyip Bey’den hiçbir farkınız yok.
Bu tavrınız, iktidara verilen ne biçim ve akıl almaz bir destektir!..
Ve son yıllarda 365 gün boyunca hiç değişmiyor.
AKP iktidarını bugüne kadar irili ufaklı hiçbir konuda eleştirip yol gösterdiğinize ne yazık ki hiç tanık olamadık.
Acaba yanılıyor muyum!
★★★
Arada sırada Recep Tayyip Bey’le buluşup ikili görüşmeler yapıyorsunuz...
Neler konuştuğunuzu doğrusu çok merak ediyorum. Kim kime taktik veriyor?
Sonra her seferinde aynı malum destek cümleleriniz...
Sonuçta iktidara kayıtsız şartsız tam destek.
Ne yaparsa destek, ne derse yine destek!
★★★
600 milletvekili olan Meclis’te MHP olarak 50 milletvekiliniz var. Az bir sayı olduğunu hiç kimse iddia edemez.
Meclis’te AKP, CHP ve HEDEP’ten sonra dördüncü büyük partisiniz. İsteseniz arada sırada bile olsa ses getirirsiniz de bir türlü yapamıyorsunuz.
Ama siz kendinize ve partinize bir yol haritası çizmişsiniz...
AKP’ye, yani Saray iktidarına kayıtsız şartsız destek!
AKP ve özellikle de Recep Bey ne dese ve ne yapsa, haklı olan onlardır! Ötesi hiç önemli değildir.
Partiniz milliyetçi bir partidir, Atatürk’e saygı duyduğunu söyler. Ama gelin görün ki adına Diyanet denilen kuruluş Atatürk’e 10 Kasım hutbelerinde bile yer vermez ve siz bu rezalete bile her nedense karşı çıkamazsınız.
O halde nerede kaldı sizin Türk milliyetçiliğiniz ve Atatürk sevginiz?
★★★
Sayın büyüğüm Devlet Bey...
Her seçimde partinize oy verip Meclis’e gönderen yurtsever ‘ülkücü taban’ acaba sizin bu tavırlarınıza karşın her zaman sizinle aynı görüşleri paylaşıyor mu?
Size yine üzülerek söyleyeyim, sadece ve sadece muhalefete karşı muhalefet yapıyorsunuz!
Kusura bakmayın ama böyle muhalefet olmaz.
Siz iktidarı uyarmak, denetlemek ve gerekirse yaptıklarına karşı çıkmak için o Meclis çatısı altına gönderildiniz.
Her gün yolsuzluklar birbiri ardına patlıyor, sessiz kalıyorsunuz.
Enflasyon belası milleti eziyor, ağzınızı açıp konuşamıyorsunuz.
★★★
Yüksek yargı arasında sürtüşmeler ortaya çıkıyor, milletin önünde her gün yeni sorunlar boy gösteriyor...
Ve siz her konuda, ama istisnasız her konuda hem kişisel, hem de parti olarak Saray ve AKP’nin yanında yer alıyorsunuz.
Bazılarında haklı da olabilirsiniz ama sizinki artık ‘süreklilik’ arz ediyor.
Yine kusura bakmayın ama siz her konuda kraldan fazla kralcı oldunuz.
Bugünkü iktidarın hiçbir koşul aramaksızın en büyük destekçisi kesildiniz.
Adeta Tanrının AKP iktidarına gönderdiği bir armağansınız!
★★★
Oysa adınız üzerinde, ‘muhalefet’ partisi...
Siz seçimlere ‘Koşulsuz bir biçimde AKP’nin stepnesi olacağız’ diye girmediniz.
Eğer bunu demiş olsanız sorun yoktu.
O halde şimdi soruyorum:
Niçin ayrı bir parti olarak kalmakta direniyorsunuz?
Niçin AKP ile birleşmiyorsunuz?..
Çünkü siz bu iktidarın kayıtsız şartsız en büyük destekçisi, hem de kraldan çok kralcı destekçisi konumuna düştünüz.
Artık geri adım atmanızın mümkün olmadığını biliyorsunuz.
İktidarın söyleyemediğini bazen siz söylüyor, yapamadığını önce siz yapıyorsunuz!..
Size oy veren yurtsever ülkücü tabanınız sizin bu tavırlarınızı acaba hoşgörü ile karşılıyor mu?
Tabandan ses çıkmadığı için bu soruların yanıtını bizlerin bilmesi mümkün değil...
★★★
Sayın Devlet Bahçeli...
Bu mektupta size ve partinize kısaca seslendim ve söylediklerimde haklıyım.
Yıllardan beri aynı tavrınızı sürdürüyorsunuz. Kusura bakmayın da artık bıktırdınız.
İster beğenin ister beğenmeyin, siz bir muhalefet partisi olarak seçildiniz. Aksi olsaydı seçimlere AKP listelerinden girerdiniz.
Muhalefete karşı muhalefet yapmak bazen elbette gerekebilir ama her zaman olmaz.
Mektubumla rahatsız ettiysem (ki her zaman olduğu gibi ettiğimi biliyorum) affedin!..
Ama lütfen şu söylediklerimi de oturup iyice bir düşünün. Saygılarımla.”