Milli Eğitim Bakanlığı, Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES) ile Laik Cumhuryet’le bir tür hesaplaşıyor. 

ÇEDES projesi ile öğrencilere cami temizletmekle kalınmıyor, okula maket mezar getiriliyor. Küçükköy Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde Filistin’e destek adıyla bir tiyatro etkinliği düzenliyor. 5 öğrenci yere yatırılarak üzerleri (kefene benzeyen) beyaz çarşafla örtülüyor. Medyadan öğreniyoruz; etkinlikler sadece bu okulda değil, Tokat, Samsun, Gölceğiz Cumhuriyet ilkokullarında da bu uygulamaların benzerleri yapılıyor. Bunlarla yetinilmiyor, ÇEDES kapsamında öğrenciler camilerin yanı sıra dersleri iptal edilip Diyanet merkezlerine götürülüp panellere katılıyor. Diyanet’in “manevi danışmanlar” dediği kişiler de okullara gelerek ders saatlerinde eğitim veriyor. Bu kişilerin yetkinliğinin ne olduğu da bilinmiyor ve sorulamıyor.

Okullarda, din, ahlak ya da değerler eğitimi adı altında çocuklara siyasal İslamcı ideolojiler empoze edilmek isteniyor.

Uzman bir arkadaşımla konuşup, okullarda yaşananları anlatınca başını iki elinin arasına alarak, ayağa kalktı !! "Ne diyorsunuz bu bir 'Pedagojik Cinayet'" diye haykırmaya başladı. 

Sayın MEB, bu uygulamalarla ne yapmak istiyor? On yıllık müsteşarlık döneminizden anlaşılıyor ki bu hazırlıklar yapılmış ve bakanlığınızda uygulamaya koyuyorsunuz. Siz kendi inançlarınızı, eğitim anlayışınızı bakanlık koltuğunda otursanız bile bu ülkenin çocuklarına dayatamazsınız. 

Bu Cumhuriyet’te yaşayan tüm yurttaşların inancı, yaşam biçimi kimseyi ilgilendirmediği gibi, bir yetkili çıkıp 'Benim inançlarım gibi yaşayacak ve eğitim alacaksınız' diye dayatamaz. Aklınız sıra, daha bebek sayılacak okul öğrencilerine İslam sadece kıyafetten ibaretmiş gibi, Laik iklimimizle asla uygun olmayan kıyafetler giydirip ibadethanelere götürülüyor. Öyle bir nesil gelmeli ki, “dindar ve kindar” demek istiyorsunuz. Sorgulamayan, araştırmayan, biat kültürü ile yetişecek ümmet bir nesil. 

Beş yaşındaki çocuğa önce, öbür dünyayı değil, uygar bir dünyayı öğretmelisiniz. Korkuyla değil, sevgiyle eğitmelisiniz.

Sayın Bakan, Laikliği öncelemeyen, ilim ve fenden uzak, uygar medeniyet yolunda çabası olmayan, etnik meselelerle birbirlerini yiyen, ümmet topluluklarından ibaret İslam Cumhuriyetlerinin halini görmüyor musunuz? 

Orta Doğu’da, Laik Demokratik Cumhuriyet olarak bir yıldız gibi parlayan Türkiye Cumhuriyeti ile, dini inanç dışında onlarla benzerliğimiz var mı? Yaptığınız bu yeni gerici müfredatın “tevhidi tedrisat’la hiçbir benzerliği yok. Verdiğiniz on günlük sürede bu model kim veya kimler tarafından incelendi?

Dünya, uygarlık yolunda yapay zeka ile insanlığa yararlı yeni hedefler ortaya koyarken MEB, uydurduğu yeni maarif modeli ile dinci bir eğitimi önceleyip, fen ve ilmi öteleyen, uygarlık yolunda ilerlemeyi bırakıp aklı sıra Cumhuriyet'le hesaplaşma peşinde.

Unutulmasın ki; Bu Cumhuriyet Anayasası ile tescillenmiş LAİK DEMOKRATİK SOSYAL HUKUK DEVLETİ'dir.

Dünyadan haberi olmayan, uygar dünya ile, ilim ve fen de yarışa girme hayallerini yitirmiş, liderlik hayalleri taşımayan zavallı Orta Doğulu karanlık kafalılara bir örnek, 

18 milyon nüfusu olan Hollanda’nın 30 ÜNİVERSİTESİNDEN 11 tanesi dünyanın en iyi 200 üniversitesi arasında. 86 milyon nüfusu olan TÜRKİYE’nin 124 devlet üniversitesinin tamamı liste dışında. 

SON SÖZ: 42 yıllık gazetecilik hayatımda bütün İSLAM ülkelerinde gördüğüm en tehlikeli gerçek şudur ki… İnsanlar yoksul ve cahil bırakılıp beyinleri esir alınarak iradeye boyun eğmeleri ve bunu İBADET sanıp inanmaları sağlanmasıdır. HÜSNÜ MAHALLİ