Genlerinde var; tilkinin alışkanlığı “tavuk çalıp” yemektir. Tilkiye; “pişmiş tavuk sever misiniz?” diye sormuşlar. Tilki demiş ki; “Gülmekten cevap veremiyorum”

İktidar!

Yalanı yalama yaptı.

Yalanı büyük tutuyor ve propaganda ile oy topluyor. Yalan ortaya çıkınca da gülmekten cevap veremiyor!

★★★

Uzay limanı, uzay havzası, uzay ekonomisi yaratacak ve 2023 yılında “Ay’a ayağımızı atacağız” demişlerdi. 2025 yılına geldik, dağda lüks pahalı kayak oteline yangın merdiveni bile koyduracak sorumlu yönetim gösteremedikleri için 36 çocuk alevler içinde annelerine babalarına sarılarak yandı.

Milli tank yapacaktık.

Tüm hazırlık tamamdı.

Devlet projesiydi.

★★★

Tank projesini, orduya zırhlı araç satan partili yandaş işadamının becerisi diye yalanla ambalajladılar. 2018 yılında dönemin Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli; “Altay Tankı motorunun yerli olmasını planladık, bu yılın sonunda (2018 sonu) en geç 2020 yılı başında yerli motorla üreteceğiz” sözünü vermişti.

2025 Şubatı’na geldik.

Tank ortada yok.

★★★

2019 yılında dönemin Tarım Bakanı, yeşil renge boyanmış bir traktörün önünde Cumhurbaşkanı’nın fotoğraflı “tanıtım filmini çektirip” 32 TV kanalında birden; “Elektrikli traktörümüzün test sürüşünü sayın Cumhurbaşkanımız yaptı” diye canlı yayınlatmıştı.

Milli traktör dediler.

O da devlet projesiydi.

Onu da pişmiş tavuk yemeye alışmış tilki kurnazlığıyla yandaş bir işadamına paketleyip; “Önder Yol ve Ziraat Girişim Sermayesi Ortaklığı” adı altında servis ettiler.

★★★

Seri üretime geçiyoruz.

20 dakikada şarj edilecek ve 5 saat tarla, bağ, bahçede çiftçimizin hizmetinde olacaklar. Elektrikli traktörlerimiz sessiz ve kokusuz çalışacakları için sesten ürken inekler artık Türkiye’de de sütten kesilmeyecekler.

Propagandası yaptılar.

★★★

2019’dan!

2025’e!

5 yıl geçti.

CHP Karabük Milletvekili Cevdet Aktay, “Sayıştay raporuna göre Ziraat Bankası bu projeye 246 milyon 751 bin TL aktardı; her ay 100 elektrikli traktör üretilecekti, 5 yılda sadece 3 adet üretilebildi” dedi.( SÖZCÜ’de Deniz Ayhan’ın haberi)

★★★

23 yıl geçti; ineklerimiz sütten kesilmeye devam etti. Çiftçilerimizin dışa bağımlı mazot, dışa bağımlı gübre, dışa bağımlı ilaç, dışa bağımlı yem kullanmaktan iflahı kesildi, güçleri tükendi, düzelemeyecek duruma geldiler. Türk tarım ve hayvancılığı; “ithal hayvan getirip ithal yem ile besleyen çıkmazın” içine sokuldu. 5 yıl sonra Türk Cumhurbaşkanı Brezilya’dan G20 toplantısından dönmekteydi; uçakta yanında götürdüğü gazetecilere; “Brezilya ve Uruguay’dan büyük baş hayvan ithalatı için talimat verdim” dedi. Türkiye, son 14 yılda Brezilya ile Uruguay’dan 11 milyar 357 milyon 207 bin dolar ödeyerek canlı hayvan ithal etti.

★★★

Bu iktidar 23 yıldır; yerli ve milli olduğu propagandasını yapıyor fakat Türkiye’nin meralarına, çayırlarına, dağına, yamacına ve bitki desenine uygun inek, boğa, buzağı yerli ırkını geliştiremedi, geliştirmedi, geliştirmiyor. Türk çiftçisini ineğini kesmemeye itecek ortamı hazırlamadı. Türk hayvancılığı buzağı doğuracak inek bulamaz hale düşürüldü. Cumhurbaşkanı, 23 yılda peş peşe 12 Tarım Bakanı (çevre ve orman dahil) ve 38 Tarım Bakan Yardımcısı değiştirdi. Kendisi değişmeyen tek adam olarak kaldı. 12 Tarım Bakanı ile 38 Tarım Bakanı yardımcısının hiç biri; ithal ineklerin hangi yerli ve milli merada otlayacağını, ithal hayvan ahırda beslenecekse hangi yerli üretim yemi yiyeceğini hiç düşünmediler.

★★★

Elektrikli traktör olmadı.

Tilkiye sormuşlar:

Pişmiş tavuk sever misin?

Cumhurbaşkanı otel yangınında kendi kusurunu gizliyor!

Sırbistan 7.5 milyon nüfuslu küçük bir ülke; tren istasyonunda kaza oldu; 15 kişi can verdi, halk “Başbakan istifa” diye sokağa döküldü. Sırbistan Başbakanı görevini bıraktı. Aynı günlerde Sırbistan’dan 10 kat daha büyük ülke Türkiye’de Bolu Dağı’nda lüks otelde 36’sı çocuk 78 insan kavrularak yandı, yaşamını yitirdi. Suçluları belgeleriyle bulsun ve adaletin önüne getirsinler diye 5 savcı, 8 bakanlık müfettişi, İTÜ’den 7 öğretim üyesi ve 1 idare hukuku profesörü görevlendirildi. Özetle şöyle bir tablo var: Masraf çok diye yangına karşı hiçbir önlemi almayan, Bolu Belediyesi’ni de dinlemeyen otel sahibi, aynı zamanda Turizm Bakanlığı’nın kendisine devlet koltuğu verdiği bir devlet memuru. Turizm Bakanı, otel sahibine Türk turizmini geliştirsin diye devlet koltuğunu Cumhurbaşkanı döneminde çıkartılan kanuna dayanarak vermiş. Turizm Bakanı’nı atayan da Cumhurbaşkanın bizzat kendisi… Otel sahibi, bu Cumhurbaşkanı döneminde, devlet koltuğu sahibi olmasından güç alarak; 3.200 metrekare yapı izni olan alana 17.000 metrekare inşaat dikmiş. Cumhurbaşkanı döneminde orman içinde ve kıyısında binlerce metrekare arazi önce Turizm Bakanlığı’na geçirilip sonra bu otelciye kullansın diye çok ucuza kiralanmış. Turizm Bakanı ile otelci el ele, kol kola, iç içe, kafa kafaya, kalp kalbe…Otelci ile Turizm Bakanı bütün gücünü Cumhurbaşkanı’nın kurduğu yapıdan almışlar. Cumhurbaşkanı ise yangın sonrası; “78 canımızı bizden kopartan bu katliamın yaşanmasında kimin sorumluluğu, kusuru, eksiği ve ihmali varsa tekmili birden hesap sorulması gerekir” diyerek kendi kusuru ve sorumluluğunu gizliyor. Sırbistan’dan politikacı mı ithal edelim?