Christoph Daum'un hayatı, futbol dünyasında zaferlerden çok mücadelenin, iniş ve çıkışların destanı olarak hatırlanacak. O, sahadaki en zorlu rakiplerinden kansere karşı verdiği savaşa kadar her alanda yılmaz bir savaşçıydı. Hayatının her anında mücadeleci ruhunu koruyan Daum, yaşadığı krizlerle de bir efsaneye dönüştü.
Alman futbolunun en ikonik anlarından biri, Daum'un Bayern Münih'in efsanevi teknik direktörü Uli Hoeness ile yaşadığı çekişmeydi. Henüz genç bir teknik adam olarak Köln'ü çalıştırdığı dönemde, 1988-89 ve 1989-90 sezonlarında ligi ikinci sırada tamamlaması, Daum'un yalnızca yetenekli bir antrenör değil, aynı zamanda korkusuz bir meydan okuyucu olduğunu da kanıtladı. Mayıs 1989’da Hoeness ve Jupp Heynckes ile yaşadığı hararetli tartışma ise hafızalara kazındı; bu tartışma Bundesliga'nın unutulmaz anlarından biri olarak tarihe geçti.
Ancak Daum’un kariyeri yalnızca başarılarla değil, aynı zamanda büyük sarsıntılar ve skandallarla da şekillendi. 1992'de Stuttgart ile kazandığı Almanya şampiyonluğunun hemen ardından, bir oyuncu değişikliği hatası nedeniyle Şampiyonlar Ligi elemelerini kaçırmak, onun kariyerinde ilk büyük çöküşü getirdi.
Bayer Leverkusen’deki yılları ise “Vizekusen” lakabını kazandırdı; takım, 1996-2000 yılları arasında üç kez ligi ikinci, bir kez de üçüncü sırada bitirdi ve son haftalarda kaybedilen şampiyonluklar büyük hayal kırıklıkları yarattı. Özellikle 1999-2000 sezonunun son haftasında, sürpriz bir şekilde terfi eden SpVgg Unterhaching’e 2-0 yenilerek kaybedilen şampiyonluk, Daum ve takım için unutulmaz bir darbe oldu. Benzer sahneyi, Fenerbahçe'yle 2005-06'da Denizli'de ve 2009-10'da Kadıköy'de yaşayacağından habersizdi... Hem Galatasaray'a hem de Bursaspor'a son hafta kaybettiği şampiyonluklar, Fenerbahçe kariyerinde unutamayacağı anlar oldu.
Kokain skandalı ve düşmanı Hoeness
Belki de Daum’un kariyerindeki en karanlık dönem, 2000 yılında patlak veren kokain skandalıydı. Almanya milli takımının başına geçmeye hazırlanırken, Uli Hoeness’in bir röportajda Daum’un olası bir uyuşturucu sorunu olabileceğini ima etmesi, bir çığ gibi büyüyen skandalın ve Honess ile yıllarca sürecek düşmanlığın başlangıcı oldu.
Yoğun kamuoyu baskısı altında Daum, saç örneği vererek uyuşturucu testi yaptırmayı kabul etti ve test sonucu pozitif çıktı. Bu olay, onun kariyerinde büyük bir kırılma noktasıydı; kulüp antrenörlüğünden kovuldu ve Almanya Futbol Federasyonu ile olan ilişkisi sona erdi.
İnsan olmak ve hataları kabul etmek
Ancak, Daum pes etmedi. Yıllar sonra bu büyük hatasını kabul ederek özür diledi ve hatalarından ders çıkarmış bir insan olarak yeniden sahneye çıktı. "Kim hayatının tamamen kusursuz olduğunu iddia edebilir ki?" diyerek, insan olmanın hataları kabul etmek, düzeltmek ve daha iyisini yapmak anlamına geldiğini vurguladı.
Daum, Almanya’da milli takımın başına geçemese de Türkiye'de efsane olmayı başardı. Austria Wien ile 2003'te çifte şampiyonluk yaşarken, Fenerbahçe’yi 2004 ve 2005 yıllarında Türkiye şampiyonluğuna taşıdı. Daha önce Beşiktaş ile 1994'te kupa ve 1995'te lig şampiyonluğu kazanarak İstanbul’da büyük saygı gören Daum, Almanya’da ise bu saygıyı 2007-08 sezonunda Köln’ü Bundesliga’ya çıkararak ve kanserle verdiği cesur mücadeleyle yeniden kazandı. Bu süreçte, eski rakibi Hoeness ile de barıştı ve aralarındaki husumet sona erdi.
İçimizden biri Daum
Çay sevdası ve Türk halkıyla olan içten ilişkisiyle her takım taraftarının sevgisini kazanan Daum, maçlardan önce İstiklal Marşı okuyarak ülkemize olan saygısını göstermekten hiçbir zaman geri durmadı. Daum'un hayatı boyunca sıkça tekrarladığı bir cümle vardı: "Düşebilirsiniz. Ne kadar sık düştüğünüz önemli değil. Sadece tekrar tekrar ayağa kalkmanız gerekir."
İşte bu ruh, onu hem saha içinde hem de dışında bir efsane yaptı. Christoph Daum’un hikayesi, sadece bir futbol adamının değil, aynı zamanda yaşamın tüm zorluklarına karşı yılmayan bir ruhun hikayesidir.