Bu bir zenginlik yazısı fakat parayla, pulla alakalı değildir...
***
Nüfusu 8 milyon 800 bin, yüzölçümü 41 bin 285 kilometrekare.
Kömürü, petrolü, hammadesi yok. Sanayi ve hizmet sektörü geliştiği için tarım ve hayvancılıkla uğraşanların sayısı nüfusun yüzde 4’ü bile değil! Tarım ve hayvancılık yapanlar bizim küçük bir ilçemize sığar.
Buna rağmen tahıl, patates, pancar yetiştirirler, şarapçılık ve özellikle de süt ürünlerinde bizi yaya bırakırlar! Yetmez ama... Başta Anadolu olmak üzere meyveydi, sebzeydi, bakliyattı hep başka ülkelerden gelir.
Dünyanın en dengeli, en az değişiklik gösteren ekonomisine sahip olan ülke, kişi başına düşen yaklaşık 100 bin dolar milli gelirle en zenginler listesinin 2. sırasındadır.
Bu ülkede her 100 kişiden 15’i dolar milyoneri iken Türkiye’de her 1000 kişiye anca 2 milyoner düşüyor!
Evet bildiniz... Seçim yapan yurttaşından seçilmişlerine kadar bize bir konu hariç zerre benzemeyen küçük ama çoook dersler alınacak bu ülke İsviçre.
Tek benzerliğimiz ise 2022’de artan enflasyon...
Son 29 yılın zirvesine çıkıp yüzde 3.5 olan enflasyon bu ülkeye de musallat oldu(!)
Özellikle yüzde 98’i dışarıdan gelen gıda ürünlerinin fiyatları hızla arttı. Markete, manava gidenler ‘etiket görmüş masum Türkler’ gibi şaşırıp kaldı!
Dünyanın ikinci en zengin ülkesi geçen yılın başından bu yana resmen panikte... ‘Aşırı enflasyonu’ düşürmek için zirveler yapıldı, olağanüstü önlemler alınmaya başlandı. Devlet kendi kemerini öyle bir sıktı ki, bazı resmi kurumlar kağıt kalem kullanımını bile azalttı.
Artan fiyatlardan korunmaya çalışan İsviçreliler, daha ucuz olduğu için sınırdaki bir Alman kasabasına, Constance’a giderek oradaki marketlerden alış veriş yapmaya başladı.
2022 yılında enflasyon şaşkınlığı yaşanan İsviçre’de aksiliğe bakın ki 2023’ün başında seçimler yapıldı. İktidar bol keseden atıp, muhalefet ‘biz gelince her emeklinin hesabına 15 bin İsviçre Frangı yatıracağız” falan dedi sandınız değil mi? Öyle olmadı...
Gözleri ışıldamayan Maliye Bakanı Ueli Maurer, yükselen enerji faturaları için devletten destek isteyen tüketicilere, “Kimse kusura bakmasın. Hükümetimiz Rusya-Ukrayna krizi yüzünden yaklaşmakta olan bir ekonomik fırtınaya karşı önlemler alır, enflasyonla mücadele ederken destek veremeyiz” dedi!
İsviçre Merkez Bankası yetkilileri de, “Enflasyonu düşürmek için her şeyi yapacağız” diyerek sıkı para politikası uygulamaya başladı, üst üste beş kez faiz yükseltildi!
Mal ve hizmetlerde fiyat ve yerlilik çok önemliydi. Mesela İsviçre'nin tanınmış markalarından Toblerone, üretimini Slovakya’ya taşıdığında devlet imtiyazlarından mahrum kaldı. Hatta, markanın sembolü Matterhorn dağı logosunu kullanmasına bile izin verilmedi. Çünkü, mevzuata göre yerli üreticileri desteklemek için gıda ürünlerindeki ham maddenin en az yüzde 80’i İsviçre’den gelmeliydi. İsviçre Malı demek kaliteydi, yurttaşına kazandıran bir markaydı!
İşte bu sıkı önlemlerle bile yetinilmedi, daha da ağırlaştırıldı.
Sol Parti, enflasyon önlemi olarak temel ihtiyaç maddelerinin tümünde tavan fiyat uygulansın dedi! Fakat, enflasyon sepetindeki gıda, barınma ve ulaşım gibi kalemlerde zaten tavan fiyat uygulaması ve sıkı fiyat kontrolleri var denilerek öneri reddedildi.
Bize ‘kapak’ olacak son noktayı da Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü uzmanlarından biri olan Tobias Straumann şahane enflasyon yorumu ile koydu...
“İsviçre’yi hiçbir zaman büyük bir kuralsızlaştırma dalgası vurmadı! Bunun nedeni, İsviçreli seçmenlerin demokrasiye olan bağlılıkları... Mesela, 2002’de enerji ve ulaşım ağının özelleştirmesine yönelik önerilere referandumda karşı çıktılar. Dolayısıyla doğrudan demokrasi, kuralsızlığın yaşandığı dünyadaki pek çok ülkeden farklı sonuçlara yol açar İsviçre’de. Enflasyonla mücadele konusunda da aynen böyle oldu. Fiyat artışlarına anında tepki verilebildi, çünkü temel ürünlerin kontrolü zaten devlet mülkiyetindeydi!”
Enflasyona ne mi oldu?
Yüzde iki seviyesine düşürüldü, önlemler aksatılmadan sürdürülüyor. 2024’te 1.70 seviyelerine inmesi planlandı...
Bizi zengin İsviçre ile mi karşılaştırıyorsun diyene not... Hayır! Demokrasi olan bir ülke ile demokrasi dahil her şeyini bir kişinin keyfine bırakmış bizle karşılaştırıyorum!