Belediye Başkanlığı’na kayyum atamasını 2016 yılından itibaren duymaya başladık. Çünkü, daha önce böyle bir uygulama yoktu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan 664 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, hangi hallerde belediye başkanının yerine kayyum atanabileceği belirtildi. Bunun ilk uygulaması da Güneydoğu’daki il ve ilçelerde başladı. HDP’li başkanların 6’sı hariç tamamı görevden alınmıştı. Batıda bir tek İzmir’in Urla ilçesinde, başkanın FETÖ bağlantılı olduğu gerekçesiyle görevden alınması sonucu, kaymakam kayyum olarak görevlendirilmişti.
“Neden DEM’li ya da daha önce farklı isimleri olan bu partinin belediye başkanlarının yerine kayyum atanıyor da, diğer partilerden seçilen ve görevden alınanların yerine belediye meclisi üyeleri arasından seçimle başkan belirleniyor?” deniliyor.
TERÖR BAĞLANTISI İDDİASI
Belediye başkanının görevden uzaklaştırılması; belediye başkanlığının sona ermesi, boşalması halinde yapılacak işlemler Anayasa ve 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nda şöyle düzenlenmiş:
1- Görevleri ile ilgili bir suç sebebiyle: Hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir. (Anayasa md.127/3)
2- Belediye başkanlığının boşalması halinde: Belediye başkanının herhangi bir nedenle (ölüm/ istifa/ seçilme yeterliğini yitirmesi/ sağlık) boşalması veya seçim dönemini aşacak biçimde kamu hizmetlerinden yasaklanma cezası alması halinde belediye meclisince belediye başkanı; Belediye başkanının görevden uzaklaştırılması/tutuklanması/kamu hizmetlerinden görev dönemini aşmayacak biçimde yasaklama cezası alması durumlarında ise belediye meclisince başkanvekili seçilir.
3- Belediye başkanının terör suçları nedeniyle görevden uzaklaştırılması halinde: Belediye başkanının terör/ terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları nedeniyle görevden uzaklaştırılması/ tutuklanması veya kamu hizmetlerinden yasaklanması hallerinde ise büyükşehir ve il belediyelerinde İçişleri Bakanı, diğer belediyelerde vali tarafından belediye başkanı veya belediye başkan vekili görevlendirilir.
İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in yerine kayyum atamasının gerekçesi, terör örgütüyle bağlantı iddiası gösterildi ve tutuklandı. Kuşkusuz buna itirazlar olacaktır ama artık Esenyurt’un yeniden CHP’li başkana verilmesi kolay kolay mümkün olmayacak.
YENİ KAYYUMLAR GELİYOR
Bu dönemde DEM Partili Hakkari Belediye Başkanının yerine kayyum atandı. İkincisi ise “Kent uzlaşısı” kapsamında CHP’den aday gösterilen, DEM’in de desteklediği Esenyurt Belediye Başkanının yerine kayyum ataması gerçekleşti.
Halen haklarında soruşturma yürütülen ya da davaları devam eden belediye başkanları var. Bunlardan bazılarıyla ilgili davalar sonuçlanmak üzere. Seçimle gelen kişiler, “Terör bağlantısı” gerekçe gösterilip görevden uzaklaştırılıyor. Açıklananlara bakılırsa, Ahmet Özer 5-10 yıl önceki konuşmalarından dolayı tutuklandı. Bu da açıkçası vicdan sızlatıyor. Bunun dışında savcılığın elinde neler olduğunu, iddia edilen telefon konuşmalarını, ev ve makamda el konulan belgelerin içeriğini de bilmiyoruz.
Erdoğan, Ahmet Özer soruşturmasıyla ilgili olarak kamuoyuna yansıyanların dışında, “Daha neler var neler” diyor. O zaman bunların ne olduğu açıklanmalı.
KILIÇDAROĞLU: NORMALLEŞİRSENİZ, ETKİSİZ KALIRSINIZ
CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, Esenyurt ile ilgili gelişmeleri yakından izliyor. Dün sabah, Kılıçdaroğlu’na, “Esenyurt olayıyla CHP’ye kumpas mı kuruluyor?” diye sordum. Kılıçdaroğlu, SÖZCÜ’ye şunları söyledi:
“Bu davanın savcısı doğrudan doğruya Erdoğan’dır. ‘Tek adam’ rejiminde yasama, yargı ve yürütme şeklen var ama aslında tek bir kişi vardır. Nitekim dün açıkça şunu söyleyebiliyor ‘Daha neler var neler’ diyor.
Bir kişi savcının yerine geçip iddianame hazırlıyor. Hazırladığı iddianamenin devamının geleceğini söylüyor. O iddianamede ‘Bakın daha neler var neler’ diyebiliyor. Bu, yargının bağımsız olmadığını, yürütmenin tamamen iflas ettiğini, yasama organın işlevsiz kaldığını gösteriyor. Kendi milletvekiline sahip çıkamayan, gücü olmayan bir parlamentoya dönüşür. Dolayısıyla bu tek adam rejiminde ana hedef Erdoğan’dır. Mücadele edilmesi gereken Erdoğan’dır. Tek adam rejimi ile ‘Normalleşme’ diye uyuşursanız, bir süre sonra onun çekim alanına girersiniz ve etkisiz kalırsınız.”
CHP’yi kıskaca almak, parti içinde kaos yaratmak için çoklu oyunlar sürüyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na “siyaset yasak” getiren yerel mahkeme kararı, istinaf incelemesinde. Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar’a, bir ay fazla hapis cezası verildiği için siyaset yasağı getirildi. Bakalım, sıra hangi başkanlara gelecek...
Kılıçdaroğlu, Baykal’a otomobil verdi mi?
CHP Genel Merkezi tarafından, Kılıçdaroğlu’na makam aracı, korumalar için de bir araç tahsis edilmişti. Korumaların yemeği tartışma konusu olunca, Kılıçdaroğlu iki aracı da CHP’ye gönderdi. Kılıçdaroğlu’nun da görevi devraldığı Deniz Baykal’a makam aracı vermediği gündeme getirildi. Bu konuda yanlış anlaşılma olmaması için Kılıçdaroğlu’na yakın bir isim şunları söyledi:
“Eski genel başkanlarımıza partimiz tarafından araç tahsis edilmediği doğru. Çünkü onlar, Dışişleri Bakanlığı yaptığı için araç ve şoför tahsisini Dışişleri Bakanlığı yapıyor. Kemal Bey, görevi Baykal’dan devralırken, kendisine araç tahsisi yapmak istedi. Ancak, Deniz Bey ‘Bize, Dışişleri Bakanlığı hem araç, hem şoför veriyor’ diye teşekkür etti. Aynı şekilde Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın da Dışişleri Bakanlığı yaptıkları için araçları bakanlık tarafından verilmişti.”