“Güvenlik sınır ötesinde sağlanır, ülke içinde terör riskini ortadan kaldırmak için sınır ötesinde tedbir almak gerekir, nitekim de bugün böyledir. Bizi ülke içine çekilmeye zorluyorlar o zaman ülke içinde sistematik terör başlar, bunu görmemek ciddi bir fikri körlük.”
Bu tespitler, iktidar cenahındaki hakim görüş ve devletin 15 Temmuz’da NATO destekli FETÖ’cü kalkışmanın ardından hayata geçirdiği “Terörü kaynağında kurutmak” konseptini anlatıyor. Yaklaşık yedi yıl önce; Türkiye, 24 Ağustos 2016 tarihinden itibaren Fırat Kalkanı Harekatı’yla başta IŞİD olmak üzere Suriye’deki terör unsurlarına uluslararası hukuktan oluşan meşru müdafaa hakkını kullandı ve sonrasında da Zeytin Dalı, Kararlılık, Barış Pınarı, Pençe - Kaplan operasyonlarıyla süreç devam etti. “Kaynağında kurut” konsepti, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyini hedef aldı, içeride terörü en az seviyeye indirme bakış açısına sahip. Ki bu bakış açısı devletin tepesinde de zaman zaman açıklamalara yansıdı. Örneğin; Erdoğan “Terörü kaynağında kurutma stratejimizi uygulamayı son terörist de bertaraf edilene kadar kararlılıkla sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. (23 Aralık 2023)
Burada sorun şu: “Yığınakta yapılan hata, savaş meydanında düzelmez. Daha da netleştirirsek; stratejide yapılan hata doğru taktiklerle düzelmez.” PKK/YPG’nin imha edilmesi ne kadar doğruysa bu örgütün arkasındaki kuvvetle “uzlaşmaya” çalışmak o kadar yanlış.
İsmail Hakkı Pekin
“Suriye, Irak, İran ve Rusya ile ittifak şart”
“Terörü kaynağında kurut” konsepti üzerinden Genelkurmay İstihbarat eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin’le konuştum.
Terörü kaynağında kurut konsepti sadece PKK/YPG üzerinden yapılan mücadeleyle başarılı olur mu? Arkasındaki kuvveti hedef almayan bir anlayıştan bahsediyorum.
Kaynağında kurut tamam, doğru. Nerede üstleniyor? Orada imha et. Asıl sorun şu: Biz teröristle mücadele yapıyoruz ancak terörle mücadele daha farklı. Bu teröristlerin yabancı ülkelerle irtibatını kesmeden olmaz. Finans kaynakları durduğu sürece teröristle mücadele edilir. Suriye’de ve Irak’ta mücadele tamam ülke içinden yurt dışına çıkardık. İkinci konu; gücümüz yetmiyor Amerika’ya ya da bölge ülkelerine. ‘Teröriste verilen kaynakları kesin’ diyoruz ama kesmiyorlar. Dünyaya baktığımız zaman; IRA da böyle. En sonunda ABD Başkanı, Amerika’daki İrlandalı zenginlere dedi ki ‘Desteği kesin’. Yardımı kestiler bu iş bitti.
Amerika her türlü desteği veriyor.
Adam siyasi destek veriyor, kendi bütçesinden para ayırıyor, silah gönderiyor, DEAŞ’e karşı kullanıyor. Bu devam ettiği sürece terörü bitirmek mümkün değil. Bizim konumuzda da en fazla bu kadar yapabilirsin ve üçüncü ülkelerin desteğini kesmezsen teröristle mücadele 50 yıl daha sürer.
Peki ABD’ye nasıl tavır almak gerekiyor?
Amerika’nın hayati menfaati nedir? Birincisi; İsrail’in güvenliği. İsrail konusunda baskı yapmak gerekiyor ki bu konuda canları yansın. İkincisi; İsrail’le Arap ülkeler arasında anlaşmalar var. Bu anlaşmalar üzerinden baskı yapmak gerekiyor. ABD kararını vermiş durumda: Terör, terörist yakalandı tamam. Açık ve net; Amerika bu bölgeden gitmeden evvel İsrail’in güvenliğini sağlayacak tedbirleri alıyor, bölgeyi dizayn etmeye çalışıyor. Kürt devletini kurdurma konusunda da çalışmalarını sürdürüyorlar. İsrail’den Azerbaycan’a kadar bu bölgede her türlü tehdidi ortadan kaldırmak istiyorlar.
Biz ne yapmalıyız?
Tek başımıza bunu halletmemiz mümkün değil. O zaman yapmamız gereken ittifak yapmak. Kiminle? Suriye, İran, Irak, Rusya ile. Bunu yaparken de ‘O Şii. Bizimle ilgili şu çalışma içindeydi’ bakış açısından kurtulmak gerekiyor. Sadece, ‘ABD buradan nasıl uzaklaştırılır’ üzerine yoğunlaşmamız gerekiyor. Bu bölgeden nasıl kovulur? Eğer böyle bir ittifak doğup da İsrail’e tehdit olursa ABD bu konuda desteğinden vazgeçebilir! Bölgenin kurduğu dizaynı esas alır o zaman. Bunun dışında da şöyle bir durum var: Acaba Amerikalılar talimat mı verdi? ‘Türkiye içinde kalmayın, Irak’a çekelim TSK’yı.’ Böylece de Suriye’de dikkatimiz dağılıyor ve bu şekilde Suriye’de kurulmak istenen devlet çalışması hızlanıyor. Arap aşiretleriyle görüşülüyor vs... Diplomatik çaba da şart. Mutlaka Esad’la, Irak’la, İran’la konuşulması gerekiyor. Siz bir güç odağı yaratmazsanız, bu güç odağı ABD’nin çıkarlarını tehdit etmezse durum böyle sürer.
ABD TIR’larla mühimmat getiriyor ve buna da müdahale edemiyorsun.
Almanya’dan, İskandinav ülkelerinden para toplanıyor. İngiltere’den her türlü destek var. Bu nasıl önlenecek? Suriye’de ordu kuruyorlar! Siz ne derseniz deyin. Suriye-Irak sınırından geçişler var, önleyemiyorsunuz. Biz bu TIR’ları vursak örneğin! Vurabilir miyiz? Vurursak onlar da SİHA’mızı düşürüyor. Ancak bölge ülkelerinden bir oluşum çıkarsa ABD geri adım atabilir. İsrail’in güvenliği tehdit edilirse, oradaki petrole müdahale edebilirsek başarı şansımız olur.