Türk vatandaşlarının ülkesi ile ilgili en önemli haberleri yabancı basından öğrenmesi yeni değil... “Biz yalnızca bu millete hesap veririz” diyenler bırak hesap vermeyi, haber bile vermiyorlar.
Yine önemli bir açıklama Saray’dan değil, Kremlin’den geldi. Yanlış duymadınız, Rusya Devlet Başkanı Putin’in danışmanı Yuri Uşakov, Türkiye’nin BRICS’e başvurduğunu, başvurunun incelendiğini belirtip sağ olsun Türk halkını bilgilendirdi.
Nitekim tam üyelik başvurusunu Bloomberg haberleştirdi. Okuyunca pek de şaşırmadık. Biz kimiz ki? Vergisini ödeyen devletin aciz marabaları...
★★★
BRICS ne? Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan bir ekonomik kulüp... İsmi ülkelerin baş harflerinden geliyor. “Dünyaya biz de varız” diyen ama demokrasi ve insan haklarını fazla dert etmeyen bu ekip, global ekonomide yer kapma yarışında...
BRICS’in yanına koyulan “+” işareti ile Suudi Arabistan, BAE, İran ve Etiyopya’yı da yeni üyeler olarak kadroya kattılar. Kısaca, kendi ligini kuran “otoriterler kulübü” diyebiliriz.
★★★
Bari çıkacağımız seyahati söyleyip uçağa çağrılacak yandaş gazetecileri belirleyelim denilip Erdoğan’ın BRICS+ zirvesine katılmak üzere 20-24 Ekim’de Kazan’a gideceğini duyurdu.
BRICS üyelik başvurumuz, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları toplantısına davet edilmesinin hemen ardından gelince kafalar iyice karıştı.
★★★
Anlaşılan o ki, iktidar Avrupa Birliği’nin “demokrasi, hukuk devleti” gibi can sıkıcı talepleri bize uymadı. Suçsuz diye serbest bırakacak halimiz yok ya Can Atalay’ı!
Dediğim gibi BRICS, demokrasiyi ve insan haklarını pek de dert etmeyen bir kulüp.
Türkiye’ye ne fayda sağlayacak derseniz, en fazla Yeni Kalkınma Bankası’ndan birkaç altyapı projesine kaynak sağlanabilir, o kadar...
★★★
İyi de bu tür destekler Dünya Bankası’ndan ya da Avrupa Kalkınma Bankası’ndan da alınabiliyor. Hatta daha geçen yıl bugünlerde Mehmet Şimşek, 35 milyar doların altına bastı imzayı...
Sonuç olarak, BRICS bizim için yeni bir alternatif olabilir mi? Zor!
Zira ihracatımızın yüzde 60’ı Avrupa’ya... Gümrük Birliği’nin faydalarını bırakıp da BRICS pazarına dalmanın maliyetini hesaplamışlar mıdır sizce?
★★★
Şöyle anlatayım, ülkeyi yöneten bu grup Rusya’dan alınacak iki S-400 füzesi için her yıl Türkiye’nin 30 milyar dolar civarında parayı üretilen parçalardan kazanacağı ve kurucu ortak olarak yüzlerce uçak alma hakkının doğacağı F-35 projesinden atıldı.
Bu sefer de YouTube’a kafayı taktılar!
Şahsen kendi Youtube kanalımı kuralı neredeyse 5 yıl oldu. Size şöyle anlatmaya çalışayım, bütün iktidar yandaşı gazetelerin satışlarını topla, çektiğim çoğu videonun seyredilme sayısının yanına yaklaşamaz bile...
Peki iktidar bu gazeteleri boşuna mı milyarlarca dolara satın aldı? Her yıl reklam adı altında boşuna mı para döküyor bu zavallılara? Faydasız olduklarını son yerel seçimde gördü aslında... Hiçbir katkıları yok sosyal medyanın karşısında...
★★★
Sokak röportajlarında ülke yönetimine karşı şikayetler artınca, hükümet hızla “Susturun şu mikrofonları!” düğmesine bastı. Yayın platformları tabii ki sosyal medyaydı...
Milyonlarca kişi arasında hızla yayılıyordu her biri... Önleri kesilmeliydi. Gözaltılar, tutuklamalar, insanları tırstırma çabaları fayda etmedi.
★★★
Hop devreye RTÜK girdi. AKP’nin üç dönemdir görev verdiği RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, elini dijital medyaya da uzatmaya karar verdiğini söyledi.
Nitekim YouTube’da özgürce konuşan gazetecilerin, milyarlar akıtılan yandaş medyadan daha fazla izlenmesi, Şahin’i uykusuz bırakmış.
“Madem susturamıyoruz, bari lisansla dizginleyip ceza keselim” diye düşünmüş olacak ki, YouTube kanallarının RTÜK denetimine tabi olduğunu ve lisans almak zorunda olduklarını öne sürdü.
★★★
Şahin’in dayanağı neydi? 2019’da yürürlüğe giren bir yönetmelikti. Zira ortada bir sorun vardı ki yasada böyle bir yetki yoktu!
Hem yasada olmayan yetkileri yönetmelikle kullanmak istiyor hem de “Lisans bedeli cüzi bir tutar olacak” diyerek sansür girişimini küçültmeye çalışıyor.
Yani “basit bir iş canım kimsenin canı yanmayacak” diyor ama asıl dert, sesi kökünden kesmek. Emir böyle geldiyse demek...
★★★
Nitekim Oxford Reuters Enstitüsü’nün 2024 Dijital Haber Araştırması’na göre, katılımcıların yüzde 40’ı, haberlerin doğruluğuna en çok YouTube’da inanıyor. Nedeni basit; YouTube, iktidarın kontrol edemediği birkaç yerden biri olarak görülüyor.
RTÜK’ün eli dijitale uzandı ama bakalım bu yeni sansür hamlesi ne kadar işe yarayacak? YouTube’un sesi kesilir mi, orası meçhul... Instagram’ı canı sıkılınca bir gecede kapatan zihniyet, Youtube’a neler yapmaz bu kafayla...