Emre AROLAT - Melis BAYRAKTAR Emre AROLAT - Melis BAYRAKTAR
‘MİMARLIK BÜROSUNDA BÜYÜDÜM’ Çocukken mimar olmak mı istiyordunuz? 13-14 yaşlarıma kadar hep mimar olmak istedim. Hem annem hem de babam mimardı. Okul çıkışları büroya giderdim. Evde kimse yoktu ve büroda olmak daha konforluydu. Size orada büyüdüm diyebilirim. Sonra bir ara fikrim değişti. Otomobillere de merakım vardı. Otomobil yarışçısı olmayı istedim. Çok kısa bir süre de yaptım zaten. Fakat bir şekilde üniversiteye girerken mimarlığı seçtim. Mimar olmak bir anlamda kaçınılmazdı benim için... İyi ki de seçmişsiniz. Uzun yıllara dayanan, başarılı bir mimarlık kariyeriniz var. Eserleriniz bana göre oldukça muazzam. Yaratıcılığınız için herhangi bir esin kaynağı var mı? Tek bir şey yok. Ben, her projenin kontekst ile ilişki kurmasından yana olan, hatta oradan da doğduğuna inanan bir mimarım. Yerle ilgili hayal kurmak, orayı tanımak, koklamak, durumunu anlamak benim için çok önemli. Yer dediğin zaman sadece topografyasını kastetmiyorum. En az topografyası kadar o işin politikası ve kültürü de önemlidir. Örneğin; çok rüzgarlı bir yer bile, projeyi tamamen bambaşka noktaya götürebilir. Bu yüzden yeri görmeden, projeyle ilgili hiç bir şey tasarlamam. Kendime ait bir tasarım tekniğim de var. Topografyayı görmenin yanı sıra, bazı durumlarda konuya ilişkin okuma yaparım. Sonra da bütün okuduklarımı bir tasarım sepetinin içine koyar, onu her taraftan sallar ve projedeki önceliklerimi belirlerim... Bu bağlamda da her projenin kendi hikayesi doğar. Örnek verecek olursam; şu anda Acman‘da (Ajman / BAE) yaptığımız bir cami var. Amerika’dayken telefonum çaldı. Arayan camiyi yaptırmak isteyen genç adamdı. Benimle konuşurken çok büyük bir acı içindeydi. Annesini kaybetmiş... ‘Bu acıdan kurtulabilmem için annem adına bir cami yaptırmak istiyorum.’ dedi. ‘Tamam!’ dedim. Bu durum tek başına bir esin kaynağı aslında... Fakat Acman’a gidip caminin yapılacağı yeri görene dek nasıl bir cami tasarlayacağıma dair fiziksel bir şey hayal edemedim. İlk fırsatta gittim. Caminin yapılacağı arsayı görmek için... Orayı gördükten sonra bir şeyler kurgulamaya başlayabildim. 'ETİK ÇERÇEVEM DIŞINDA OLDUĞUNA İNANDIĞIM PROJELERİ KABUL ETMEM' Gördükten sonra vazgeçtiğiniz projeler oldu mu hiç? Tabii! Çok sayıda olmasa da oldu. Kendi etik çerçevemin dışında olduğuna inandığım projelerden vazgeçtiklerim oldu.
Sancaklar Cami- Emre Arolat Architecture ( EAA ) Sancaklar Cami- Emre Arolat Architecture ( EAA )
'İSLAM TEVAZU ÜZERİNDEN YOLA ÇIKSAK DA, 'SANCAKLAR CAMİİ' ŞÖHRETLİ OLDU' Mesleğe başladığınız günden bu yana hem ulusal hem de uluslararası ödüller aldınız. En son, modern mimari ibadethane örneklerinden biri olan ‘Sancaklar Camii’ projeniz ile dünyanın en önemli mimarlık ödüllerinden biri olan ‘Uluslararası RIBA Ödülleri’ nin bu seneki ilk aşamasını aştınız. Şimdi Dünya Star Mimarları arasında gösteriliyorsunuz. Bize kısaca ‘Sancaklar Camii’ projenizden ve Britanyalı Mimarlar Kraliyet Enstitüsü Ödülleri'ne (RIBA) katılma sürecinizden bahsedebilir misiniz? Sancaklar Camii bizim için tuhaf bir proje oldu. İslam felsefesine meraklı birisiyim. İslam mimarisinin bugün içinden geçtiği buhranı kritik buluyorum. Bunu keşfetmek için Sancaklar Camii iyi bir fırsat oldu. Sancaklar Vakfı tarafından, bana o proje teklif edildiğinde kendilerinden süre istedim. Çünkü hayatımda hiç cami tasarlamamıştım bir okul projesi dışında...
Sancaklar Cami - Emre Arolat Sancaklar Cami - Emre Arolat
Okuyarak, İslam alimleriyle konuşarak, elime hiç kalemi almadan dört ay vakit geçirdim... Araştırırken; İslam felsefesinin özündeki tevazuyu, kültürel yükleri henüz edinmemiş olduğu döneme kadar İslam olduğu döneme kadar İslam mimarlığının da aynı tevazuyla yaklaşılan bir durum olarak resmettiğini gördüm. Ne Kuran’da ne de başka ciddiye alınan bir İslam yazınında caminin fiziksel şekliyle ilgili hiçbir tarif yok! Temiz olan her yer ibadet edilebilir yerdir. Dolayısıyla kainat aslında bir ibadethanedir.
Sancaklar Cami- Emre Arolat Architecture ( EAA ) Sancaklar Cami- Emre Arolat Architecture ( EAA )
Biz de bütün bunlardan; İslam’ın, İslam mimarlarının ve ibadetin özünün önemsenmesinden yola çıkarak Sancaklar Camii’ni yaptık. Fakat sonra geldiğimiz nokta biraz tuhaf oldu. Biz İslam tevazusu üzerinden yola çıksak da, Sancaklar Camii inanılmaz şöhretli oldu. Camiye bir anda otobüsler dolusu insan gelmeye başladı dünyanın dört bir yanından. Kısa bir süre sonra da, sarı tabelalara çıktı ve Türkiye’deki ziyaret edilmesi gereken eserler arasına girdi... Bunlar bir taraftan sevindirici şeyler tabii. Ama öbür taraftan bakınca bir mimar için tuhaf bir durum. Çünkü insanların ibadet edebileceği veya düşünebileceği bir tür meditasyon mekanı olarak tasarladığımız bir şeyin bu kadar şöhretli olması aslında amaçlarımıza ters düşen bir şey .
Sancaklar Cami- Emre Arolat Architecture ( EAA ) Sancaklar Cami- Emre Arolat Architecture ( EAA )
RIBA ‘nın Sancaklar Camii’ne ilgisi bizi çok mutlu etti. RIBA önemli bir kuruluş. İngiliz Kraliyet Mimarlar Birliği. Siz zaten o seçkiye kendiniz katılmıyorsunuz. Birleri onu aday gösteriyor. Sonrasında da ciddi bir jüri çalışması var. Aslında bu Sancaklar’ın ikinci şansı. İlk şansını bir şekilde kullanamadı. RIBA’nın yine finalisti olmuştu fakat Türkiye’deki terör olaylarından dolayı jüri gelememişti. Bu yüzden de yarışmadan çıkartılmıştı. Bu sefer geldiler. Bakalım şimdi ne olacak.
İpekyol Fabrikası - Emre Arolat Architecture ( EAA ) İpekyol Fabrikası - Emre Arolat Architecture ( EAA )
'GEÇMİŞTE AGA KHAN'I PROTESTO ETMİŞTİM' 1977’den günümüze yapılan Aga Khan Mimarlık Ödülü'nü almış bir mimar olarak, 14. dönemin yürütme komitesinde olacaksınız. Neler söylemek istersiniz? Gençlik yıllarımda Aga Khan ödülünü bir anlamda ayrıştırıcı bulurdum. Sanırım bunun nedeni; o güne kadar seçilmiş projelerin arasında  çağdaş mimarlık örneklerinin çok az olmasıydı. İtiraf etmem gerekirse; ilk yıllarında ödülü protesto ettiğimi bile söyleyebilirim. Hem de bizim yapımızın seçildiği bir dönemde. Biz bu ödülü doğru bulmuyoruz diyerek yapımızı göndermemiştik... Nereden nereye... Bundan 20 yıl evvelinden söz ediyorum. Daha sonra ödülün bir miktar omurgası değişti. Ve Aga Khan, daha evrensel bir ödül haline geldi. Bunda da Suha Özkan'ın önemli bir rolü vardır.
İpekyol Fabrikası - Emre Arolat Architecture ( EAA ) İpekyol Fabrikası - Emre Arolat Architecture ( EAA )
2010 yılında İpekyol Fabrikası ödül aldı Aga Khan’dan. ‘Ben demeyeceğim çünkü yapıya verilir ödül!’ Ardından 2016 yılında master juri üyesi olarak görev yaptım Aga Khan’da. Önümüzdeki ödül döneminde de yürütme komitesinde olacağım.
Pilevneli Gallery - Emre Arolat Architecture ( EAA ) Pilevneli Gallery - Emre Arolat Architecture ( EAA )
Türkiye’de benzeri olmayan yeni bir proje platformunun mimarısınız. Geçtiğimiz Eylül ayında Dolapdere’de açılan Pilevneli Gallery sizin tarafınızdan tasarlandı. Türkiye’de Çağdaş Sanat’ın önemi, mekanın yeri ile ilişkisi, galerinin Türkiye’de neleri geliştireceği önemli bir konu. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Türkiye’deki sanat galerileri hakkında neler söyleyebilirsiniz? Türkiye’de yetmişlerin ikinci yarısından itibaren pek çok çağdaş sanat galerisi yapıldı. Bunların çoğu bir şeylerden bozmaydı. Daha evvel başka türlü kullanılan bir mekanın, galeriye dönüştürülmüş halleriydi. Apartman dairesinin belli bir katı galerileştirilmişti... Daha sonra, çağdaş sanatın kapitalin ayrıştırıcı parçalarından bir tanesi olarak gözükmesiyle birlikte, çağdaş sanat biraz daha ilgi çeker ve değerini bulur hale geldi.
Pilevneli Gallery - Emre Arolat Architecture ( EAA ) Pilevneli Gallery - Emre Arolat Architecture ( EAA )
Dünyadaki örnekleriyle kıyaslandığı zaman hala kendi içinde devinen küçük bir pazar olduğunu söylesek bile atılımlar yapılması çok güzel. Pilevneli Gallery’de son zamanlardaki atılımların parçalarından bir tanesi. Murat Pilevneli benim daha önceden tanıdığım birisiydi. Orada yapılacak olan sergilere güvendiğim için o galeriyi tasarlamayı kabul ettim. Pilevneli her şey bir yana yaptığı işi bilen birisidir. Refik Anadol’un Pilevneli’de düzenlenen ‘Eriyen Hayatlar’ adlı sergisi çok iç açıcı bir sergiydi.
Pilevneli Gallery - Emre Arolat Architecture ( EAA ) Pilevneli Gallery - Emre Arolat Architecture ( EAA )
Galerinin bizim için önemi Dolapdere’de bulunması. Konuyla alakası olmayan mevcut bir yapının, dönüştürülmesiyle elde edilmesi. Yani yeni olanla, eski olanın bir tür tansiyonu. Ben bunu çağdaş sanatın kendi iç tansiyonlarına benzetiyorum. Bu anlamda bazı polemiklere de uygun olduğunu düşünüyorum. Şimdilerde de; İstanbul Resim Heykel Müzesi'ni tasarlıyoruz. Bu senenin sonunda açılması planlanan... Umarım açıldığında, bu konuda çok daha gelişkin mekanların ne kadar önemli olduğu bir kere daha gözükecek.
New York Ofis - Emre Arolat Architecture ( EAA ) New York Ofis - Emre Arolat Architecture ( EAA )
Şu an üzerinde çalıştığınız, sizi heyecanlandıran başka hangi projeler var? Bizi en heyecanlandıran New York’ta açtığımız ofis. Ofisimizi New York gibi dünyanın başarılması zor bir yerinde iyi bir noktaya getirmeye çalışıyoruz. Hem Miami hem New York'ta yeni projeler yapıyoruz.
New York Ofis - Emre Arolat Architecture ( EAA ) New York Ofis - Emre Arolat Architecture ( EAA )
Web sayfanızdan takip ettiğim kadarıyla dünyanın dört bir yanında projeleriniz olduğunu biliyorum. Dolayısıyla çok seyahat ediyor olmalısınız. Bu zamana kadar gittiğiniz ülkelerden en çok hangisi sizi etkiledi? Doğrusu New York zaten benim en sevdiğim şehirlerdendi. İstanbul’da yaşamasaydım, büyük bir ihtimalle orada yaşardım. Günlük hayattan kaçıp dinlenmek istediğim zamanlardaysa Ege ve Akdeniz kıyılarını eşsiz buluyorum. Şimdiye kadar hiç tasarlamadığınız fakat tasarlamayı arzu ettiğiniz bir proje var mı? Bu soruyu yıllar önce 1996 yılında başka bir gazeteci daha sormuştu. ‘Keşke bir havalimanı tasarlasam.’ demiştim. 1 yıl aradan sonra 97’de Dalaman Havalimanı projesi oldu.. Her ne kadar 2006’da ancak tamamlansa da; ‘Dalaman Uluslararası Havalimanı Projesi’ ile ‘Architectural Review Ödülü’nü aldık. Bu soru ne zaman sorulsa aklıma o an gelir. O yüzden ne isteyeceğimi çok iyi düşünmem lazım. Söyleyince oluyor. 'TÜRKİYE'DE MİMARLIK EĞİTİMİ PROBLEMLİ!' Amerika’nın üçüncü en eski ve en prestijli okulu Yale Üniversitesi’nde ders veren bir mimar olarak mimarlık öğrencilerine ve genç mimarlara kendilerini geliştirmek için ne önerirsiniz? Ben aslında Türkiye’deki mimarlık okullarında da çok uzun süre görev yaptım. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yüksek Lisans Programı kurucularındanım. Fakat şu an Türkiye’deki mimarlık eğitiminin kurucu aktörleri; ne benim öğrenci olduğum yılların aktörleri gibiler, ne de benim hocalık yapmaya başladığım dönemdeki gibiler... Bambaşka bir yere geldi mimarlık eğitimi! Çok bağımlı, tek taraflı, açık olmayan, kerameti kendinden menkul değerlere sahip bir yer oldu akademiya. Türkiye’deki mimarlık okullarının, içine düştüğü bu durum yüzünden mimarlık eğitimine olan inancımı kaybetmek üzereydim. ‘Yale Advenced Studio’da, Frank Gehry, Peter Eisenman gibi hocalarla birlikte atölye yönetince mimarlık eğitimine olan güvenim tazelendi. Bu işin öncülerinden biri olarak söylemeliyim ki; Türkiye dışında mimarlık eğitiminin gelişkin olduğu ülkelerde eğitim gören öğrencilerin sahip oldukları imkanlarla, Türkiye’deki öğrenciler arasında ciddi farklar var. Türkiye’de mimarlık eğitimi problemli! Eğitim ortamı öğrencileri besleyen bir ortam değil. Öğrencilerin bu bilinçte olup, Türkiye’de olan bitenden yetinmemeleri gerektiğini düşünüyorum. Çok iyi yabancı dil öğrenmeleri lazım. Özellikle İngilizce’yi ana dilleri kadar iyi konuşmaları gerekiyor.