Destansı bir hikâye Gene Wolfe’den İşkencecinin Gölgesi. Bilimkurgunun Melville’i olarak bilinen yazar, spekülatif edebiyatın sınırlarını zorlayan, fantaziden bilim ve bilimden de fantazi çıkarmayı başaran, türün her alanında eşit muazzamlıkta eserler veren ender yazarlardan biri. Serinin ilk kitabı, artık Urth adıyla bilinen gezegende, İşkenceciler Loncası’nın bir çırağıyken kurbanına merhamet ederek mesleki günahların en büyüğünü işleyen genç Severian’ın sürgüne gönderilmesi, destansı hikâyesinin sadece başlangıcıydı. Büyünün ve bilimin iç içe geçtiği ve artık birbirinden ayrılamadığı bu gizemlerle dolu yolculukta tarih ile gelecek, yalan ile gerçek birbirine karışırken değişmeyen, değişmediğini iddia eden tek kişi ise kusursuz hafızasıyla ve kadim kılıcı Terminus Est’le Severian olacaktır. (İthaki Yayınları) Zamanda yolculuk Nebil Özgentürk’ten Filmlerle Geçtim Sokağınızdan. Aliye Rona’dan Münir Özkul’a, Kemal Sunal’dan Erol Taş’a, Metin Akpınar’dan Arzu Okay’a Yeşilçam’ın unutulmaz isimleri daha önce hiç duymadığınız hikâyeleriyle bu kitapta bir araya geliyor. Onlar beyazperdenin kötü kadınları ve kötü adamları, iyilik timsalleri, saf ve temiz karakterleri ya da bin bir fırıldak çevirenleri... Bugün hâlâ filmleriyle binlerce kişiyi televizyon karşısına çeken isimler özel hayatlarını yazara açıyor ve okuru zamanda bir yolculuğa davet ediyor. (Karakarga Yayınları) Dalaşmak değil, uzlaşmak Nilgün Bodur’dan Akıllandım Artık Şimdi Daha Deliyim. “Kendi kendine konuşana deli derlermiş. Olsun... Başkalarıyla konuşup anlaşılamamak ya da yanlış anlaşılmak yerine, kendimle konuşmayı yeğlerim ben. Başkasının benim için ne düşündüğünü düşünürken delirmekten iyidir; kendi kendime konuşurken delirmek. Madem delireceğim, şanıyla deliririm…” Nilgün Bodur. İnsanın kendiyle olan mücadelesinden hangi taraf galip çıkar ki? Her ikisi de aynı güçteler sonuçta... Belki de dalaşmak değil, kendinle uzlaşmaktır mesele. Amaç yenmek de değil, yenilgiyi kabullenmek de... Güzel olan insanın kendi yüzüne insanca bakabilmesi... Kaç kişinin cesareti var filtresiz aynalara bakıp kalbinin tavan arasını temizlemeye? Benim yok! Tozlu haliyle kabulümdür. (Destek Yayınları) Diksiyon teknikleri Kemal Kocatürk’ten Türkçe Konuş(tur)ma Sanatı. Tiyatro sanatçısı yazar, Türkçemizi daha iyi konuşmak isteyenler için yazdı: Kitap, sadece oyuncu adayları veya spikerlere değil, ana dilini güzel konuşmayı kendisine görev edinmiş herkese yol göstermeyi hedefliyor. Soluma teknikleri, doğru ses kullanımı, seslenim, boğumlama, diksiyon gibi başlıklarla birlikte verilen alıştırmalar sayesinde Türkçenin zenginliğine ulaşmak artık çok kolay. (Mona Kitap) Korkunç rüyalar Sibirya Esir Kamplarında Yedi Yıl-Sarıkamış'tan Vladivostok'a-Dr. Yusuf İzzettin Bey'in Anıları. “Hani çocukluk çağlarının insanı ter içinde bırakan korkunç rüyaları vardır. Tıpkı onlar gibi… Yalınız bunlardan o günlerin hatıralarını içimde taşımadığım zehabına düşmeyin... Ekseri gecelerimde o hayatı baştan yaşarım… Bitmeyen demiryolu seyahatlerine, sonsuz deniz yolculuklarına çıkarım. Bazen ellerinde yalnız kılıçlar ile keşfi taarruzu yapmaya çıkmış bir Kazak müfrezesinin bana doğru gelmesi ile uyanırım. Bazen da son defa yüzünü görmeden gaip ettiğim annemi, o yarı müşfiki yanımda yaşar bulurum… Ona doğru koşarım… Fakat bunların hepsi birer hayal, birer seraptırlar... Uyanınca, önümden silinirler. Hulâsa ben öyle yarı hayal, yarı korku içinde tuhaf bir ömür geçiririm.” (Tarihçi Kitabevi) Huzurlu bir yaşam Erol Çalı’dan Bana Vesvese Verme. Yazar düşünceyi yönetmek, gerçek olmayan düşüncelerin var ettiği gerçekçi sorunlardan uzak durmak, sağlıklı ve huzurlu bir yaşam inşa etmek için bilmek ve uygulamak gereken eşsiz bilgilerle dolu bir “düşünce sanatı” kitabıdır... Hayali düşmanlarından, esiri olduğu olumsuz düşüncelerinden ve durup dururken kendi eliyle başına sardığı musibetlerden korunmak isteyenlere rehberlik edecektir. Şeytanın tek gücü vesvese vermektir, siz kudretinizle o vesveseden kurtulursanız şeytanınızı da yok edersiniz! (Destek Yayınları) Uykunun her hali Müstakil Eylem. Uyku... Hayatımızdan çalan bir düşman mı yoksa gerçekten kendimiz olabildiğimiz, kendimizle olabildiğimiz tek zaman mı? Bazen davetsiz bir misafir bazen çağrılsa da gelmeyen... Bazen düşülen bazen kalınan... Herkesin uykuya ve uyumaya dair deneyimi biricik. Bu kitapta uykunun her halini bulacaksınız. Sümer Kral Destanlarındaki uyku ile ilgili bölümler, 24 edebi deneme ve 3 öyküyü bir araya getiren Müstakil Eylem, okuru uyku üzerine biraz daha düşünmeye ve konuşmaya davet ediyor. (Karakarga Yayınları) Kadim dillerin kalabalığı Jale Sancak’tan Tanrı Kent. Kalabalık. Birbirine benzemeyen milyonlarca yüz, öfke ve hayal kalabalığı. Yüzlerin değiştiği, öfkelerin bilendiği, hayallerin un ufak edildiği çürük dişlere benzeyen evlerin kalabalığı. Yüzyıllardır duyguları kamçılayan enstrüman sesleri gibi birbirine karışsa da kimsenin beraber duymaya heves etmediği kadim dillerin kalabalığı. Yokuşların, merdivenlerin, pazarların, vitrinlerin, yamaların ve marka etiketlerinin kalabalığı. Byzantion, Nova Roma, Stanpoli, Dersaadet, Asitane, Kostantinopolis, İstanbul. Tarih boyunca aldığı isimlerle dahi kalabalık olan bu kenti, onun karmaşasını, birbirini ne görmeye ne de anlamaya çalışan insanını, bizi de yanına alarak anlatıyor yazar. (İthaki Yayınları) Mutluluk oyunu Eleanor Porter’den Pollyanna. Pollyanna, on bir yaşında güler yüzlü, neşeli bir çocuktur. Tutucu zor bir kadın olan Polly teyzesiyle yaşamak üzere onun yanına taşınır. Her şeyle mutlu olabilen ve hiçbir şekilde neşesi hiç bozulmayan Pollyanna’ya teyzesinin yardımcısı Nancy bu mutluluğunun sebebini sorar. O da babasıyla oynadığı mutluluk oyunundan bahseder. Kısa sürede herkese kendini sevdiren Pollyanna bir gün kaza geçirir ve sakat kalır. Çevresindekiler o üzülmesin diye mutluluk oyununu oynamaya başlarlar hatta teyzesi bile. (Altın Kitaplar) Hepsi benim iyiliğim için Tuvana Türkay’dan İkimiz de Beni Seviyoruz. Savaşamadık en iyi diye bildiklerinle. Bizi, kalbimizi, bir hiçle yürüten yeminlerinle. Şimdi üstünü örttüğün bilmediklerimle. Kucak açtın bizi itenlere. Kitap gibi okuduğum yüzün, Ateşi kalmadı bana benden daha yakın o bir çift gözün. Ellerin, sözlerin ölmedi bu iki yüzün. Şimdi anlıyorum neden bütün bunlar. Hepsi benim iyiliğim içinmiş, senden nefes nefes uzaklaşsın diye kalbim. Göreceğim zararların üzerine kafes oldun kendini kötü ederek... Seni seviyorum, hâlâ... Ama belli ki sen beni benden daha çok seviyormuşsun. (Artemis Çocuk) Aşk ve ulusal direniş serüveni Faruk Turinay’dan Şapkamın İçindeki Kıraathane. Yazarın on yedi öyküden oluşan ilk öykü kitabı, kimin girip çıkacağı hiç belli olmayan kalabalık ve şamatalı bir kıraathane gerçekten de. Köpeğe dönüşen ressamdan aşk ve ulusal direniş serüveni anlatan Fransız faresine, Gaip Hazretleri’yle sohbet etmekten sıkılan adamdan Manhattan 42. Cadde’deki bir kafede sanatın değerini tartışan fizikçilere, 1920’lerin İstanbul’unda eline Venedikli bir denizcinin günlüğü geçen müderristen tüm çağlardan edebiyatçıların katıldığı koeransa sızan davetsiz misafire... (Can Yayınları) Göz alıcı ve güçlü Lyndall Gordon’dan Charlotte Bronte/Tutku Dolu Bir Yaşam. “Bu, örnek niteliğinde bir biyografi: tüm ayrıntılara özen göstermesine rağmen hareketli; sağduyulu ve yargılarında dürüst; bilgisini sunuşu zahmetsiz, ama apaçık.” -Jan Marsh, New Statesman. “Göz alıcı ve güçlü... Bronte'nin yaratıcı dehasının kaynağına dair bir anlayış kazanmaya bizi hiç olmadığımız kadar yaklaştırıyor... Bronte'nin biyografisi nihayet rüştünü ispatladı.” -Mark Bostridge, Times Educational Supplement . (Alfa Yayınları) Top kek isteyecek Laura Numeroff’tan Eğer Bir Geyikçiğe Top Kek Verirsen. Eğer kocaman, aç bir geyik ziyarete gelirse, kendini evinde hissettirmek için ona bir top kek verebilirsiniz. Eğer ona bir top kek verirseniz, yanında reçel de isteyecek. Evdeki tüm top kekleri mideye indirince biraz daha top kek almak için markete gitmek isteyecek. (Bilgi Yayınevi)