"Çocuklar doğru olanı, doğru bir şekilde ne kadar erken öğrenirse o kadar iyi" diyor Hamit Annak ve onlara en çok da kendi bedenlerinin ve yaşadıkları dünyanın ne kadar değerli olduğunu anlatmak istiyor. Belki biz de bir yetişkin olarak Annak'ın hikayesine kapılıp, bu değerler üzerine tekrar düşünmeliyiz. Hamit Annak, sinema dünyasında adını çok da duymadığımız ama bir filmi baştan sona dikkatimiz dağılmadan izlememizi sağlayan en önemli görevlerden birini yapıyor; devamlılık. Ancak Annak'ın yaptıkları sadece bu kadar değil; çizgi filmden mobil oyunlara, belgeselden kısa filmlere ve oyunculuğa kadar hem yetişkinler hem de çocuklar için pek çok projede yer almış, yazmış, çizmiş ve oynamış. Hatta Hamit Annak bütün bu deneyimlerini, Sunay Akın'ın büyük bir özveriyle yaşattığı Oyuncak Müzesi'nde düzenleyeceği bir etkinlikle, çocuklara aktaracak ve onlara harika bir deneyim de yaşatacak. 4 Şubat Pazar günü yapılacak olan Hamit Annak'la 'İlk Filmim' Sinema Atölyesi'ni kaçırmayın deriz... Biz de Annak'la yakın zamanda çıkmış Aklınızı Başınıza Alın isimli çocuk kitabını, projelerini ve sanat yaşamını konuştuk.
hamit-annak-aklinizi-basiniza-alin Hamit Annak'ın yazdığı Aklınızı Başınıza Alın kitabı, çocuklara öğretici bir okuma deneyimi yaşatıyor.
Nasıl karar verdiniz bu kitabı yazmaya? Çocuklara vücudumuzun sistemlerini anlatan kitaplar yazmaya karar vermiştim. Bu konuda araştırmalar yaparken ilk olarak beynin görevleri ile başlamam gerektiğini düşündüm. Bu konuda o kadar çok bilgi, araştırma, belgesel var ki... Yaklaşık bir yıl boyunca bunları okudum, izledim ve sonunda bu kitap oluştu. Araştırmalarım sayesinde çocukların algısının ne kadar açık olduğunu da öğrendim. Onlar öğrenmeye çok açıklar, çok meraklılar ve bu yönlerini desteklemenin aktiviteler, oyunlar, kitaplar gibi birçok yolu var. Aklınızı Başınıza Alın kitabı da bu yolda onlara yardımcı olursa ne güzel... Merak çok önemli bir dürtü ve hem bireysel hem de toplumsal gelişimde çocukların meraklarını doğru yönlendirmenin önemi çok büyük. Bunun en önemli yolu da eğitimden geçiyor. Kitabınızın da bu anlamda eğitimin bir parçası olabileceğine inanıyorum. Aklınızı Başınıza Alın aslında bir serinin ilk kitabı. Amacım çocuklara kendi bedenleri hakkında bilgi vermek ve en önemlisi de onlardaki merak dürtüsünü körüklemek. Bir uzman iddiasıyla değil ama kendilerini tanımaları için onlara bir ışık açmak istiyorum. Kitabım bu anlamda onlar için bir referans olabilirse eğer, benim için başarılı bir kitap olmuş olacak. Benim de 3,5 yaşında bir oğlum var. Onu da düşündüm bu kitapları yazarken. Çocuklarda merak o kadar güçlü ki eğer onu üstün körü ya da baştan savma bir şekilde gidermeye çalışırsanız belki de çok yetenekli olacağı bir konudan uzaklaştırmış olursunuz. Tabi bu bilgileri bir çocuğun dünyasına uygun bir şekilde anlatmak da önemli bir nokta. Peki kaç yaş çocuklar için uygun bu kitap? 9 yaşı ve üzeri çocuklar için uygun diyebilirim. Hatta yetişkinler de okuyabilir bence. Çocukların daha rahat anlamaları için aralara resimler çizip ekledim. Bu çizimlerle hem onları kitabın içinde daha çok tutmak ve dikkatlerini çekmek hem de okurken hikayeyi hayal etmeleri noktasında yardımcı olmak istedim. Bu tip ayrıntıların kitap okuma alışkanlığını artırabileceğini de düşünüyorum. Küçük yaşlarda bu alışkanlığı edinmek çok önemli. Kitabı yazarken herhangi bir uzmandan destek aldınız mı? Daha çok makalelerden, bilimsel çalışmalardan yararlandım. Kitaplar okudum. Destek demişken en önemli desteği eşimden aldım. Aklınızı Başınıza Alın bir serinin ilk kitabı dediniz. Devamında nasıl bir kitap gelecek? Bundan sonraki kitapta solunum sistemini anlatmak istiyorum. Onda da yaşamımızın en önemli parçasına yani nefes almaya ve buradan yola çıkarak hava kirliliğine değinmeyi düşünüyorum. Onun çalışmalarına da başladım. Çocuklara anlatmak istediğim çok şey var. En çok da kendi bedenlerini anlatmak istiyorum. Çünkü bir şeyi ne kadar iyi tanırsanız, değerini o kadar iyi anlarsınız. Sağlık bilincini de destekleyecek bu anlamda. Sağlıklı yaşamak kendi bedenini tanımaktan ve kendine değer vermekten geçiyor. Aklınızı Başınıza Alın'ın filmi çekilecek mi? Bence kesinlikle çekilmeli... Eğer yeterli desteği alırsa sinema filmini çekmek isterim. Çünkü zaten yazarken işim gereği filmini çektim kafamda. Bir animasyon filmi de olur ama bunun için iyi bir yapımcı bulmak gerek.
hamit-annak-etkinlik Hamit Annak, Çukurova Kitap Fuar'ında çocuklarla imza gününde buluştu
Sanırım okullarda çocuklarla buluşma imkanı buluyorsunuz. Kitabınızla ilgili nasıl tepkiler aldınız? Bu kitap henüz çok yeni, geçtiğimiz ekim ayında basıldı. Adana'daki 11. Çukurova Kitap Fuarı'na katıldım ve orada çocuklar hatta veliler kitaba oldukça yoğun bir ilgi gösterdiler. Çocuklardan çok şey öğreniyorum. Onlarla her buluştuğumda mutlaka kitapla ilgili fikirlerini soruyorum. Çünkü onlar 'acaba gerçek fikrimi söylersem yadırganır mıyım?' diye düşünmeden konuşuyorlar. Bu, gerçek eleştirilere açık bütün insanların ihtiyacı olan şey ve çok değerli benim için. Ayrıca kitapevi sayesinde Türkiye'nin çeşitli şehirlerindeki okullara gidip etkinlikler yapıyorum. Sinema projelerinin olduğu dönemler haricinde davet edilen her okula gidiyorum. Hatta davet gelirse, uygun olduğumda köy okullarına da seve seve giderim.
hamit-annak-etkinlikleri Hamit Annak, çocuklara geri dönüşümün önemini anlatan etkinlikler düzenliyor
Kitapta beynin bölümlerini latince isimleriyle kullanmışsınız. Çocukların hiç anlamadıkları terimleri görünce kitaptan sıkılmalarından korkmadınız mı? Çocuklar belki de bu terimleri ilk kez bu kitap sayesinde öğrenecekler. Bir bilginin ilk öğrenilen hali çok önemlidir. Çünkü o kalacak akıllarında. Eğer değiştirerek, oyun dilinde verseydim sonra doğrusunu öğrenmeleri daha zor olacaktı. Algıları zaten çok açık olduğu için olduğu gibi vermekten korkmadım. Böylece kitap onların merak ettikleri şeyleri araştırma isteklerini de destekleyecek bence. Aklınızı Başınıza Alın, Türkçe yazılmış kaynaklar arasında sanırım bir ilk... Bilmiyorum. Sanırım ilk oldu. Aslında kitaplarınız o kadar çok yönlü kullanılabilir ki; tiyatro oyunu, sinema, animasyon... Mesela Meraklı Martılar serisi... Bu seride ne anlatılıyor? Meraklı Martılar ve Çevremiz dört kitaptan oluşuyor; Şehrin Güneyi, Şehrin Kuzeyi, Şehrin Doğusu ve Şehrin Batısı. Bunların çizimleri de bana ait ve burada da çevre bilinci aşılamaya çalıştım.
hamit-annak Hamit Annak'ın, dört serilik çocuk kitabı
Bu seriyi çocuk oyunu olarak sahnelenmesini düşündüm ama kostüm konusunda çok emin olamadım. Bu nedenle belki kukla tiyatrosu şeklinde bir proje haline gelebilir. Henüz üzerinde çalışıyorum.
gullyabani Gullyabani
Bir de çizgi filminiz var sanırım... Ondan da bahsedebilir misiniz? Evet... Kültür Bakanlığı'ndan destek alarak yaptığım Gullyabani isimli bir animasyon. Gullyabani'de, aslında bir deniz kuşu olan martıların Ankara'ya nasıl geldiklerini ve orada nasıl yaşayabildiklerini, bir çocuk hikayesinin içinde anlattım . Çeşitli festivallerde gösterildi ve internetten de şu an izlenebiliyor. Ve ayrıca çocuklar için bir de mobil oyununuz var...
Waste Power, Waste Power, App Store ve Google Play Store'dan indirilebiliyor.
  Waste Power adında bir mobil oyun tasarladım. Bu oyunu çocuklara çevre temizliğini ve geri dönüşümün önemini anlatmak için arkadaşım Alper Saraçoğlu ile birlikte yaptık. Onların küçük yaşlarda bu tip konular hakkında fikir sahibi olmalarını önemsiyorum. Çünkü belli bir yaştan sonra bu tip alışkanlıklar kazanmaları zorlaşıyor. Onlar bizim geleceğimiz; geleceğin yöneticileri, avukatları, doktorları, mühendisleri... Onlarda şimdiden bir farkındalık yaratabilirsek, sorgulamayı, doğrusunu bulma çabasını, sorunlar için alternatif çözümler üretebilmeyi, çevre duyarlılığını aşılayabilirsek yaşanabilir bir dünya yaratmaları için yardımcı olabiliriz. Çünkü bu haliyle dünyanın iyiye gitmediğini düşünüyorum.
gullyabani Gullyabani, aslında bir deniz kuşu olan martıların Ankara'ya geliş macerasını eğlenceli bir şekilde anlatıyor
Onlarda şimdiden bir farkındalık yaratabilirsek, sorgulamayı, doğrusunu bulma çabasını, sorunlar için alternatif çözümler üretebilmeyi, çevre duyarlılığını aşılayabilirsek yaşanabilir bir dünya yaratmaları için yardımcı olabiliriz. Çünkü bu haliyle dünyanın iyiye gitmediğini düşünüyorum. Çevre duyarlılığı konusuna özellikle odaklanıyorsunuz sanırım... Bütün kitaplarınızda buna yer veriyorsunuz. Evet... Okullarda katıldığım etkinliklerde de çocuklara kullandığımız eşyaların doğada çözülme süreleri, onları nasıl tekrar değerlendirebileceğimizi, geri dönüşümün ne kadar önemli olduğunu, fosil yakıtların dünyamıza yaptıklarını anlatıyorum. Çevre konusundaki duyarsızlığımız o kadar büyük ki, çocuklarımızın ve torunlarımızın ileride başlarına geleceklerin farkında değiliz. Mesela “Bu sene kış neden bir türlü gelmedi?” diye düşünmüyoruz. Bu nedenle çok geç olmadan çocuklara bunu öğretmeliyiz. Ben de kitaplar, çizgi filmler ve oyunlarla bunları anlatmak istiyorum. Mesela ileride gezegenlerle ilgili bir kitap yazmak da hedeflerim arasında. Dünyadaki, evrendeki varlıkları konusunda ne kadar çok düşünürlerse, fikir sahibi olurlarsa o kadar iyi. Sizce bir çocuğa kitap okuma alışkanlığı nasıl kazandırılır? Öncelikle uygulamalı olarak anne babasından görmesi çok önemli. İyiyi ve doğruyu uygulamak, anlatmaktan çok daha etkili. Kitap okuma alışkanlığı için kendi çocuklarına özel yöntemler geliştirebilirler. Eğer her gün 2-3 sayfa bile okurlarsa onlarla beraber, bir süre sonra çocukları onlardan talep edecek. Hatta çeşitli oyunlar sonunda kitap bir ödül olarak da verilebilir. Bu onların çok hoşuna gider. Anne babalar, çocuklarına kitap seçerken nelere dikkat etmeli sizce? Bu konu benim uzmanlık alanım değil ama gözlemlediğim kadarıyla anne babalar çocuk kitaplarını seçerken daha çok grafiklerine, resimlerine bakıyorlar sadece. Ancak içerik de çok önemli. Olumsuz örnekler, mesajlar veren çocuk kitaplarına rastlıyorum. Bu nedenle içeriğine de önem vererek kitap almalarını tavsiye ederim. Çünkü o yaşlarda edinilen her bilgi kalıcı oluyor ve eğer yanlış mesajlar içeriyorsa ileride onları yıkıp doğrusunu vermek çok zor oluyor. Onlarla beraber seçim yapmak da önemli. O zaman kitaplarını sahipleniyorlar; bu da onlarda bir sorumluluk duygusu yaratıyor. Bir de küçük yaşlardaki çocuklara yırtarlar diye kitap vermiyor aileler. Bunu yanlış buluyorum. Bıraksınlar ki çocuklar kitaplara dokunsun, yırtsın. Belki yırtarken kağıdın o sesini merak ediyor, belki yırtılmış bir kağıdın liflerini inceleyecek, belki kitabın o parçalarından puzzle yapacaklar. Çocuklar bozarak oynamayı çok sever. Sonra tekrar yaparlar ve bu sırada bile bir şeyler öğrenirler. Yetişkinler de mesela ilk araba kullanmaya başladıklarında çarpa çarpa öğreniyorlar. Bırakın onlar da bozsun, kırsın, yırtsın. Biraz da sinema ve televizyon kanallarındaki işlerinizden bahsedelim... Bir devamlılıkçı ne yapar? Bize biraz anlatabilir misiniz?
arif-v-216-hamit-annak Hamit Annak, Arif V 216'da hem devamlılıkçı olarak yer aldı hem de 'yoğurtçu' karakterine hayat verdi
  Ben filmlerde devamlılıkçı olarak çalışıyorum. Kamera arkasında bir görev bu. Bunun dışında da ufak tefek de olsa dizilerde, filmlerde rol aldığım oluyor. Son olarak Arif v 216 ile Deliha 2 filmlerinde hem devamlılıkçı hem de oyuncu olarak yer aldım. Devamlılıkçı, sahneler arası geçişte oyuncuların kostüm, saç, makyaj, ve hareket devamlılığını gibi unsurları kontrol eder. Ayrıca oyuncunun sahnede söylediği diyalogların kontrolünden sorumludur. Sadece oyuncuların değil dekordaki ayrıntılara ve anlatılan olaylarda bir mantık hatası olup olmadığına da dikkat eder tabi. Eskiden Türk filmlerinin en çok eleştiri aldığı kısım devamlılık hatalarıydı. Ama günümüzdeki teknolojik imkanlar bu konudaki hataları azaltıyor. Çünkü artık filmin ya da dizinin çektiğiniz planlarını tekrar izleyip, bir sorun olup olmadığını kontrol etme şansınız var. Dolayısıyla devamlılık hatası olarak adlandırılan birçok durum yaşanmıyor. Ama yine de tamamen ortadan kalktı diyemem. Devamlılık hatasını şöyle anlatayım: Filmin bir sahnesi çekilirken önce 3-4 tane genel plan çekilir; buna master plan diyoruz. Sonra o genel planlar arasından yönetmen birini seçer. Devamlılıkçı olan kişi de 3-4 master plan arasından hangisi onay aldıysa, yakın planlarda ona göre devamlılık tutar ve detayları düzenler. Ancak bazen kurgu masasında montaj yapılırken yönetmenin seçtiği master plan değilde başkası kullanılır. O zaman da yakın planlarla birleştirildiğinde tutarsızlıklar olmaya başlar. İşte buna devamlılık hatası deniyor. Yani bu hatalar her zaman devamlılıkçı yüzünden olmayabilir.  
Hamit Annak, Hamit Annak,
Çekilen plan en son devamlılıkçının kontrolünden sonra onaylanır. Ama aslında her ekip kendi alanı için devamlılığı takip eder. Kostüm ekibi, makyaj ekibi, sanat ekibi kendi devamlılığını tutmak zorundadır. Çünkü bir devamlılıkçının bütün ayrıntılara dikkat etmesi her zaman mümkün değildir. Devamlılığın var oluş sebebi, izleyenin filmden kopmasını engellemektir. Ayrıca izleyici açısından bakarsak da; izleyicinin kadın veya erkek olması, mesleği, yaşı gibi özellikler odaklanan şeyde farklılık yaratır. Yani bir kadın belki daha çok oyuncunun saçına ve kostümüne bakarken, erkek izleyici arabanın rengine, modeline odaklanır ve oradaki hatayı daha çabuk fark eder. Aslında şu da bir gerçek ki, bizim sektörde genelde devamlılıkçılar kadındır. Hatta yurtdışında beni yadırgadıkları olmuştu. Ancak benim kendime has bir yöntemim var. Öyle bir defter turarım ki, çekilmiş sahneleri bir fotoroman gibi görebilirsiniz. Bu anlamda grafikerlik yönümün bana çok faydası oluyor. Böylece işimi yaparken daha rahat çalışıyorum. Ve hepsinin yanında bir de Eski Yenimahalle adında bir belgeseliniz var. Onun konusu nedir? Eski Yenimahalle, Ankara'da doğup büyüdüğüm mahalleyi anlatan bir belgesel. Yenimahalle, mimari anlamda dünyadaki ilk uydukentlerden biri olarak kabul ediliyor. 1949 yılında, belki de mortgage sistemi uygulanarak yapılan bu evler zamanın memur kesiminin konut sorununu çözmek için yapılmış bir toplu konut inşaası idi. Bitişik nizam, iki katlı ve bahçeli yüzlerce evin olduğu, genelde alt katında kiracının üst katında ev sahibinin oturduğu bir semtti Yenimahalle. Bir çocuk için dönemine göre çok güvenli ve çocukların da sevildiği bir mahalleydi. Orada, bugün özlenilen mahalle kültürü vardı. Komşularımız ressamlar, şairlerdi. Komşu komşu gezer, onlarla sohbet ederdim küçükken. Sonra oralara fazla kat izni verildi ve iki katlı binalar yıkılıp yüksek katlı apartımanlar yapıldı. Tabi bu iki yapıda yaşayanların profili uyuşmayınca, zamanla eski evlerde oturanlar taşındı oradan. İşte ben de bunun belgeselini çektim. Televizyona nasıl geçtiniz? Belgeselden sonra bir arkadaşımın vasıtası ile Kırık Kanatlar, Ezogelin gibi projelerde yer aldım. Sonraki yıllarda grafik yanımı geliştirmek için eğitimler aldım. Bunun yanında çeşitli kanallarda alt yazı, dijital arayüz tasarımları ve animasyon işleri yaptım. Daha sonra da Çok Güzel Hareketler Bunlar programında yazarlık ve oyunculuk yaptım. Ardından sinema sektörüne girdim. Toz Bezi, Ekşi Elmalar, Tatlım Tatlım, Alibaba ve 7 Cüceler, Deli Aşk ve Arif v 216 gibi birçok önemli filmde görev aldım. En son Deliha 2 filminde hem devamlılık yaptım hem de ufak bir rolüm vardı.
hamit-annak-2 Hamit Annak'ın yer aldığı projeler
Sonra da sinema sektöründe Toz Bezi, Ekşi Elmalar, Tatlım Tatlım, Alibaba ve 7 Cüceler, Deli Aşk ve Arif v 216 filmlerinde yer aldım. Arif ve 216'da hem devamlılık yaptım hem de ufak bir rolüm vardı. Oyunculuk yönünüze ağırlık vermeyi düşünüyor musunuz? Evet aslında biraz daha oyunculuğa yönelmek istiyorum. Çünkü bu yolla daha çok kişiye ulaşabileceğimi düşünüyorum. Farkındalık yaratmak konusunda daha faydalı bir yol olabilir. Yetişkin sineması için de seneryo çalışmalarınınz var mı? Var aslında. Birkaç uzun metrajlı film senaryom var, üzerinde çalıştığım.