Önümüzdeki dönemde oy hakkını kullanacak gençler, müsilajın sardığı denizleri, salgınlarla yaşanan eve kapanmaları ve iklim krizinin tüm etkilerini tecrübe ederek birer ‘ekolojik vatandaş’ haline geliyor. Covid-19 krizini tecrübe eden gençlerin önümüzdeki on yıllarda oy verirken politikacılardan ne talep edeceklerini biliyor olmalarının çok kıymetli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ayşe Uyduranoğlu, gençlerin politikacılardan çevre politikaları anlamında talepleri net olan birer ekolojik vatandaş haline geldiğine işaret etti. İstanbul Bilgi Üniversitesi Çevre, Enerji ve Sürdürülebilirlik Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇESUAM) araştırmacıları, gençlerin iklim krizi ile mücadelede inisiyatif almaya hazır olduklarını ortaya çıkaran bir araştırmaya imza attı.
Prof. Dr. Ayşe Uyduranoğlu
İstanbul Bilgi Üniversitesi Çevre, Enerji ve Sürdürülebilirlik Uygulama ve Araştırma Müdürü Prof. Dr. Ayşe Uyduranoğlu, gençlerin çevre hassasiyetinin çok önemli seviyelere yükseldiğini vurgulayarak, “Araştırmada en önemli sonuçlardan biri, gençlerin Covid-19 salgını ile krizlere bakış açısı ve ekonomik gücü sağlamanın yollarından birinin de su ve gıda güvenliği ile mümkün olabileceğini düşünmeleri” dedi. GÜCÜN ANAHTARI 18-35 yaş aralığında yer alan 906 gencin, iklim krizi ile ilgili ne düşündüğünü ortaya koymak için yapılan araştırmada iklim krizi ile ilgili insanların bir şey yapabileceğine inanan gençlerin oranı yüzde 90 olarak ortaya çıktı. Su krizini çözen ve gıda güvenliği sağlayan ülkelerin ileride ekonomik olarak daha güçlü olan ülkeler olacağını düşünenlerin oranı ise yüzde 86 gibi yüksek bir seviyede oluştu.

Gençler Türkiye’yi su zengini sanıyor

Prof. Dr. Ayşe Uyduranoğlu, araştırmada kendisini şaşırtan çıktılardan birinin, gençlerin Türkiye’yi su zengini bir ülke olarak tanımlaması olduğunu söyledi. Prof. Uyduranoğlu, “Oysa Türkiye 2030 yılında su fakiri olabilecek bir ülke. Araştırmada su kıtlığının yol açabileceği en önemli sorunun göçler olduğuna inanların oranı ise yüzde 53 oldu. Gençlere bir bölgeden diğerine su naklini de sorduk; suyun nakil edildiği yerde yaşayanların hak ihlali yaşadığını düşünenlerin oranı yüzde 48 çıktı. Bu, gençlerin hak temelli politikalar geliştirilmesine hassasiyetini ve geçici çözümlerle iklim krizini çözmenin mümkün olmadığını düşündüklerine de ortaya koydu” dedi.