Malûm, artık hep ev hapsindeyiz. 20 Mart’tan bu yana 56 gündür 65 yaş üstü tüm yurttaşlar evlerinden sadece bir gün, geçtiğimiz Pazar günü, 4 saatliğine çıkabildi, kısa süre de olsa rahat bir nefes alabildi. Lânet corona virüsünün öldürücü etkisi daha ne kadar sürecek ve bu ev hapsi ne kadar devam edecek, bilemiyoruz. Aşı bulunmadan bu belânın yok olacağını sanmıyorum. Türkiye dahil, dünyanın her yanında aşı çalışmaları hızla devam ediyor ama yıl sonundan önce aşının bulunması çok zayıf bir ihtimal...
‘VİRÜSLE YAŞAMAYA ALIŞACAĞIZ VE KENDİMİZİ KORUYACAĞIZ’
Rahmi Turan ve eşi ressam Emel Turan, bir ömür süren dayanışmalarıyla corona günlerini de aşmaya çalışıyor. Emel Hanım’ın yaptığı tablo önünde poz veren Turan çifti, “Virüsle yaşamaya alışacağız” dedi.
O halde ne yapacağız? Virüsle yaşamaya alışacağız ve kendimizi bu hain düşmandan titizlikle koruyacağız, başka çare yok... Bilim insanları anlattı, bizler dinledik. Artık herkes, kendini nasıl koruyacağını biliyor sanırım. Ev hapsi nasıl geçiyor? Evde geçen zamanlarımızı değerlendirmemiz gerekiyor. Zaman çok değerli. Giden zaman geri gelmiyor. Her şerden (kötülükten) bir hayır çıkarmaya çalışmak akıllıca bir iş olur. 65 yaş üstü demek yaşlanmak, yaşlı olmak demek. Ben de bütün yarışlarımı koştum, ihtiraslarımı yitirdim. Buna rağmen hâlâ topluma yararlı bir kişi olmaya çalışıyorum. Corona virüsü salgını nedeniyle ev hapsi olmasaydı bile ben zaten hep evdeydim.
KÖŞE YAZILARINI BU ODADA YAZIYOR
Rahmi Turan, çalışmalarını yazlık evindeki ofisinden sürdürüyor. Önce günlük gazetelerini okuyor ardından köşe yazısını yazıyor.
Günlük yazılarımı evdeki çalışma ofisimde yazıyor ve gazeteye gönderiyorum. Eskiden çok sıkıntı çekerdik. Şimdi bilgisayarlar devreye girince işler kolaylaştı. Makaleyi yazdıktan sonra gazeteye yollamak birkaç saniyelik iş... Bodrum’da mahsur kaldık!
Turan vaktinin çoğunu okuyarak geçiriyor.
Ben bir süredir Bodrum’dayım. Virüs nedeniyle sokağa çıkma yasağına Bodrum’da yakalandım. 20 Mart günü eşim Emel ile birlikte, yazlık evimizin eksiklerini tamamlamak için Bodrum’a geldik. Niyetimiz birkaç gün kalıp İstanbul’a dönmekti.
Rahmi Turan ve biricik yoldaşı Emel Hanım...
Bodrum’a geldiğimizin ertesi günü, 21 Mart’ta 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve biz İstanbul’a dönemedik. Eğer öyle olmasaydı, Bodrum’a bayramdan sonra, Mayıs sonunda gelecektik. Böylece bu yıl erken gelmiş olduk. Yasaklı günlerde Bodrum’da olmak, İstanbul’da olmaktan çok daha iyi...
Ağaçlara ve çiçeklere hayat veriyor.
Harika bir doğa, tertemiz hava, önümüzde deniz, bol güneş ve biz... Bahçemdeki çiçekleri ve çimleri sulayarak onlara hayat veriyorum. Bu, benim için de bir çeşit spor oluyor. Öğrenmenin yaşı yok! Ev hapsi günlerinde neler yapıyorum?
Turan, “Yasaklı günlerde, Bodrum’da olmak İstanbul’da olmaktan daha iyi” dedi.
Sabah kalkınca yarım saat kadar jimnastik yapıyorum. Sonra bir saat yürüyüş... Yazlık evimizin geniş bir bahçesi var. Çiçekler ve ağaçlar arasında bir saat kadar yürüyorum. Akıllı telefonumun tespitine göre her gün ortalama 10 bin adım atıyorum. Sağlıklı kalmak için hareket şart. Günlük gazeteleri okuyup köşe yazımı yazarak gazeteye yolladıktan sonraki saatlerim okumakla geçiyor. Sürekli kitap okuyorum. Okumanın ve öğrenmenin yaşı yok. Bizim toplumun en önemli eksiklerinden biri az kitap okumasıdır. Bazı kesimler hiç okumuyor. Gelişmiş Batı ülkelerin geri kalmamızın temel sebeplerinden biri, insanlarımızın okuma alışkanlığının zayıf olmasıdır. Okumayan toplumlar... Okumak bence dünyanın en güzel şeyidir. Okumayan toplumlar geri kalmaya mahkûm olur. Geri kalan toplumlarda da demokrasi de gelişmez. Bir toplum kendini geliştirmedikçe, insanlar kafalarını değiştirmedikçe Allah da onların durumunu değiştirmiyor. Nasıl olursanız öyle yönetilirsiniz! Her millet neye lâyıksa öyle yönetiliyor. Çünkü istedikleri yönetim modeli budur. Bazı toplumlar millet olmayı değil, ümmet olmayı tercih eder. Bugün ülkemizin yarısı ümmet, diğer yarısı da millet olmayı istiyor. Fakat inanıyorum ki, her toplum gibi bizim toplumumuz da olumlu yönde değişecek ve sonunda vatandaş olmayı tercih edecek. Sadece geri vitesimiz mi var? Çağdaş Batı toplumları düzeyine ulaşmamız için çok iyi bir eğitim gerekiyor. Çocuklarımızı iyi okutmalı, hurafelerden uzak, aydın kişiler olarak yetiştirmeliyiz. Bugünkü eğitim sistemimizin Batı ülkeleri düzeyinde olduğunun söyleyemeyiz. Milli Eğitimimiz uzun yıllardır ehil olmayan ellerde bocalıyor. Bir eğitim seferberliği şart ama bugünkü yetersiz yönetimin bunu başarabileceğini sanmıyorum. Sadece geri vitesi olan bir araç gibi eğitimde hep gerisin geriye gidiyoruz! Eğitimizin Ortadoğu ülkelerinden ileri değil!

Küçük bir virüsün verdiği büyük dersler

Corona virüsü salgını, insanlığın başına gelmiş büyük bir belâ... Fakat, verdiği önemli mesajlar da var. Mesela: - Sahip olduklarımızın kıymetini bilmeliyiz. - Doğaya verdiğimiz zararların büyük tehlikeler yarattığını görmeliyiz. - Yardımlaşmanın önemini kavramalı, sosyal devlet anlayışının güçlenmesi gerektiğini kabul etmeliyiz. - Ev hapsinde gördük ki, özgürlük çok önemli bir olgu. Evlerine kapatılan insanlar, özgür yaşamanın ne kadar değerli olduğunu daha iyi anladılar. - Tüm burnu büyük siyasetçilerin, dünyayı idare eden başkanların, başbakanların, kralların kraliçelerin burnu sürtüldü. Gözle görülemeyecek kadar ufak bir virüs karşısında perişan olup gerçekte ne kadar küçük olduklarını anladılar. - Kendilerini çok önemli gören en büyük, en zengin adamlar, ellerinde büyük güçler bulunduran kibirli liderler, maddi olarak her şeye sahip olmanın fazla bir işe yaramadığını acı bir şekilde gördüler. - Doğayı tahrip ederek servet kazananlar, dünyaya çok kötülük yaptılar. “Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?” denir ya... Sonunda dünya malı dünyada kalıyor. - Hızlı nüfus artışının insanlığın başına büyük dertler açacağı anlaşıldı. Dünya artık 8 milyara yaklaşan nüfusun ağırlığını taşıyamıyor ve uzak olmayan bir gelecekte insanları doyuramaz hale geleceğini ihtar ediyor. - Minicik bir virüs, insanlığa gerçekten çok büyük, çok acı dersler verdi. - Hurafelerin, boş inançların değil, bilimin ne kadar önemli, ne kadar değerli olduğunu bir kere daha anladık ve umudumuzu bilim insanlarına bağladık. - Tüm dünya insanları virüse karşı koruyacak aşının bulunması için dua ediyor. Tek kurtuluş yolu aşı! O bulununcaya kadar virüsle beraber yaşamaya alışmak zorundayız!

Yüksek tirajlı gazete çıkarma rekortmeni

SÖZCÜ yazarı Rahmi Turan, 60 yıla yaklaşan meslek hayatı boyunca 7 gazeteyi hazırlayıp yayın hayatına soktu ve yüksek satışlara ulaştırdı. Mesleğe spor muhabirliği ile başlayan Turan, henüz 29 yaşındayken, 1968 yılında, dönemin en ünlü gazete patronu Haldun Simavi’nin yeni çıkaracağı gazetenin sorumluluğunu vermesiyle gazete yöneticiliğine adım attı. Günaydın ile birlikte Tan, Sabah, Bugün, Asabi, Meydan ve Gözcü gazetelerini kurdu, yönetti. Turan ardından yöneticilik görevlerini bırakarak köşe yazarlığına geçti. FOTOĞRAFLAR: YAŞAR ANTER