Sevgili okurlarım Türkiye’de gerçekten de inanılmaz işler oluyor...
Rüyamızda görsek hayra yormayacağımız ilginç işler, ilginç gelişmeler!
Rüyalardan yola çıkalım.
Büyük bir memlekette enflasyon azdıkça azmış, küçük bir azınlık krallar gibi yaşarken milyonlarca insan ne yapacağını şaşırmış.
Vatandaş markete gidiyor, parası yetmez.
Pazara gidiyor, nasıl acayip bir biçimde kazıklandığını anında, hem de beş duyusuyla birden hissediyor.
Tezgahtaki malı alsa bir türlü, almasa bir türlü...
Zaten almaya gücü yetmiyor.
★★★
Milyonlarca insanımız bu sarmalın tam da göbeğine düşmüş, çaresizce çırpınıp duruyor.
Peki ne yapacak vatandaşımız, bu çaresizlikten, bu sarmaldan kurtulmanın bir yolu var mı?
Bilindiği kadarıyla yok.
Üretilen ya da üretildiği varsayılan bütün mal ve hizmetlerin fiyatı her geçen gün biraz daha artıyor.
Peki ama çaresiz vatandaş bu durumda ne yapacak?
Bunun çaresi meğer çok basitmiş...
Boykot etmek!
Şimdi kafanız karışmasın, “Ne boykotu kardeşim, dalga mı geçiyorsun sen” demeyin.
Bu çağrıyı büyük devlet adamı Recep Tayyip birkaç gün önce yaptı. Üstelik milyonlarca insanımızla dalga falan geçmiyordu.
Sözleri aynen şöyle idi: “Fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz ‘Satın almama özgürlüğümüzü’ kullanmaktır. Pahalı ürün satanları dize getirecek en etkili yöntemlerden biri boykottur. Hayat pahalılığı ile mücadeleye vatandaşlarımızın da katkı vermesi gerekiyor...”
★★★
Bize bu aklı verdiği için kendisine özellikle teşekkür etmek zorundayız!
Peki ama bu boykot işi uygulamada nasıl olacak?
Örneğin vatandaş eve ekmek alacak.
Bakkala gitti...
Dün 10 lira olan ekmeğin fiyatı bugün 12.5 olmuş
Evde çoluk çocuk var, hepsinin temel gıdası ekmek. Ekmek dediğin Allah aratmasın ama zaten neredeyse altın değerinde.
İnsanlar alırken bile zorlanıyor.
Şimdi siz ekmek almayı nasıl boykot edeceksiniz!
★★★
Geçimini asgari ücretle sağlayan, ya da emekli bir vatandaşsınız. Daha ucuz olur diye pazara gittiniz ve domates alacaksınız.
Bir kilosunun fiyatı 60 lira.
Yanına bir kilo salatalık, iki kilo kuru soğan, yarım kilo sivri biber alırsanız ödemeniz gereken para neredeyse 400 liraya zıplıyor.
İçinizden sövüp sayıyorsunuz ama sövmek sizi kurtarmaz ki!
Siz ayda 600 küsur bin lira maaş alan Merkez Bankası Başkanı değilsiniz ki!
O halde aklınıza hemen Recep Tayyip’in sözleri gelecek...
“Pahalı mal satanları boykot edin!”
Kimi kime şikayet edip pazarcıyı nasıl boykot edeceksiniz!
★★★
Bir örnek daha...
Akaryakıta her gün zam geliyor. Dolayısıyla her türlü mal ve hizmete de otomatik zamlar geliyor.
Nasıl boykot edeceğimizi söylese, biz de anlasak.
★★★
Sevgili okurlarım bu işin şakası falan kalmadı...
İktidar partisi bu işin cılkını iyice çıkarmaya başladı.
Ne demektir boykot edin diye Türk Milletine çağrıda bulunmak?
Madem bu çağrıda bulunanlar var, o şahıslar her kim ise bunun yollarını da vatandaşa göstermek zorundadır.
Böyle bir çağrı sadece diktatörlükle yönetilen ülkelerde yapılabilir.
Burası Kuzey Kore mi, Uganda mı, ilkel Afrika toplumlarının yaşamakta olduğu bir ülke mi?
★★★
Fiyat artışları böyle saçma sapan ve anlamsız çağrılarla değil, sadece ekonomik önlemlerle durdurulur.
Kim kimi hangi gücüyle boykot edecek?
Böyle bir çağrıda bulunmak sadece komiktir.
Sen milleti başta emekliler ve asgari ücretliler olmak üzere toplumun büyük çoğunluğunu kapında süründüreceksin, devlet harcamalarında ise her çeşit lüks ve şatafatla birlikte yolsuzluklara göz yumacaksın. Sonra da vatandaşa çağrıda bulunacaksın!
‘Boykot et!’
Etmesine etsin de o vatandaş karnını nasıl doyuracak, evini nasıl ısıtacak, otobüse hangi parasıyla nasıl binecek!
“Ben ekonomistim” diyen Recep Tayyip Türk ekonomisine yeni bir kavram kazandırdı.
Haydi bu kez onun sözünden çıkmayalım, topluca her şeyi boykot edelim!