Seçim sonrası “Türkiye ekonomisi toparlanacak” deyip duruyor. Kim neyi, nasıl toparlıyor?

Bütçe geçen yıl don lastiği gibi gevşedikçe gevşedi... Bu yıl da geçen yılı aratmayacak gibi...

Bankalar bu yüksek maliyetlerle kredi vermek istemeyeceğinden, verirse de yüzde 75 ile faiz ile alanların çoğu nasıl olsa ödeyemeyeceğinden büyümenin gazı kesilecek.

Ekonomi asfalttan, mıcır yola geçmiş gibi savrulacak. Bir anda freni köklenmiş tır gibi olacak.

★★★

Vergi gelirleri dramatik olarak hızla gerileyecek. Gelir azalınca açık artacak. Af olmadan kimse vergi ödemiyor bu ülkede... Yine talepler gelecek. 

Yap-işlet-devlet borçları gizliden bütçenin altını oyacak. Kimse harcamaların kısılmasını beklemesin. Kısılmayacak!

★★★

Masaya gerçekleri koyacak olursak, geleceğimizi hep birlikte sattık. Sadece devlet değil, şirketler de sattı. Şirketlerle sınırlı olsa yine iyi... Bireyler de sattı!

Gelecekteki gelirlerimizi ipotekleyip karşılığında kredi aldık. Arkasından hepimiz genleştik... İktidar yolu açtı, peşinden vatandaş dağları aştı...

★★★

Yıllar yılı insanları başarı palavrasıyla kandırıldılar. Borcu teşvik ettiler. Şimdi kitleler harcamak için değil, borçlarını ödemek için para kazanıyorlar.

Gelirler artmayacak, borçlar katlanacak. Bakalım bu dönem nasıl atlatılacak?

Gül döktüm yollarına...

Yaşadığımız kriz daha önce yaşananlardan çok farklı... En kötüsü geride kalmadı. Türkiye kalıcı fakirleşmeye adım attı. Bilindik yöntemlerle, para politikasıyla çözmek mümkün görünmüyor.

Normalde ne yaparsın? Dolar çok hızlı yükselince bir sorun vardır. Durdurmak için faizi artırırsın. Neden? Yüksek getirili Türk Lirası’na geçmek avantajlı olur. Kazancı gören yurt dışından bile para getirir. Dolar düşer Sermaye bollaşır. Faizler kendiliğinden geriler.

★★★

Dedi ya Merkez Bankası Başkan Yardımcısı... Linkler kopmuş! Çareler çaresiz. İşe yaramıyor. Sahi kim kopartmış linkleri?

Eh güzel kardeşim sen değil miydin dolar 8 liralardayken faizi indiren... Ne kazandı Türkiye bu işten? Sen değil miydin dolar artmasın diye rezervleri eriten? Şimdi ne diyecen? Çıkıp anlat lütfen...

Ekonomi nedir? Nasıl içinden geçilir? Bu konuda uygulamalı ders verilir.

★★★

Neye güveniyorlardı? Kaçacak yabancı yatırımcı kalmaması ve içerideki paranın süresiz kontrol edilebileceğinin sanılması.

Dolar artmaya mı başladı, en kötü artırır tekrar munzam karşılıklarını... Al sana dövize müdahale edecek kaynak yaratıldı. Nereye kadar sürecekti bu avuç içi kadar mutluluk?

★★★

Şimdi bize gelecek paraya ihtiyacımız var. Gelmiyorlar. Nedeni yediğimiz hurmalar...

Sorarlarsa bak dolar yavaş artıyor deyip seviniriz. Kimimiz saraylarda sefa süreriz... Kimimiz kürek çekeriz. Lafa gelince hepimiz aynı gemideyiz. Pis dış mihraklar! Para yollamıyorlar.

Seçimden sonra gelecekleri söylendi. Kırmızı halı serdik bekliyoruz kendilerini... Sinek avlayan esnafa dönmesek bari...

IMF gelemez Türkiye’ye!

Yerel seçim eğlencesi son buldu. Haftalardır ismi anılan adaylar kısa sürede gündemden düşecek ve enflasyon, işsizlik ve yeni anayasa tartışmaları gündeme gelecek.

Bu sefer konular o kadar matrak ve eğlenceli olmayacak maalesef... Ekonomi ve geçim derdi bundan sonraki günlerin ana fikri...

Artık ülke ne kadar çaresiz kalmışsa “IMF ile yapılacak bir anlaşma” tekrar dillendirilmeye başladı ama herkes tahmin edebiliyor bunun imkansızlığını...

Onun kardeşi Dünya Bankası üç beş atarsa az da olsa merhem olur belki yaralarımıza...

★★★

IMF’nin neden mümkün olmadığını şöyle söyleyeyim. IMF geldi diyelim. “Tam 12 saray, 13 uçak, ne ayak?” der...

Ekonomiyi şöyle yöneteceksin, maaşları artırmayacaksın, giderleri keseceksin yoksa sana kefil olmam diye ekler.

Her hesabı inceler... Hani yandaşlarla “ticari sır” olarak imzalanan sözleşmeler var ya, açıkla der. Diyebilir mi? Tabii ki der... Devam etmeme gerek kalmadı sanırım... Bu kadarı bile yeter.