Toplumun sinir uçlarıyla oynamayı alışkanlık haline getiren ve bundan inanılmaz ölçüde kazanç elde edenler var. Açıkçası hukuk, bir avukatın deyimiyle “Tetik” olarak kullanılıyor.  Sonra gelsin paralar. Bu yüzden on binler değil, yüzbinlerce kişi kendisini savcı, hakim önünde buluyor. Devrede avukatlar, “Anlaşma yolu” arıyor. Davadan korkanlar en az 10 bin liradan başlamak üzere uzlaşmayı kabul ediyor. Bu yetmiyor, karşı tarafın avukatının da vekalet ücretini ödüyor.

Bunlar az para değil. Avukatlık ücreti mevcut tarifeye göre 30 bin lira. Bakıyorsunuz avukat ücreti, uzlaşma bedeli derken açılan davanın kazançlısı kendisine hakaret edildiğini öne sürenler ile avukatlar oluyor. Toplumun duyarlı olduğu konularda, birileri çıkıp konuşuyor ya da paylaşımlarda bulunuyor. Kendisine ne gibi cevaplar verileceğini tahmin ediyor. Adaleti, kendi çıkarları için kullanıyorlar.

FİLM BÖYLE BAŞLIYOR

Polemikleriyle gündeme gelen bazı kişilerin amacı, “Aman birileri bana hakaret etsin de para kazanayım” oluyor. Onların açıklamalarına karşı tepki verenlerde az değil. İşte, devreye giren avukatlar hakaret olarak değerlendirdikleri iddiaları tarıyor, yazanlar, konuşanlar hakkında C. Savcılığına suç duyurusunda bulunuyor. İşte film de bundan sonra başlıyor.

Savcı, iddianameyi hazırlamadan önce hakaret ettiği öne sürülen kişi ile karşı tarafın avukatını ya da hakaret eden kişiyi davet ediyor. Uzlaşma öneriyor. Bunun davalı taraf için ağır bir bedeli oluyor. “Ben bu dava ile uğraşamam. Başım belki daha büyük belaya girer” diye düşünenler “Uzlaşalım” diyor. “Uzlaşalım” demekle zaten kafadan karşı tarafın avukatlık ücretini, şimdiki tarifeye göre 30 bin lirasını ödemeyi kabul ediyorsunuz. Sonra, pazarlık başlıyor.

Uzlaşma sağlanamadıysa ne oluyor? Savcılık kararı bekleniyor. Savcı takipsizlik kararı vermeyip iddianame hazırladıysa dosya mahkeme gidiyor. Artık kaç celsede sonuçlanırsa. Bunun için başka ilden; davanın açıldığı yere gidip geliyorsunuz. Avukat tutmak durumunda kalınca ona yapılan ödemeler derken olayın maddi boyutu da giderek yükseliyor.

BİR “DANGALAK” DAVASI

Milletvekili konuşmasında “Bu seçim, en uzun köprüyü yapanlarla, bizi oradan denize dökmeyi düşünen dangalaklar arasında ki seçim olacaktır” diyor. Bu sözler, partilerine oy vermeyen herkesin “Dangalak olduğu” biçiminde yansıdı. Dönemin AKP milletvekiline tepki yağdı. Milletvekilinin avukatı 1 Eylül 2023’de milletvekilinin ilçesindeki C.Savcılığına yüzlerce kişi hakkında suç duyurusunda bulundu. Uzlaşmayı kabul edip istenen parayı ve avukatlık ücretini ödeyen yüzlerce kişiyle işi bitti. Ama yüzlerce kişi hakkında dava açıldı.

Şikayet dilekçesinde avukat, “Müvekkilin şeref, onur ve saygınlığına saldırıda bulunduğunu, bu kişilerin cezalandırılmasını ve ayrıca milletvekili adına vekaleten ücreti talep ettiğini” belirtti. Şikayetler üzerine C. Savcısı iddianame hazırladı. Ancak, iddianamede, dönemin milletvekili niçin ve kime dangalak dediği belirtilmeden, ona “Hakiki dangalak kendisi”, “Yalakalık ve dangalalıkta sınır tanımaz” denildiği, böylece milletvekilinin onur, şeref ve saygınlığını hedef alacak biçimde, herkese açık şekilde yorum yaparak rencide ettiği kaydedildi.

SAVUNMA: UTANÇ DUYUYORUM

Davanın sanığı, savunmasında, bu sözleri kendisinin yazdığını doğruladı. Sanık avukatı Hulusi Coşkun, Dangalak davasında, müvekkilini tutanağa göre şöyle savundu: 

“Buna benzer davalarda toplumun adeta sinir uçlarıyla oynanmakta, toplum tahrik edilmekte ve bu şekilde bir rant kapısı oluşturulmaktadır. Açılan ceza davaları ile de hukuk sistemi tetik gibi kullanılmaktadır. Yılların hukukçusu olarak hukuk sisteminin buna benzer durumlara alet edilmesinden utanç duyuyorum. Müvekkilin ‚ ‘Hakiki dangalak kendisi’ şeklinde mesajı dikkate alındığında karşı taraf ne demiştir ki müvekkil böyle bir karşılık vermiştir? Duyumlarımıza göre müşteki taraf kendi siyasi düşüncesinde olmayan kişilerin hepsine “dangalak” demiştir ve karşılığı da bu şekilde olmuştur. Bu sebeple müşteki tarafın paylaşımlarının açığa çıkartılması gerekmektedir.”

SON CELSE TUTANAĞI

İddianamede, milletvekili ne demiş de, buna vatandaş tepki göstermiş? Bunlar iddianameye hiç yazılmamış. Sadece, vatandaşların tepki paylaşımlarına yer verilmiş. Savcı, sanıklar hakkında ‘’Kamu Görevlisine Karşı Görevinden Dolayı Alenen Hakaret’’ suçunu işlediğinden şüphelilerin cezalandırılmasını istedi. Ancak, hâkim, “beraat“ dedi.

Atatürk’e hakaret edenlere, birileri sosyal medyasında cevap verdiğinde kendisini savcı karşısında buluyor, karşı taraftan ne kadar para alacağı konusunda pazarlığa oturuyor. Bazı avukatlık büroları sosyal medyayı yakın takip altına alıyor, belki sizin aleyhinize yapılmış ve haberiniz olmayan konulardan haberdar edip, dava açmaları için sizden vekalet istiyor.

Adalet Bakanlığı veri tabanında, kimler için özellikle hangi siyasiler, hangi yorumcular, hangi fenomenler için uzlaşmalar yapıldığı, kimlere ne kadar para ödendiği ortaya çıkarılmalı ki, Adaleti farklı amaçla kullanmanın önü alınsın. Hassas konulardaki paylaşımlarıyla kendilerine hakaret ettirip “Vay bana hakaret ettiler” diye dava açanların sayısının az olmadığını yargı mensuplarından öğreniyoruz. Bakanlık, bu konuya mutlaka bir çözüm bulmalı.