Atatürk, 9 Mayıs 1935 tarihinde, CHP Dördüncü Büyük Kurultayı’nda yaptığı konuşmada Türk Devrimi’ni şöyle tanımladı:
“Bu anda, bundan önceki kurultayları ve partimizi doğurmuş olan ilk Sivas Kurultayı’nı -ki iç ve dış düşmanların süngüleri altında kurulmuştur- hatırlamak, geçen on altı yılın bütün hadiselerini göz önüne getirmeği kolaylaştırır… Uçurum kenarında yıkık bir ülke... Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... Yıllarca süren savaş... Ondan sonra, içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız, devrimler... İşte Türk genel devriminin bir kısa diyemi...”
100’üncü yılda Cumhuriyet ve ikinci yüzyılda Cumhuriyet! CHP’nin 38’inci Büyük Kurultayı’na altı gün kaldı ve 1935’teki konuşma bugüne ışık tutuyor.
Neden mi?
Okuyalım:
“Akdeniz’i Karadeniz’e demirle bağladık. Anadolu’da özel şirketler elindeki bütün yolları satın aldık; İstanbul ve İzmir’de liman ve rıhtım işleri devlet eline geçti; Diyarbekir kapısındayız. Antalya’ya, Erzurum’a, kömür yurduna durmadan gidiyoruz. Devlet Demiryolları kurumu, bugün, kendi malımız olan beş yüz milyon liralık bir işi çevirmektedir.”
Devletçilik vurgusu, halkçılıkla bütünleşen devletçilik.
Devam edelim:
“Geçen dört yılın başlıca işlevi ekonomi alanında olmuştur. Birçok ülkeler, acunsal buhran karşısında sarsılmış ve umutsuzluğa düşmüşken biz, bu kapsal felaket önünde cuda irkilmedik. Yurdun ekonomisini yeni bir düzene yönetlemiş bulunuyoruz. Arsıulusal tecimi denkleştirerek, iç pazarı harekete getirerek kendimizi korumağı başardık. Asıl önde tuttuğumuz iş, geniş bir endüstri programını gerçekleştirmeğe başlamak olmuştur. Bu program, tamamile gerçekleştiği gün, şüphesiz yurddaşın geçimi hissolunacak derecede genişleyecektir.”
Dünyayı sarsan, yüzlerce şirketin battığı, ekonomilerin can çekiştiği 1929 Buhranı’ndan neden etkilenmediğimizi anlatıyor devrimci Atatürk: “İç pazarı harekete geçirerek kendimizi korumağı başardık.”
O günleri hatırlayalım.
1929 Büyük Ekonomi Buhranı…
New York Borsası 1928 yılının başından 29 yılı Ekim ayının başına kadar olan süreçte gittikçe yükseliyor ve yüksek fiyat/kazanç oranı getiriyordu. Ancak 3 Ekim 1929 tarihine gelindiğinde, borsanın ilerlemesi durdu hatta birkaç büyük holdingin hisse senetleri düştü. Bu düşüş 21 Ekim günü yabancı yatırımcıların kağıtlarını ellerinden çıkarmalarıyla hızlandı ve “Kara Perşembe” olarak anılan 24 Ekim 1929 Perşembe günü borsa dibe vurdu. 1929 yılının fiyatlarıyla 4.2 milyar dolar yok oldu. Dünyada 50 milyon insan işsiz kaldı. Toplam üretim yüzde 42 oranında azaldı. En önemlisi ise dünya ticareti de yüzde 65 oranında geriledi. 4 bine yakın banka battı, binlerce insanın mal varlığı yok oldu. Açlık yaşandı vs… Peki Türkiye ne yaptı? Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, devlet eliyle sanayileşmeye öncelik verdi…
Buhranda…
Devletçi ekonomi hakim oldu! Çiftçinin ürettiği buğdayın fiyatı 135 kuruştan 35 kuruşa, tütünün fiyatı 71 kuruştan 30 kuruşa düştü! 1929’da, Türk Lirası aşırı değer kaybetti. Türk Parasını Koruma Kanunu çıktı. Dış ticaret açığının artmasına karşılık ithalat sınırlandırıldı. 1930’da parayı kontrol etmek için Merkez Bankası kuruldu. Şu nokta önemli! 1930’da ABD’den 10 milyon dolar, 1934’te Sovyetler’den 8 milyon dolar borç alan Türkiye parayı betona yatırmadı! Fabrika kurdu ve üretti. Bu arada “Birinci 5 Yıllık Sanayi Planı” hazırlandı. 1930’da toplanan Sanayi Kongresi’nde ekonominin kurmaylarının hazırladığı rapor ve tartışmalar damga vurdu.
Bu arada Atatürk halkın durumunu anlamak için üç ay süren yurt gezisine çıktı.
Çünkü…
Halka dokunmak, onun sorunlarını dinlemek önemliydi. 3 Mart 1931’de de şu cümleyi kurdu: “Sadece halkımızı geleceği için değil Cumhuriyet rejimi için de ekonomik kriz aşılmalı.”
Dönemlim 1935 Büyük Kurultay’a.
Atatürk dedi ki:
“Görüyorsunuz ki arkadaşlar; yepyeni bir güdümlü ekonomi düzeni kurmakla uğraşıyoruz. Partimizin ekonomik anlayışı bu yöndeki programımızın, yurdun ihtiyaçlarını karşılayacak ve onu az zamanda gelişmeye ve genişliğe erdirecek en iyi program olduğunu gösterecektir. Yeni öğütleriniz ve direktiflerinizle, yeniden ilerleme ve yükselme tedbirlerimizi kolaylaştıracağınıza şüphe yoktur.”
O zaman 29 Ekim 2023, geçmişten gelenle geleceği harmanlayan yeni yüzyılın, toplumcu dünya görüşünün habercisi neden olmasın? Yaşasın halkın cumhuriyeti.