CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU’NUN SON TAKTİĞİ...
“Kılıçdaroğlu salona gelmeden seçimi kazanmak istiyor. Bu nedenden dolayı da son haftalarda il, ilçe başkanlarıyla görüşüyor. Delegelere şu mesajı veriyor: ‘Yerel seçime odaklanın. Ben bunun için çalışıyorum.’ Bu mesajı alan delegenin de ‘Genel Başkan kurultaydan çok yerel seçimi öncelemiş’ fikrini gittiği il-ilçede aktarması hedefleniyor. Yoksa bu durumda salon hakimiyeti değişim ekibinden yana. Çünkü; seçimi kaybetmiş birisinin karşısına yeni vaatlerini olan bir isim ve kadrosu var.”
İsrail-Filistin savaşı sürerken iç siyasetin gündeminde yaklaşan CHP kurultayı var. Yazıma, CHP’yi iki taraftan da takip eden bir ismin bilgileriyle başladım.
Peki CHP’de 4-5 Kasım’da yapılacak kurultay öncesi son durum ne? 24 Ekim Salı günü itibariyle yani kurultaya 10 gün kala CHP’deki manzara şu cümlelerle anlatıldı: “Kılıçdaroğlu ekibinin, ‘Genel Başkan il-ilçe kongrelerinde alır götürür’ şeklindeki beklentisi gerçekleşmedi. Özellikle İstanbul il kongresinin değişimciler tarafından kazanılması Genel Merkez cephesinde büyük gedik açtı.
Değişimci kanattaki, ‘Tabanda çok çok büyük bir değişim talebi var. Kılıçdaroğlu yerinde kalamaz’ şeklindeki beklentisi de gerçekleşmedi. Özellikle İmamoğlu’nun tekrar İstanbul Büyükşehir Belediyesi adayı olacağını açıklaması ve Kılıçdaroğlu’na rakip olarak Özgür Özel’in çıkacağının anlaşılmasıyla değişimci cephe güç kaybetti.”
Peki, şimdi her iki cephede durum ne? Ankara koridorlarında konuşulanlara göre, Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem, medyadaki dostlarına “Kesin olarak en az 900 oy ile Genel Başkan kurultayı alıyor” diyerek delege listeleri gönderiyor. Değişimciler ise medyaya, şu anda “Genel Merkez’e 640 değişimcilere ise 730 civarında delege desteği olduğunu” gösteren listeler sızdırıyorlar. İllerden gelen bilgiler ise önde olmasına rağmen, Kılıçdaroğlu için durumun garanti olmadığını gösteriyor. Özgür Özel’in ise kazanma ihtimalinin (çok güçlü bir ihtimal olmasa da) olduğunu göstermekte... Şimdi her iki kesim bu başa baş duruma göre hareket ediyor.
Toplantılarda “Ben buradayım” mesajı
Gelelim yazımın başındaki “salon” vurgusuna. Bu konuda da şu değerlendirme hakim:
“Eğer kurultay salonuna başa baş gidilirse, salondaki konuşmalarda söylem üstünlüğünün değişimcilerde olacağı bu nedenle değişimcilerin kazanabileceği konuşuluyor. Bu riski ortadan kaldırmak için harekete geçen Kılıçdaroğlu, işi kurultay salonundaki atmosfere bırakmadan bitirmek istiyor. 10 gündür hemen hemen her gün birkaç il ve ilçe başkanı Genel Merkez’de Kılıçdaroğlu tarafından ağırlanıyor. Bu görüşmelerde Kılıçdaroğlu, kurultay sürecinden çok yerel seçimlerle ilgili il ve ilçe yönetimlerini dinliyor, talimatlar veriyor. Böylece ‘Ben buradayım. Yerel seçimler benim genel başkanlığımda yapılacak. Kurultayda genel başkanın değişmesi gibi bir durum yok’ algısını pekiştirmeye çalışıyor.
Bu konuda dün SÖZCÜ’nün deneyimli CHP muhabiri Başak Kaya’nın “CHP lideri, İstanbul ziyaretinde altılı masayı oluşturan partilerin örgüt yöneticileri ile üç ayrı toplantıda bir araya geldi” haberi önemli:
“Kılıçdaroğlu, görüşmede, ‘Sandıkta ve tabanda ittifak kurmayı’ hedeflediğini aktardı. Görüşmeye katılan isimlerin ise Kılıçdaroğlu’na, ‘İttifak devam etmeli, vatandaştan gelen talepler de bu yönde. Siz elinizden geleni yaptınız, size haksızlık yapılıyor’ dedikleri öğrenildi. Kılıçdaroğlu da ittifakın sürmesi için gösterdikleri çabalar için katılımcılara teşekkür etti. Doğru ittifakla ve isimlerle kazanılamayacak il olmadığını vurguladı.”
Değişimcilerin “ittifak” kozu
“Özgür Özel ise illeri ziyaret ederek ‘örgüte değer verin, örgütün ayağına giden’ genel başkan adayı algısını pekiştirerek seçim sonrası örgütte kırılan gönüllere hitap etmeye çalışıyor. Özel’in güçlü argümanlarından biri de yerel seçimlerde ittifak meselesi... Ziyaret ettiği illerde belediye başkanlarına, il başkanlarına şunu söylüyor Özel: ‘Eğer CHP’de değişim olursa İYİ Parti ve HDP ile sıfırdan bir ilişki ile yeniden ittifak kurulur. Yeni bir heyecan gelir. Değişim olmazsa umutsuzluk aşılamaz. İttifak kurulamaz. CHP elindeki belediyelerin çoğunu kaybeder.’ Özgür Özel’in dezavantajının ise kadrosunun zayıf olması, partinin ana damarlarını oluşturan kadroları henüz yanına alamamış olması olarak görülüyor.”
Ve partide en çok konuşulan ve merak uyandıran sorulardan biri de şu:
Erdoğan Toprak ve Ekrem İmamoğlu gerçekten Özgür Özel’in kazanmasını ister mi? Yoksa “Kılıçdaroğlu genel başkanlığı alsın ama Parti Meclisi’nde bizim ağırlığımız olsun. Partide asıl hesaplaşma ve değişim yerel seçim sonrasında yapılsın” şeklinde mi hareket edecekler? Bu konuda İmamoğlu net ve Özel’in kazanması için olanca gücüyle bastırıyor. Toprak ve ekibiyse kurultayda Kılıçdaroğlu’nu destekleyecek ancak Parti Meclisi’nde hakimiyet sağlamaya çalışacak.