İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu.
Akşener’in konuşmasından satır başları:
AYASOFYA KARARI
* Türkiye bu hafta önemli bir gelişmeye sahne oldu. Sultan Mehmet Han’ın emaneti Ayasofya, artık tamamen ibadete açılacak. Milletimizin bir beklentisi yerine getirildi. Hayırlı olsun.
* Hayırlı olsun ama, işin daha en başında yaptığım bir uyarıyı, tekrarlama ihtiyacı hissediyorum; Ayasofya ibadete açılsın, ama siyasete kapatılsın.
* Biliyorsunuz; Sayın Erdoğan, Danıştay’ın kararından sonra ekranlara çıktı ve bir konuşma yaptı.
* Bekledim ki; Milletimizden gelen talep ve beklentiyi, Siyasetin her kanadından gelen desteği, Sağduyuyla ve birleştiren bir dille karşılasın.
* Yine yapamadı. Kavgadan beslenen bir ruh haliyle, Cumhuriyetle bitmeyen kavgasının dışa vurumu niteliğinde, birleştiren değil, yine ayrıştıran bir konuşma yaptı.
* Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olarak değil, yine AK Parti Genel Başkanı olarak karşımızdaydı… Yine olmadı, yine yakışmadı…
* Çıktı, utanmadan,Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhurbaşkanlığı döneminde alınan kararı, hem hukuki bir hata, hem de ihanet olarak tanımladı.
"KİMSE ATATÜRK'E DİL UZATMASIN"
* Kendine gel Sayın Erdoğan! Ağzından çıkanı kulağın duysun.
* 19 Kasım 1936 tarihinde düzenlenen tapu evrakında, Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfiyesinden sonra, yeni Türk devletinin kayıtlarına Ayasofya’yı,
Cami-i Şerif olarak tescil eden ikinci kişi, o beğenmediğin Mustafa Kemal Atatürk’tür.
* Bu gerçek ortadayken, öyle hukuki hatadan söz etmek, daha da ötesi, utanmadan tarihe ihanet yakıştırması yapmak, makamı ne olursa olsun, kimsenin haddi değildir.
* Ayasofya’nın Osmanlı dönemindeki fatihi Sultan Mehmet Han; Cumhuriyet dönemindeki fatihi de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.
*Topu, gereksiz yere idari yargıya atıp, oradan çıkan kararla, kendini Ayasofya fatihi ilan etmeye kalkmak ise, acizliktir, kendini gülünç duruma düşürmektir.
* Sayın Erdoğan; Milletimizin talebiydi, partiler destek oldu, yargı karar çıkardı, iş bitti. Bütün bunları yapabilme imkanını da, Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyet verdi. Mesele bundan ibaret. Tarihini bilerek konuş. Makamının farkındalığıyla konuş.
* Demem o ki; Kimse, bu güzel kararı kirletmesin. Kimse, Ayasofya üzerinden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına kin kusmaya kalkmasın.
* Çünkü onlar olmasaydı, tapusunda Türk devletinin mührü bulunan ve Cami yazan bir Ayasofya’mız olamazdı. Hatta, onlar olmasaydı, Türkiye genelindeki 84.684 camimiz de olamazdı.
* Bu işler yapılırken, tarihi gerçeklere ve kimseyi incitmemeye özen göstermek gerekir. Devlet insanı olmak da, Cumhurbaşkanlığı makamı da bunu gerektirir.
* Allah aşkına; Sokakta Ayasofya kararı üzerinden kavga eden tek bir Allah’ın kulunu gördünüz mü? Birbirine hakaret eden tek bir vatandaşımız var mı?Yok.
* O halde, niye böyle bir birlikteliği kirletip de, devletin zirvesinde, sanki “Kavga varmış” gibi pozlar veriyorsunuz? Milleti birbirine düşürmeye çalışmaktan hâlâ bıkmadınız mı?
* Önemli bir noktanın altını çizmek istiyorum:Biliyorsunuz, Ayasofya’nın ibadete açılması gündeme geldiğinde, sağlam adımlar atılabilsin diye,
* İYİ Parti olarak, bir araştırma önergesi verdik. Önergemiz, Ak Parti ve MHP oylarıyla reddedildi.
* Birçok ülkeden gelen tepkiler üzerine, Saray sözcüsü, batı medyasına bir açıklama yaptı ve dedi ki; “Ayasofya kararı, muhalefet partileriyle birlikte alındı.
* Öncelikle; kararı siyaset değil, yargı aldı. Ama devlet aklıyla verdiğimiz önergeye “hayır” dememişler gibi, şimdi de, desteğimizi kendilerine ekran koruyucu yapıyorlar…
* Her zamanki gibi yardım eline tükürmemişler gibi, şimdi de tükürdüklerini yalıyorlar…
* Verdiğimiz önerge işte bu nedenle önemliydi. Dışarıdan gelebilecek tepkilere, ülke olarak, ortak bir akıl ve ortak bir dille cevap verebilelim, bunun üzerine çalışalım diye verdik.
* Yani istedik ki, Türk siyaseti, muhtemel tepkilere karşı ağız birliği edebilsin. Böylece daha etkili ve güçlü bir karşılık verebilelim.
* Sultan Mehmet Han fethetmiş, Mustafa Kemal Atatürk tapusunu Cami olarak işletmiş, Buna artık kim karışabilir?
* Ama devlet değil, çiftlik yönettiklerini sandıkları için, gelen tepkilere bulabildikleri tek cevap, “Ama muhalefet de istedi…” oluyor.
* İçeride, sanki muhalefet karşı çıkmış gibi, kavga çıkarmaya çalışıyorlar, Ama sonra gidip Batı’ya “Muhalefet de istedi.” diyorlar,
* Çapları işte bu kadar. Samimiyetleri işte bu kadar.
'ANDIMIZ' ÇIKIŞI
* Sayın Erdoğan’a bir çağrı yapmak istiyorum; Adana Milletvekilimiz Sayın İsmail Koncuk Bey’in başvurusu üzerine, aynı Danıştay’ın iki yıl önce aldığı bir başka karar daha var.Deniyor ki; "Andımız okullarda tekrar okutulsun"
* Eğer, iddia ettiğiniz gibi yerli ve milliyseniz; Eğer, Danıştay kararları konusunda bu kadar hassassanız; Eğer, muhalefetin taleplerine bu kadar duyarlıysanız; bu kararı da hemen uygulamaya koyun.
* Evlatlarımızın “Türk’üm” demesinden korkmayın. Aksine, siz de korktukları şey olun, Türk olun…
KANAL İSTANBUL ELEŞTİRİSİ
* Tüm bunlar olurken, bir başka idare mahkemesinde devam eden, bir başka dava daha var…
* İstanbul 10’uncu idare mahkemesi, Sayın Erdoğan’ın çılgınlığı olan, Kanal İstanbul’la ilgili, daha iki ay önce “Bilirkişi raporu” istedi.
* Yani dedi ki; “Bu işin uzmanları çalışsın ve bize gerçeği anlatsın. Ona göre karar vereceğiz”
* Yargıya saygı duyan birinin ne yapması gerekir? Kararı beklemesi gerekir. Ama Sayın Erdoğan ne yapıyor? Yargı sürecini görmezden gelip, saman altından su yürütmeye devam ediyor...
* Kanal İstanbul çılgınlığındaki rant, öyle bir gözlerini bürümüş ki, Ne mahkeme tanıyorlar, ne hukuk tanıyorlar…
* Dava devam ederken, 100 binlik planlar devreye alındı, şimdi de, 5 binlik ve binlik planlar askıya çıkarıldı. 30 milyon metrekarelik arazinin satışı yapıldı. İhaleler sessiz sedasız yürütülmeye devam ediyor…
* Ayasofya Fatih’in emaneti denirken, İstanbul’un da Fatih’in emaneti olduğu unutulup, yine o beş müteahhide rant yaratma peşinde koşuluyor.
* Hayırdır Sayın Erdoğan? Nedir bu telaşın? Yargı kararını işine geldiğinde alkışlayıp, işine gelmediğinde yok sayıyorsun. Nedir bu hukuk tanımazlığın? Nedir bu rant iştahın?
* İstanbul’un su kaynaklarının, 3’te birini yok edeceksin, farkında mısın? Tarım arazilerini betona gömeceksin, farkında mısın?
* Millete 75 milyar lira diyorsun ama, bu yoklukta, bu dar günlerde, aziz milletimizin hazinesinden yüzlerce milyar lirayı, bir çılgınlığa heba edeceksin, farkında mısın?
* Elbette farkında! Farkında ama hâlâ, Betona gömdüğü ve “İhanet ettik” dediği İstanbul’a, Göz göre göre ihanet etmeye devam ediyor.
* Mesele rant olunca, mesele beton olunca, Gözünü, kulağını dört açan iktidar, mesele insan olunca, görmüyor, duymuyor, söylemiyor.
* Mesele, yağmalamak, milletin hazinesini çarçur etmek olunca, iştahı kabaran iktidar, mesele, vatandaşının acıları, dertleri olunca, görmüyor, duymuyor, söylemiyor.
* Mesele kendinden olanı kollayıp, zengin etmek olunca, sınır tanımayan iktidar, mesele, kadınlarımızın çektikleri olunca, üç maymunu oynuyor.
"İKTİDAR EMİNE BULUT İLE İLGİLİ TEK KELİME ETMEDİ"
* Mesela, 39 yaşındaki Emine. Kardeşlerine hem abla, hem de anne olan Emine. Eşinden ayrıldıktan sonra, bir yandan üniversite okuyan, bir yandan da çalışıp, çocuğuna bakan Emine. Kimseye boyun eğmeyen Emine. Evladı; “Anne lütfen ölme” diye feryat eden Emine.
* Evladının gözleri önünde, bir kadının canına kıyacak kadar alçak bir adam, Emine’nin canına kıydı. Ama iktidardakiler, Emine Bulut’u, bir köprüyü konuştukları kadar konuşmadılar.
* Mesela, 31 yaşındaki Fatma. Eşini kaybettikten sonra, 3 çocuğuyla yaşam mücadelesi veren Fatma. İki işte birden çalışıp, evlatlarının nafakasını çıkaran Fatma. Kanserin bile, yüzündeki tebessümü solduramadığı Fatma.
* İş arkadaşı tarafından öldürüldü. Ama iktidardakiler, Fatma Şengül’ü, bir otoyolu konuştukları kadar konuşmadılar.
* Mesela, 17 yaşında evlendirilen Rabia. Hamile kalınca, okulunu bırakmak zorunda kalan, çocuk Rabia. Herkese güvenen, altın kalpli Rabia.
* Çocuğunu göstereceğini söyleyen, eski eşine de inandı, ve pusuya düşürülerek öldürüldü. Ama iktidardakiler, Rabia Tümkaya’yı, kanal çılgınlığını konuştukları kadar konuşmadılar.
* Konu rant olunca, konu beton olunca, konu üç-beş kodaman olunca, konu bezirgan saltanatı olunca, hesap makinesiz hesap yapabilenler.
"KADINA DAİR HESABI HİÇ YAPMADILAR..."
* Türkiye’de sadece geçen yıl, 474 kadın öldürüldü. İktidarlarının son 10 yılındaysa, Türkiye’de 3 bine yakın kadın öldürüldü.
* İçlerinden biri çıkmış, “AK Parti’den önce kadının adı yoktu” diyor. Kadının adı, bu kadar cinayetle konacaksa, konmaz olsun.
* Ceren’ler, Gamze’ler, Emine’ler, Fatma’lar, Rabia’lar ve daha niceleri…
* Öldürülen kadınlarımız. Şiddet gören kadınlarımız. Çocuk yaşta evlendirilen kızlarımız. İşyerlerinde, evlerde tacize uğrayan, “Namusuna boğulup susan” kadınlarımız.
* Nazım Hikmet’in tarifiyle; “Sofradaki yeri, öküzümüzden sonra gelen kadınlar, bizim kadınlarımız”
"YARIN 15 TEMMUZ"
Meral Akşener konuşmasını şöyle tamamladı:
* İşte, yarın 15 Temmuz. Dört yıl önce, ülkemizin başına çorap örmek isteyen bir çetenin kalkışmasının yıldönümü. Bu vesileyle demokrasi şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize sağlıklı, uzun ömürler diliyorum.
* Bugün, iktidarın unuttuğu bu aziz millet, o gün, istiklal ve istikbali için canını ortaya koydu.
* Akif’in dizelerindeki gerçeği, tüm dünyaya bir kez daha ispatladı; Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz Gelmişiz, dünyaya, milliyet nedir öğretmişiz!
* Devr-i iktidarlarında, Türk’ün devletini terör örgütüne teslim edenlere, yazıklar olsun. Ve o devleti, sokaktan toplayıp getiren bu aziz millete, bir defa değil, bin defa selam olsun.
Akşener'den Ayasofya uyarısı: İbadete açılsın ama siyasete kapatılsın
İYİ Parti lideri Akşener, Ayasofya'nın ibadethaneye dönüştürülmesiyle ilgili olarak AKP'ye kritik uyarılarda bulundu. Akşener, "Ayasofya ibadete açılsın ama siyasete kapatılsın" ifadelerini kullandı.