1954’te seçim yapıldı.

Türkiye genelinde Demokrat Parti kazandı, birinci parti oldu.

İzmir’de de Demokrat Parti çıktı.

1957’de seçim yapıldı.

Aynıydı.

Türkiye genelinde olduğu gibi İzmir’de de Demokrat Parti kazandı.

1960’ta darbe oldu.

1961’de seçim yapıldı.

Türkiye’yi silme CHP kazandı.

İzmir hariç, İzmir reddetti.

İzmir’de Adalet Partisi çıktı.

İzmir, demokrasiye müdahale edilmesine karşı duran tek şehirdi, rüzgâra teslim olmamıştı.

Sapma olmuştu.

Tarihte ilk kez, Türkiye geneli sonuçlarıyla İzmir sonuçları örtüşmemişti, farklı çıkmıştı.

İşte buraya dikkat lütfen...

1965’te seçim yapıldı.

Türkiye genelinde Adalet Partisi çıktı.

Yani?

İzmir bir önceki seçimde ne dediyse, Türkiye’de o oldu.

1969’da seçim yapıldı.

Türkiye’de Adalet Partisi kazandı, İzmir’de de Adalet Partisi çıktı, birebir örtüştü.

1973’te seçim yapıldı.

Türkiye’de CHP kazandı, İzmir’de de CHP çıktı, birebir örtüştü.

1977’de seçim yapıldı.

Türkiye’de CHP kazandı, İzmir’de de CHP çıktı, ayrışma olmadı, birebir örtüştü.

1980’de darbe oldu.

1983’te seçim yapıldı.

Türkiye’de silme ANAP kazandı.

İzmir’de Halkçı Parti kazandı.

Gene farklıydı, gene ayrışmıştı.

Çünkü, bu defa bu farklı duruşun çok özel bir sebebi vardı... Turgut Özal bir önceki seçimde İzmir’den Milli Selamet Partisi’nden milletvekili adayı olmuştu, Türkiye bu durumu hiç önemsemezken, siyasal dincilik konusunda çok hassas olan İzmir unutmamıştı, tedirgindi, Özal’a oy vermedi. Ama ilk başbakanlığı döneminde Turgut Özal’ın siyasal dinci çizgide olmadığı görülünce, İzmir rahatladı, ANAP’a da oy verdi.

1987’de seçim yapıldı.

Türkiye’de ANAP kazandı, İzmir’de de ANAP çıktı, birebir örtüştü.

1991’de seçim yapıldı.

Türkiye’de DYP kazandı, İzmir’de de DYP çıktı, farklılık olmadı, ayrışmadı.

1995’te seçim yapıldı.

Türkiye’den Refah Partisi çıktı.

İzmir’den DSP çıktı.

Gene ayrışmıştı.

Dikkat lütfen...

1999’da seçim yapıldı.

Türkiye genelinde DSP çıktı.

Yani?

Tarih tekerrür etti, İzmir bir önceki seçimde ne dediyse, Türkiye’de o oldu.

2002’de seçim yapıldı.

Türkiye’de AKP kazandı.

İzmir’de CHP kazandı.

Yine ayrışma oldu.

Ve, 2002’den 2024’e kadar yapılan tüm seçimlerde, tüm referandumlarda bu ayrışma yaşandı, bir sonraki seçimde İzmir’in dediği olmadı ama, İzmir kararından vazgeçmediği için bilek güreşi 22 yıl boyunca devam etti, İzmir mi dönüşecek, yoksa Türkiye mi İzmir’in dediğine gelecek, demokrasi tarihimiz 22 yıl boyunca bu sorunun cevabını bekledi.

Ta ki 2024’e kadar...

2024’te yerel seçim yapıldı.

2002’den bu yana ilk kez, Türkiye genelinde CHP birinci parti çıktı.

Bu yerel seçim tablosu, doğal olarak, ilk yapılacak olan genel seçimin işaret fişeğiydi, 22 yıllık bilek güreşinin sonucunda yine İzmir’in dediği olmuştu.

Somut gerçeğin özeti bu.

İzmir sağcı değildir, solcu değildir, ahali tırsarken darbeye açıkça karşı duran bir şehirdir, çünkü tatlı su demokratı değildir, 81 şehrimizden yurttaşı İzmir’de birbirine yapıştıran Atatürk çimentosudur, İzmir’de daima kazanan Atatürkçü yaşam biçimidir, çağdaş yaşamın kalesidir, gerisi şu parti bu parti filan, hikayedir, Türkiye’nin umududur İzmir, hangi şehirde yaşarsa yaşasın, bozkırdan yaylaya, Kızılırmak’tan Fırat’a, Tendürek’den Erciyes’e, Amik’ten Harran’a, Aspendos’tan Sümela’ya, hayata İzmirli gibi bakan tüm yurttaşların tutunduğu daldır, “zihniyet hemşehrilerimiz”in kendi şehirlerinin sonucundan bile önce, seçim sonucuna baktığı yerdir... Bergama’dan Selçuk’a, Menemen’den Urla’ya, Foça’dan Torbalı’ya, Güzelyalı’dan Karşıyaka’ya, Tilkilik’ten Karantina’ya, Hilal’den Varyant’a, Asansör’den Fuar’a, Kadifekale’den Havra Sokağı’na, Susuz Dede’den Hocazade Camisi’ne, tenekeli mahalleden Agora’ya, afrolarımızdan kırtikozlarımıza kadar, bu şehrin mahalle mahalle, sokak sokak ruhunu tanıyan bir İzmir çocuğu olarak yürekten söylüyorum, İzmir bizatihi Cumhuriyet’tir, AKP’nin bu şehri kazanmayı boşver, rüyasında bile görememesinin sebebi budur.

İzmir’de yaşanan greve, bu gözle bakmanızda fayda var.

Meselenin emek mücadelesiyle, işçi haklarıyla filan ilgisi yok, sözde “devrimci” sendikacı açıkça söylüyor, ya belediyeyi iflas ettirecek parayı bize verirsiniz, ya da AKP’ye oy veririz diyor, “Cemil Tugay 1 milyon 282 bin oy aldı, iktidarın adayı 922 bin oy aldı, işçilerin aileleriyle birlikte 500 bin oyu var, gerisini siz düşünün” diyor, “iktidara oy toplarım” diyor.

AKP 23 yıldır İzmir’i kazanamıyor... Sözde sendikacıyı sahaya sürmüşler, “iktidar hiç merak etmesin, bizim sayemizde kazanır” demeye getiriyor.

(İzmir’i hiç utanmadan “işçi düşmanı” ilan ediyorlar ama, İzmir aslında sendikal mücadelenin başkentidir, sendika kavramının bu ülkedeki miladıdır... Bu topraklardaki ilk 1 Mayıs tee 1905 yılında Basmane’de Altınpark’ta ulu çınar ağacının altında kutlandı. Evet, bu ülke topraklarındaki ilk 1 Mayıs, İzmir’de kutlandı. Niye İzmir’de kutlandı derseniz? Levanten kültürü ve etkin yerel basını sayesinde, dünyadaki insani gelişmelerden en önce İzmir’in haberi oluyordu, ondan... Peki niye Basmane’de kutlandı derseniz? O tarihlerde, liman, tabakhane, buz, havagazı, tütün ve yağ fabrikalarında çalışan işçiler, Basmane civarında oturuyordu, amele pazarı Basmane’de kuruluyordu, etraf iş bekleyenlerin vakit geçirdiği kıraathanelerle doluydu, o yüzden Basmane’de Altınpark’ta kutlandı. Emekçi hakları, sendikal mücadele, İzmir’i İzmir yapan kavramlardan biridir, İzmir tarihinin gurur duyduğumuz kilometre taşlarından biridir.)

(Gazetede şoförlük yapan bir babanın gazeteci oğlu olarak yazıyorum, emekçi çocuklarına fırsat eşitliğinin sağlandığı bir şehirdir, İzmir.)

(Kani Beko... İzmir belediyesinde Eshot’ta işe başlayan, belediye otobüslerinin lastikhanesinde presçi olduğu için “lastikçi Kani” diye tanınan, 19 yaşından itibaren sendikal mücadele içinde yeralan, 12 Eylül’de hapis yatan, neticede DİSK başkanı olan, varlığıyla onur duyduğumuz Kani Beko’yu bünyesinden çıkarıp, CHP’den İzmir milletvekili olarak TBMM’ye göndermiş bir şehirdir, İzmir.)

(Musa Çam... İzmir belediyesinde Fuar’da biletçi olarak işe başlayan, Tariş’te çalışırken sendikal mücadele içinde yeralan, 12 Eylül’de hapis yatan, DİSK’in Ege temsilcisi olan, DİSK yönetim kurulu üyesi olan, DİSK genel sekreteri olan, varlığıyla onur duyduğumuz Musa Çam’ı bünyesinden çıkarıp, CHP’den İzmir milletvekili olarak TBMM’ye göndermiş bir şehirdir, İzmir.)

(Hiç utanmadan “işçi düşmanı” dedikleri İzmir, işte budur.)

23 yıldır seçim sandığında kazanamadıkları İzmir’i, sarı sendikayla kazanmaya çalışıyorlar.

(Kılıçdaroğlu genel başkanken, Özgür Özel’in de Kılıçdaroğlu’nun adeta çantasını taşıdığı dönemde, CHP genel merkezi İzmir’e büyük kötülük etti, atadan dededen kuvayı milliyeci olan, duayen isimleri, sembol isimleri, CHP kurulduğundan beri yedi göbek CHP’li olan aileleri, parti teşkilatından dışladılar, uzaklaştırdılar, onların yerine, HDP’lileri, bugünkü DEM partililileri, İzmir belediyelerine monte ettiler, neredeyse hayatında İzmir’i görmemiş tipleri, etnik kontenjandan, mezhep kontenjanından getirip, İzmir belediyelerinde maaşa bağladılar. E olacağı buydu.)

(Musa Çam gibi, Kani Beko gibi sendikacı milletvekillerimizin üstünü çizip... Taksi kullanmadan Bozyaka’dan Karataş’a gidemeyecek tipleri, navigasyon kullanmadan Balçova’dan Bayraklı’ya gidemeyecek tipleri, İzmir’in semtlerini bile bilmeyen, yani Saat Kulesi’nin altına bıraksan vapur iskelesini bulamayacak tipleri, İzmir’de oturmayan, İzmir’de evi bile olmayan, İzmir’de arkadaşı bile olmayan tipleri, genel merkezden paraşütle indirip, İzmir’e zorla milletvekili yaptılar. E olacağı buydu.)

İzmir’de yaşanan “grev”e bu gözle bakmanızda fayda var.

Çünkü, meselenin emek mücadelesiyle, işçi haklarıyla filan ilgisi yok.