Hollywood’un merakla takip edilen ve çok beğinilen üç oyuncusunu Altın Küre ödüllü Emily Blunt, Oscar ödüllü Benicio Del Toro ve Oscar adaylığı bulunan Josh Brolin’i bir araya getiren “SICARIO” (Tetikçi), 18 Eylül’de sinemalarda gösterilmeye başlandı. Aksiyon dolu bir sınır macerasını konu alan film, izleyenleri aynı zamanda düşündürecek. Zamanın en önemli sorunlarından biri, uyuşturucu trafiğini konu alan filmi izlerken güncel sorunun asıl problemlerini ve bu problemi ortan kaldırmak için gerçekleştirilen tehlikeli operasyonlara tanık olacaksınız.
Filmde Emily Blunt her şeyi kitabına uygun gerçekleştirmeyi hedeflemiş bir FBI ajanını canlandırırken, Benicio Del Toro ve Josh Brolin bu yolda her şeyin mubah olduğunu kabul eden ve tek önemsedikleri şey sonuç olan iki deneyimli ajanı canlandırıyor. İşte onlarla yaptığımız sohbet...
Yüksel ŞENGÜL
Filmin bir bölümünü Meksika’da çekildi ve zor koşullarda çekildiğini biliyoruz. Özellikle Emily sen filmdeki tek kadınsın. Film boyunca karakterin başka bir kadın ile konuşmuyor. Film çekimlerinde zorluk yaşadınız mı?
Emily: Bu aslında alıştığım bir şey çünkü filmlerde çok oluyor. Benicio’yu yaklaşık 8 yıldır tanıyorum. Aynı şekilde Josh’u da uzun zamandır tanıyorum. Onlar ile çalışmak ve etraflarında olmak büyük bir zevkti. Bu kadar karanlık bir filmin seti olmasına rağmen çok mutlu bir setti. Etrafta sürekli kıkırdamalar oluyordu. İçinde bulunması komik bir setti.
Josh: Bu filmin projesine çok önceden dahil oldum. Ve tüm süreçler içinde yer aldım. Çok karanlık bir konuya sahip. Bu karanlık sorunlar da Amerika yüzünden bulunuyor. Amerika’daki talep yüzünden varlar. Bu yüzden bir takım denge kurmak için karakterime mizah duygusu eklemek zorunda olduğumu düşündüm.

Siz (Emily Blunt) “The Young Victoria”da Jean-Marc Vallée ile çalıştınız. Bu film de de Dennis ile Hollywood’daki diğer yönetmenlerden farklı bir deneyim miydi? Ayrıca Denis Villeneuve ile çalışmanın en iyi tarafı neydi?
Emily: Çalıştığım bu iki yönetmende küçük nüanslara sahipler. Ortak çalışmalara çok açıklardı. Karanlıktaki güzelliği buluyorlar. İkisinin benzer yanı bu. Ama Dennis çok daha iyi. Bunu Jean-Marc’ın yüzüne de söyledim.
Josh Brolin: Bu sıralar arka arkaya birçok rolde yer aldım ve Dennis bu karakteri önerdiğinde aptalca “Hayır.” dedim. Özel hayatımdan tanıdığım Emily gelip bu rolü kabul etmediğim için kendimi aptal hissettirdi ve onla bunun için çok teşekkür ederim. Dennis’in filmlerini bilir ve çok beğenirim ama kendi hayatımın içinde kaybolmuştum ve bir şekilde hayır dedim. Normalde tereddüt ettiğiniz filmler kötü çıkar ama bu filmi izledik ve bu projeye dahil olduğum için çok gurur duydum. Film iyi çıktığı için çalışması oldukça iyi bir yönetmen. Eğer film kötü çıksaydı böyle demezdim.

Benicio: Tanıştığımızda bu film ile ilgili heyecanını bana geçirdi. Doğruyu öğrenmek için çabası beni çekti. Tüm aktörlerle özel olarak çalışmıştı ve aktörlerin tüm kaygılarını dinlemeye hazırdı. Onu etkilemeye çalışmayı oldukça zevkli hale getirdi.
Bu filmde başarılı olmanızda Dennis’in katkısı nedir?
Emily: Dennis hakkında en çok sevdiğim şeyi söyleyebilirim. Onun insanlığı ve bir şey hakkında “Bunu bilmiyorum. Biraz düşünmeme izin ver. Bir cevap ile geleceğim” diyebilmesi. Çok sık bir şekilde bu cevabı aldım ve uykusuz geceler geçirdi ama sabah geldiğinde hep cevabı olurdu.
Benicio: Dünyanın bu bölümü ile ilgili birçok filmde yer aldım. Bu bölgesi ve uyuşturucu problemi hakkında oldukça hassasım. Dennis ve hikayesi benim karakterim vasıtası ile bu konu hakkında yeni bir şeyler söylüyor. Bu benim için yeni bir şey. Dennis hep beni daha ileriye götürecek şekilde itti. Benim için Dennis’in en iyi yanı bu probleme yeni bir bakış açısı ve çözüm sunması oldu.

Josh: Sürekli bize “Bilmiyorum; sen ne düşünüyorsun?” deyip durdu. Ama filmi izlediğimde “Bu pislik tam olarak ne istediğini biliyormuş.” dedim. Bunu da fikrin sizden gelmesini sağlıyarak başarıyor ve sizi tam istediği şeyi yapmaya manipüle ediyor. Sadece aktör olarak kendinizi mutlu hissetmiyorsunuz aynı zamanda filme sizin katamayacağınız bir şey katıyor. Ve organik oluyor. Rol yaparken “Aman Tanrım bu fikri ben buldum. Sette bana sahip olduğu için çok şanslı.” diyorsunuz.
