Bitcoin bir “hokus pokus” yani sanal varlıktır. Yoktan var olmuştur. Günün birinde varken yok olmayacağının garantisi yoktur. Çünkü maddi varlığa dayalı bir menkul kıymet değildir. Arkasında vatandaşından zorla vergi alma yetkisi olan devlet de yoktur. Değeri, arzının kısıtlı olmasından geliyor dense de, esas sebep insanların bunu değerli kabul etmesi ve değerli olmaya devam edeceğine inanmasıdır. Batıda illüzyonist, Türkçede sihirbaz ya da gözbağcı denilen sahne sanatçıları, gösterileri sırasında “hokus-pokus” “tantus talontus” gibi anlamsız kelimeler kullanır. Seyirciler de sihirbazın olmayacak şeyleri bu sayede oldurduğunu sanır. Hokus pokus her ne kadar köksüz iki sözcükse de bu deyim sanatçılar tarafından “işte var, işte yok” anlamında kullanılır. Bu sebeple yazının başında Bitcoin bir “hokus pokus” tur dedim. Bitcoin denen ürünü tasarlayan cin adamlar, insanların kumarbaz tarafına hitap etmeyi hedeflemiştir. Çalışmadan sadece bir şeye para bağlayarak zengin olma fikri insan beyninde sönmeyen bir ateştir. Bunun en masumu Milli Piyango bileti almaktır. Son günlerde bu ateşin ne kadar yaygın olduğunu medyada izliyoruz.
BITCOIN FARKI
Bitcoin’e para bağlamak bir kumardır. Ama birbirini üten kumarbazların oynadığı “kazanç-kayıp toplamı sıfır olan” kumarlardan esaslı bir farkı vardır. Bitcoin, “bizde herkes kazanıyor” iddiasındadır. Bu haliyle bir “saadet zinciri” dir. Oyuna önce girenlerin kazanç kaynağı, sonradan girenlerin yatırdıkları paralardır. Yüksek fiyattan alıp, düşük fiyattan satanlar hariç “Bitcoin” alan hiç kimse zararda değildir. Bu da Bitcoin’e olan talebin devamını sağlamaktadır. Bundan 15, 10, 5 veya 1 yıl önce sadece 1 dolar gibi kaybettiğiniz zaman üzülmeyeceğiniz tutarda bir parayla Bitcoin almış olsaydınız, bugün servetiniz ne olurdu? İnternetten edindiğim bilgileri sizinle paylaşayım. Eğer 1 yıl önce 1 dolar yatırsaydınız bugün 2.62 dolarınız, 5 yıl önce yatırsaydınız bugün 11.94 dolarınız, 10 yıl önce yatırsaydınız bugün 257.62 dolarınız ama 15 yıl önce yatırmış olsaydınız bugün 99 milyon dolarınız olurdu. 10, 100, 1000 dolar yatırmış olsaydınız bugün servetiniz ne olurdu? Onu da siz hesaplayın.
BORSA, ARSA, ALTIN, DÖVİZ VE FAİZ
Bitcoin çok istisnai bir oluşum. Ondan vazgeçtik. Bu kadar fahiş olmasa da borsa, arsa, altın, döviz ve faizde de zaman zaman yüksek kazanç veya değer artışları oluşuyor. Unutmadan söyleyeyim, değer artışları “katma değer” yaratmadığı için milli geliri artırmaz. Ancak elde edilen bu servet artışları, zenginleri daha zengin eder. Mesela Amerika’da 2020 yılında milyarderlerin toplam serveti Gayri Safi Yurt içi Hasıla’nın (GSYH) %13.6’sıyken 2024’te bu oran %21.2’ye çıkmış. Benzeri bir oransal değişim eminim Türkiye’de de olmuştur. Servet dağılımındaki değişim aynı oranda olmasa da gelir dağılımını da bozuyor. Daha önemlisi, kıt kaynaklar “yüksek fiyatlı” mal, hizmet ve mülk üretimine tahsis ediliyor. Bu da orta ve alt gelir kümelerinin yaşam standardını düşürüyor. Kapitalizmin ahlaki üstünlüğü, adil rekabete dayalı piyasa ekonomisinin, ulusal kaynakların toplum refahını en çok artıracak şekilde tahsisini sağladığı iddiasına dayanıyordu. Bu da ekonomide demokrasi demekti. Finansal piyasalarda “katma değer yaratmadan” elde edilen kazançlar, bu iddiayı savunmayı zora soktu. Serbest piyasa düzeninde ortaya çıkan sistemik çarpıklıkları düzeltecek tek alet, adil vergilendirmedir. Değer artış vergisini yaygınlaştırmak çare gibi duruyor.
SON SÖZ: Emeksiz kazançlar, milli geliri azaltır.