İstanbul İmam Hatip Lisesi’ni bitirdi. Siyasete girdi, belediye başkanı oldu, parti kurup başbakan oldu, hem cumhurbaşkanı hem parti başkanı hem de her işin başı oldu. Adını taşıyan Recep Tayyip Erdoğan İmam Hatip Lisesi bile var.

İmam hatip lisesini, ilahiyat fakültesini bitirdi. Doktora yaptı, doçent oldu, profesör oldu. Kendisi gibi imam hatipli olan cumhurbaşkanı Diyanet İşleri başkanlığı’na getirdi Ali Erbaş’ı. Koltuğa oturduğu andan itibaren bu ülkenin camilerinde bu ülkenin kurucusu Atatürk’ün adı anılmaz oldu. Ayasofya hutbesinde, “İnancımızda vakıf malı dokunulmazdır. Dokunanı yakar, vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar” dedi! O isim vermedi ama millet Atatürk’e laf söylendiğini gayet net anladı.

İmam hatip lisesini, ilahiyat fakültesini bitirdi. Doktora yaptı, doçent oldu, profesör oldu. Kendisi gibi imam hatipli ve de profesör olan Diyanet İşleri başkanı Erbaş Ayasofya’ya ‘baş imam’ olarak atadı onu. Mehmet Boynukalın Bismillah, “laiklik yoktur” dedi.

Ayasofya’da icazet töreni vardı. Erdoğan ve Diyanet İşleri başkanı da oradaydı. Onlar gibi imam hatip lisesini bitiren, cumhurbaşkanının Güneysu’dan köylüsü olan imam Mustafa Demirkan elleri açtırıp dua etti, “Ayasofya gibi mabetler, mabet olarak kalması için inşa edildi. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze haline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kafir kim olabilir? Yarabbi bir daha bu zihniyetin bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma” dedi.

***

Duyanın ağzını bir karış açık bırakan bu türden olaylar 5 milyonu aşkın Türk’ün yaşadığı Almanya’da da yaşanmaya başlayınca Almanlar çok korktu!

Türkler Almanya’nın bir parçasıydı ama ülkedeki 3 bine yakın cami ve bu camilerin çoğunda görev yapan imamlar Türkiye’den, Kuzey Afrika’dan, Balkanlar’dan ithaldi!

Düşündüler, araştırdılar toplantı üstüne toplantı yaptılar 2018 yılında düğmeye basıp İslam Koleji’nde ‘kendi imamlarını’ yetiştirmek için eğitime başladılar. O günlerde mecliste konuşan Başbakan Merkel “Bu eğitim programı bizi daha bağımsız yapacak ve bu geleceğimiz için gerekli” dedi!

Çünkü konu Almanya için ‘bağımsızlığın bekası’ halini almıştı.

Peki Alman hükümeti durduk yere mi aldı bu kararı, bizim dolgun maaşla Türkiye’den gönderdiğimiz imamların nesi vardı ki?

Çeşitli iddialar vardı...

Birinci ve en önemli iddia bizde olduğu gibi siyasilerin gelip başköşeye kurulduğu Mevlana’nın vuslatı Şeb-i Aruz törenlerinde, elde Kur’an-ı Kerim miting meydanlarında oy isteme durumlarına tıpa tıp benziyor. Dine siyaset, siyasete din karışıyordu yani!

Almanya’da 2 bin 500’ü aşkın imam var. Yarısından çoğu da bizim Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİP) bağlı olan yaklaşık bin cami ya da mescitte görevli. İthal imamların çoğu Almanya’daki kültürel yapıyı tanımıyor. Üstelik bu imamlar Türkçe’yi bizler kadar iyi anlayamayan Almanya’daki gençlerin dilini konuşamıyor. İkinci iddia, dil sorunu ve uyumsuzluk.

Osnabrück Üniversitesi’nde İslam Araştırmaları bölümü profesörlerinden Rauf Ceylan, “Almanya’da İslami ilahiyata ihtiyaç olduğu kesin. Burada milyonlarca Müslüman yaşıyor ve çoğunluğu da kendini Alman olarak görüyor. O yüzden imamların Almanya’da eğitilmesi ve dışarının etkisinin sona ermesi gerekiyor. Burada konu, kontrolün kimin elinde olduğu. Buraya özgü bir İslam geliştirmek istiyoruz ve bu da ülke dışından bir yönlendirme olduğu takdirde mümkün değil” diyor. Üçüncü iddia kimin eli kimin cebinde belli değil!

DİTİP’in dışında Milli Görüş’ün de, Almanya’daki adı İslam Kültür Merkezleri olan Süleymancıların da, Avrupa Türk İslam Birliği’nin de (ATİB) camileri ve imamları var. Ayrıca Suudi Arabistan ile Katar’ın finanse ettiği camiler ve imamlar da var. Dördüncü iddia, durum Arap saçına döndü!

Ve geçen hafta... Almanya İçişleri Bakanlığı son noktayı koydu. Osnabrück Üniversitesi her yıl 100 imam yetiştirecek. Kademeli olarak Türkiye’den gönderilenler geri gidecek yerlerine Almanya’nın kendi yetiştirdiği imamlar geçecek.

Alman disiplininin, Allah’ın evi sayılan camilerde vaaz verirken Allah kelamını siyasetten uzak tutacak imam yetiştirip yetiştiremeyeceğini iki üç yıla görürürüz.

Onlar eğitime başlarken Türkiye’den bir örnek verelim...

28 Mayıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu yapılacaktı. 26 Mayıs cuma günü Sultangazi Cebeci Camii’nde cuma hutbesini veren cami imamı Murat Gündoğdu, “Kardeşim, silahlarınızı hazırlayın. 28 Mayıs akşamı silahlarınızı ayarlayın, benim iki tane silahım ağzına kadar dolu. Hodri meydan. Nedir bu sizden çektiğimiz? 80 yıldır bu ülke sizden çekiyor? Ermeni döllerinden ne çekiyor” dedi. Cemaatten itirazlar yükseldi. Polis geldi, olay duyulunca Diyanet ‘usulen ve mecburen’ soruşturma başlattı. Sonra? Üç ay geçti, mevzu unutuldu imam aynı camide göreve iade edildi!

Alman İslam Akademisi’nde ders olarak okutulur, bir faydasını görürler belki!