Ekrem İmamoğlu, Silivri zindanından Aydın Meydanı’na; “Mafyalaşmış siyaset son bulmalıdır” çağırısı yaptı. Özgür Özel, aynı meydana toplanmış derya kalabalığa; “Hırsızın partisi olmaz. Allah, hırsızın bin belasını versin” sözü verdi ve iktidar partisi lideri Tayyip Erdoğan’ı işaret ederek; “Siyasi yankesici… Siyasi kapkaççı…” suçlaması yaptı.
Meydan dalgalandı.
Tek ses oldu.
Sandığı getirin.
Diye bağırdı.
★★★
Atatürk Kent Meydanı’nda toplanmış derya kalabalığa 3 büyük klasör gösterildi.
Durmuş, oturmuş başkan hanımın partiden kaçmasına sebep olan bu klasörlerin içinde neler var? Özgür Özel, daha çok bilgi açıklasın:
Başkan korktu.
Korku rozet taktı.
Minare kılıfa sığmadı.
★★★
Bu klasörlerin içinde CHP’den ayrılıp AKP’ye transfer olan Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun; “Adı mafyaya çıkmış iş insanı Aziz İhsan Aktaş’ın şirketlerine verdiği ihaleler ve bu ihaleler karşılığı alınanlar, pahalı hediyeler, makam aracı niyetine lüks otomobiller” mi var?
Gizlenen ne var?
Örtülenler nedir?
★★★
Hiçbir şey olmasaydı; CHP’de el üstünde tutulan bir belediye başkanının; “Cumhurbaşkanının
himayesine geçme
ihtiyacı” olmayacaktı. 21. Yüzyılda bir yerel yönetici niçin himaye ihtiyacı duyar?
3 iri klasör!
Biri kırımızı.
Diğeri Mavi.
Üçüncü kirli.
★★★
Özgür Özel, 3 klasörün içindekileri okumuş olmalı ki, meydanları ateşleyecek sloganı buldu:
Ya AKP’ye katıl.
Ya hapse tıkıl.
Katılanı “Himayeye” alıp koruyor. Katılmayanı “Hapse tıkıp” çamura çirkefe bulayıp hapse koyuyor.
Bu siyaset değil.
Bu mafyalaşma!
★★★
Halk, meydanlara inerek eylem içinde gerçeği öğreniyor: Özlem Çerçioğlu CHP’den AKP’ye geçtikten sonra ilk cümlesi; “Cumhurbaşkanımızın himayesinde Aydın’a hizmet etmeye devam edeceğim” oldu. Tükürüğü kurumadan Aydın Büyükşehir Belediyesi’ne “860 milyon TL kıyak kredi” yıldırım hızıyla geldi. Yukarıdan emir gitmeseydi bu kredi Hazine’nin bankasından bu kadar hızla gelemezdi.
Mafyalık tam da bu!
★★★
AKP’ye katılmadığı için hapse tıkılan CHP’li Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, “Ben Aziz İhsan Aktaş’a ihale verdiğim için değil, hiçbir iş vermediğim kirli tekliflerle gelen adamlarını da belediyeden temizleyip attığım için gözaltına alındım” diye ifade verirken AKP rozeti taktıktan sonra Özlem Çerçioğlu, “Ben Aziz İhsan Aktaş’a normal yoldan ihale verdim” diye savunma yaptı.
Normal yol ne demek?
Açıklansa, halk öğrense!
★★★
CHP’den seçilmiş 15 Belediye başkanı tutuklandı, hapse konuldu. 1’i de ev hapsinde. Hepsi AKP’ye katılmayı kabul etselerdi, bugün belediye başkanlığı koltuğunda oturuyor olacaklardı. AKP’nin lideri Tayyip Erdoğan, CHP’yi kapatma planı yaptı. Attığı siyasi adımların sonu CHP’yi kapatma ya da kullanışlı yapmaya gidiyor.
Sopa ve Havuç.
Ödül ve Ceza.
Katılana himaye.
Katılmayana hapishane.
Çamur, çirkef, çürütme!
Bu model:
Tam mafya.
★★★
Hakkında 3 iri klasör dolusu suçlama olan 23 yıllık CHP’li Belediye Başkanı’nı Tayyip Erdoğan, partisine transfer edip yakasına AKP rozeti taktırdı. 3 iri klasörün içinde neler olduğunu bilmiyor muydu?
Külahıma anlatın!
Halk da inanmadı.
Meydanları dolduruyor.
★★★
Halkın gözünde hem rozeti takan ve hem de rozeti taktıran dibe gidiyor. Özlem Çerçioğlu, Tayyip Erdoğan’a yapıştı onu dibe çekiyor. Tayyip Erdoğan da Özlem Çerçioğlu’na yapıştı halkın gözünde hem kendini hem belediye başkanı hanımı dibe indiriyor.
CHP açıklamalı.
3 klasörde ne var?

Memurlar sokakta! Patronlar iflasta! Saray ipek yatakta!
Sık sık bakan, merkez bankası başkanı değiştirilerek derin krize sürüklenen ekonomiyi düzlüğe çıkaracak reçetenin adı; “Makroekonomik İstikrar ve Reform Programı” idi. Yıllar akıp geçti. İstikrar ve reform gelmedi, halkı rahatlatacak, kalkınmadan elde edilen refahı eşit paylaştıracak bir sonuç çıkmadı. Memurlar maaşlarına “Hissedilen enflasyon” oranında (Yüzde 70) zam istedi. Bakan, yüzde 11 zam önerdi. Memurlar, iş bırakma ve miting eylemi düzenlediler. Memurlar sokakta. Verilen teşviklere rağmen şirket sahibi patronlar ise iflasta. Bu yılın ilk 5 ayında konkordato talep eden (zor durumdayım diyen) firma sayısı 2 bin 500’e yaklaştı. Krizden çıkma programı uygulanırken hiçbir fedakarlık göstermeden ipek yatağında yatmaya devam eden Cumhurbaşkanlığı Külliye Sarayı oldu. Cumhurbaşkanlığı’na harcasın diye ayrılan bütçe 12 milyar TL’den 17 milyar TL’ye çıkartıldı.