Eğitim kalitesinin yerlere düştüğü, çocukların okula aç gittiği, okullarda temizlik ve hijyenin olmadığı, okulların tarikat ve cemaatlere teslim edildiği, üniversite eğitim düzeyinin, OECD sıralamalarında çok gerilere düştüğü ülkenin Milli Eğitim Bakanı görevi dışında nelerle uğraşıyor?
MEB, AKP’nin 8. olağan kongresine katılmak üzere Batman’a gitti. Orada yaptığı konuşmada” Sen laiklikten, Müslümanların inanç özgürlüğünün pranga altına alınıp yasaklanmasını anlıyorsun. Kendi icat ettiğin bu laikliği bana dayatıyorsun. Türkiye’de evrensel anlamda bir laikliğin yaşanmadığını ve Türkiye’ye özgü icat edilmiş bir laikliğin kendisine dayatıldığını söyleyen Tekin, üniversitelere başörtüsü ile girilemediği zamanlara atıfta bulunuyor. İkna odaları ve 28 Şubat’tan söz ediyor.”
Devamında “Sizin anladığınız laiklik şu; 1940’lı yıllar. Camilerin kapısına kilit vurmak, Camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kuranı-Kerim öğrenmesini yasaklamak. Sizin laiklikten anladığınız bu. Sizin anladığınız laiklikle, benim anladığım laiklik aynı değil. Laiklikten, bütün vatandaşların hangi dine inanırsa inansınlar, dini ibadet ve ibadet hürriyetlerinin devlet garantisi altına alınmasını anlıyorum.”
Sayın Bakan, evrensel laiklik diyorsunuz da onun altını dolduramıyor, evrensel laikliği tarif ederken bile saptırıyorsunuz. 1940’lardan örnek veriyorsunuz. Laiklik diyerek dini yasakladılar demeye çalışıyorsunuz. Gerçekte laikliğin ne olduğunu çok iyi biliyorlar da işlerine gelmediği için saptırıyorlar. Ama neden Atatürk, Laiklik dedi? Kutsal dinimizi çıkarcıların kendi emellerine alet etmelerini önlemek için. Bunu iyi anlamak lazım. Büyük Atatürk, Osmanlı’nın çöküşünün bile tarikat ve cemaatlerin dini çıkar çatışmalarından olduğunu gördüğü için LAİKLİK dedi. Sizin anlayacağınız biçimde dedi ki Yusuf Tekin, “Kutsal Dinimizi siyasete alet ettirmeyeceğim. Dinle, devlet işlerini ayırıyorum. İşte işinize gelmeyen bu. Meclis kürsüsünde “ Tarikat ve Cemaatler bana göre STK’dır demekle kalmadın, bu birlikteliği daha da arttıracağız dedin. Fetö’nün bu ülkenin başına ne belalar açtığını görüp hala ders almamak çok acı ……
Yıllarca laiklik, dinsizlik diyerek politika yapanlar, hiç yüzünüz kızarıyor mu? Bu ülkenin tertemiz imanlı insanlarına yıllarca “ laiklik dinsizliktir” deyip meydanlarda siyaset yapıldı.
Tarihi birkaç örnek;
- Eski Mısır devlet başkanı Enver Sedat’ı suikast sonucunda öldüren adama hakim sorar:
“Neden öldürdün?"
Katil: "Çünkü laikti"
Hakim: "Laik ne demek?"
Katil: "Bilmiyorum!!"
- Mısır'ın en iyi edebiyat adamlarından “Necip Mahfuz’”u öldürmeye çalışıp başarısız olan sanığa hakim sorar:
-"Neden vurdun?"
-Sanık: "Sokak çocuklarının hayalleri adlı kitabı yazdığı için"
Hakim: "Peki sokak çocuklarının hayallerini okudun mu?"
Sanık: "Hayır!!"
- Hakim, yazar “Faraç Foda'yı” öldüren üç teröriste sorar:
“Neden Faraç Foda'ya suikast düzenleyip öldürdünüz?”
Suçlular: "Çünkü kafir"
Hakim: "Onun kafir olduğunu nereden anladınız?"
Suçlular: "Onun kitabından"
Hakim: "Hangi kitabından anladınız onun kafir olduğunu?"
Suçlular: "Biz okuma yazma bilmiyoruz"
Her kötülüğün anası her dönemde CEHALET olmuştur!
SON SÖZ: Düşüncelerini değiştirmeyen insanlar, Cahillikleriyle mutluymuş
gibi yaşarlar. ALBERT EINSTEIN