Adı emekliler yılı olarak geçen 2024, emekli, asgari ücretli ve memurlar için büyük bir sıkıntı içinde geçti.

Uygulanan yanlış ekonomik politika nedeniyle oluşan yüksek enflasyon sabit gelirlinin alım gücünü büyük oranda düşürdü.

Toplumun büyük kesimini oluşturan orta sınıf, bir alt lige düştü. Konunun uzmanları uygulanan bu ekonomik yöntemle gelecek için pek umutlu olmadıklarını ve tüm yükün sabit gelirli kesimin sırtına bineceğini söylüyor.

Bu çileler neden çekiliyor, bu durumlara gelmemizin sorumluları kimler, artık bu cevapları sağır sultan bile biliyor ama gerçek sorumlular farkında değil, sadece mış gibi yapıyorlar.

Sayın Şimşek görevi devralırken açıkça söyledi, “o güne kadar uygulanan irrasyonel yöntemlerden, rasyonel ekonomik yöntemlere döneceğiz” dedi. Zaten bu söylemiyle yaşanan tüm sıkıntıların sorumlusunun kim olduğunu kapalı biçimde işaret etti.

Emekli ve çalışan kesim, bizleri enflasyona ezdirmezler diye düşünürken, sonuç tam bir hüsran oldu. Enflasyonun devletin kendi rakamları ile %45’lerde olduğu bu ülkede emekliye %15, memura %11 zam yapıldı.

ENAG’ın açıkladığı gerçek enflasyon , TÜİK’in açıkladığının iki katı. Peki bunu hangi mantık hangi vicdanla açıklayacaksınız? Vatandaşa kemer sıkın ve sabır diyenlerin, nasıl bir şatafat içinde oldukları gözümüzün önünde.

Maliye Bakanı kamuda tasarruf diyor, gelin görün ki medya da her gün çarşaf çarşaf tüm israfların nasıl yapıldığı yazılıyor. Kimsenin aldırdığı yok. Halkın çektiği bu ızdırap , sanırım Sayın Erdoğana gerçek anlmda yansıtılmıyor !!! Çoğu gerçekler saklanıyor.

Eğer tüm gerçekler anlatılsa, Sayın Erdoğan grup toplantısında “ En büyük baş ağrımız olan enflasyonla ilgili artık düşüşün başladığını görüyoruz. Haziran ayında girdiğimiz dezenflasyon süreci devam ediyor.

Milletim, kalbini ferah tutsun. Ne yapıyorsak akılla ve incelikli bir stratejiyle yapıyoruz. Günü kurtarmak için değil geleceğimizi güvenceye almak için çalışıyoruz. Türkiye emin ve ehil kadroların yönetiminde güven içindedir” diye bir konuşma yapabilir mi? Pazara inin, halkın alım gücü tümüyle yok oldu. Karın tokluğu artık tek gerçek.

Değerli Okurlar, Maliye Bakanı, MÜSİAD toplantısında bakın nasıl açıklıyor. Biz “ madde sepetine düşük, diğerlerine büyük zam yapıyoruz” diyor. Sayın Bakan bu ifadeyle her şeyi açıkça ortaya koyuyor. Ben çalışan ve emekliye sepetteki düşük fiyatlarla zam yaparım ama diğer zamları yaparken gözünüzün yaşına bakmam demeye getiriyor. Son yapılan köprü zamları inanılır gibi değil. Onlara neden zam yapıldı? Yürüyerek mi geçeceğiz ?

Değerli Okurlar, Alıntı bir anektotla sizleri baş başa bırakıyorum.

“Lokantanın birinde o yörenin en tanınmış pehlivanı çorba içiyormuş....

Derken zayıf cüsseli bir müşteri daha girmiş içeriye. O da çorba istemiş. Garson çorbayı getirmiş, müşteri limon da istemiş. Garson "beyefendi son limonu şu karşıdaki beye verdim maalesef limonumuz kalmadı" diye cevap vermiş.

O sıska görünümlü müşteri de "olsun o beyefendinin sıktığı limonu getir" der. Garson da "aman beyefendi o buraların en namlı pehlivanı onun sıktığı limonda su mu kalır" der. Müşteri "olsun kardeşim sen getir" der. Pehlivan da olanları göz ucuyla seyretmektedir.

Garson gider pehlivanın masasındaki sıkılmış limonu getirir ve masasına bırakır. Pehlivan sıkılmış limonun suyunun çıkmayacağını bildiği için bıyık altı gülmektedir.

Yeni gelen o sıska görünümlü müşteri suyu sıkılmış limonu alır ve öyle bir sıkar ki çorbaya inen suyun şıkırtısı öbür masalardan duyulur. Hem pehlivan hem de diğer müşteriler şaşkınlık içinde kalmıştır. Özellkle gururu da kırılan pehlivan sıska müşterinin yanına gider ve;

"Bu yörede gücü ile nam salmış en ünlü pehlivanım ben. Sen kimsin ki bu limondan hala su çıkartabildin? Bana adını bahşeder misin yiğidim" diye sorar?

Ben Mehmet Şimşek..” (alıntı)

SON SÖZ:

Yokluk ve sefaleti yenmek için,

Önce cehaleti yenmek gerekir.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK