Metrobüs açılışıydı, Erdoğan için pankart açtılar: Kadıköy’e hoş geldin son Osmanlı padişahı 1. Recep Tayyip Erdoğan!

Erdoğan mitinge katılmak için evinden çıkmış makam helikopterine doğru yürüyordu. Çevredeki işçiler hep bir ağızdan, “Padişahım sen çok yaşa... Padişahım sen çok yaşa” diye bağırınca el salladı onlara.

Kazlıçeşme’de AKP mitingine katılan bir teyze televizyon muhabirine sevgisini ifade etti: Erdoğan’ın şeyinin kılıyım!

17/25 Aralık’ta bazı bakanlar ve onlarca tanınmış isim hakkında iddialar ortaya çıktı. Yatak odalarında dolu para kasaları, para sayma makineleri, ayakkabı kutularında dolarlar ne ararsan vardı. Başsavcılık iddiaları inceledi inceledi, takipsizlik kararı verdi!

O bakanlardan biri dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’dı. Yıllar sonra konuştu. Kendisiyle ilgili iddiaların doğru olduğunu söyleyip ‘kırgınlığınız var mı’ sorusuna yanıt verdi: “Kırgınlık var tabi! Ama şu var; yağcılar, yağcılık devri bitti, geçmiyor artık. Şebeklik devri başladı. Onlar makama ve mevkiye geliyorlar!”

Padişahım çok yaşa, şeyinin kılıyım, çalıyor ama çalışıyor diyenlerin gözü kapalı desteği ve eski bakanlar Bayraktar’ın dediği gibi ‘şebeklik devrinde’ yıllar geçti.

Milleti inim inim inleten enflasyon yüzde 160’lara çıktı sonra. Dolar uçtu. Çoğu vergi olan akaryakıt fiyatları ciğerleri yaktı. Maaşlar eridi. Milyonlarca emekli fitre ve zekat verilecekler arasına girdi. Zengin çok zengin, yoksul çok daha yoksul oldu. Nas var görüşünden bir gecede faiz konusunda bırakınız artsın, bırakınız yapsınlar sistemine dönüldü. Her ay çift maaştan 200 bin liranın üzerinde geliri olan vekil, milletin kendisi olan emeklilere simit satın dedi.

Ve 31 Mart seçimi yapıldı. Sandıktan AKP ve destekçilerine hezimet çıktı. Dünya lideri ‘gereken yapılacak’ diyerek yenilgi nedenlerini araştırıp önlem alacaklarını söyledi.

Zahmete girmesinler, nedeni açıklayayım...

Erdoğan’ın 2017’de partisinin belediye başkanları, yöneticileri, il ilçe teşkilatları için gündeme getirip kelle aldığı ‘metal yorgunu’ ve o yorgunluğun AKP’nin özel sorunuymuş gibi görülmesidir neden!

Oysa metal yorgunluğu sadece iktidarda değil...

Ülkenin genç yaşta ihtiyar olan ümitsiz gençliği de, emekliliklerini kuyruklarda ve yokluk içinde geçiren milyonlar da, tencerede akşama ne kaynatacağım demekten helak olan kadınları da, beş yıl sonrasını bırak yarını göremeyip plan yapamaz hale gelen patronları da, kendi parasına güvenmediği için elindekini yabancı paralara yatıran, yabancı ülkelere taşıyan yatırımcıları da, bizimkilerin oynak sisteminden yorulup sermaye girişini bıçak gibi kesen yabancılar da, milyonlarca davadan ve her işlerine karışılmasından hakimler, savcılar, koca koca mahkemeler de, doktorlar da onların iyi edeceği hastalar da çok yorgundu.

Biliyor musunuz, en tehlikeli arıza türüymüş metal yorgunluğu!

Aşırı çekiştirme, parçalayıp bölme, art arda indirilen darbelerden sonra mikro çatlaklar meydana gelir, önlem alınmazsa çatlaklar yarık halini alır, inceldiği yerden de kopar, kırılırmış. Üstelik metal yorgunluğu sinsi, iş işten geçtikten sonra fark edilebilen bir arızaymış!

Önlemek mümkün mü peki?

Doğru malzemeyi seçersen mümkün!

*

Metal yorgunluğunda son nokta futbola fena halde burnunu sokan siyaset sayesinde Fenerbahçe-Galatasaray arasındaki 2 dakikalık finalde konuldu.

Türkiye Kupası maçını Arabistan’da oynatmak isteyen Futbol Federasyonu’na iki takım ve halk direnmiş, tırıs tırıs geri dönülmüştü. Sorumlular belliyken kabak Fenerbahçe’nin başında patlatılmak istendi. Onlar da önceki gün U19 takımı ile gitti Şanlıurfa’ya, ikinci dakikada da tepki koyup sahadan çekildiler. Olayların mimarı federasyon başkanı sırıtarak izledi çekilmeyi! 19 ve altı yaş grubundan oluşan rakipleri sahadan çekilirken, Galatasaraylı abileri ise çocuklar gibi sevindi, hoplayıp zıpladı!

Metal yorgunluğunun dibiydi.

Şanlıurfa Stadı’ndan bakınca bayramlık halimize, her bir parçası sallanan, vidaların titreşimden gevşediği, kanatta, gövdede, motorda, kokpitte, tekerde aynı anda baş gösteren metal yorgunluğu yüzünden irtifa kaybeden, içindekilerle yere çakılmak üzere olan teyyare gibiyiz.

Ne yordunuz be...