Bugünlerde, enflasyonun insanları (yani enflasyonist bir ortamda yaşayan bizleri) vahşileştirip vahşileştirmediği sorusu kafamı meşgul eder oldu. Daha doğrusu bana, sanki eskisine göre toplumumuzda vahşi davranışlar artıyormuş gibi geliyor. Yanılıyor olabilirim. Bu konuda Ufuk Akçiğit bir araştırma yapsa ne iyi olur. Ben de mesnetsiz konuşuyor olma endişesinden kurtulurum. Ahlak felsefesi profesörü Adam Smith, bundan 250 yıl önce, ekonomik hayatı görünmez bir elin düzenlediğini görmüştür. “Görünmez el”den kastettiği “fiyat mekanizması”dır. Bu mekanizmanın içindeki en önemli komponent “para”dır. Para sakatlanınca (ki enflasyon paranın bozulmasıdır) fiyat mekanizması bozulur. Bozuk mekanizma da “piyasayı düzenleme” işlevini yerine getiremez. Ortaya bir boşluk çıkar. Doğa boşluk kabul etmediği için bu boşluğu “düzensizlik düzeni” doldurur. Bu yeni, daha doğrusu en eski, yaşam düzeninin özgün adı da “yabanıl yaşam” veya “vahşi hayat”tır.

TEMEL İÇGÜDÜLER

Canlılar üç temel içgüdüyle programlanmış olarak hayata gelir. Bunlar sırasıyla “beslenme”, “korunma” ve “çoğalma”dır. Doğanın canlılara verdiği ilk emir “beslen”dir. Çünkü yaşamak enerji tüketmekle kaimdir. Beslenmek ise enerji almaktır. Canlılar, bitkiler ve hayvanlar olmak üzere ikiye ayrılır. Bitkiler cansız maddeleri güneş ışınıyla sentezler. Yani enerji ve büyümenin yapı taşlarını içeren besini kendisi üretir. Hayvanların böyle bir yeteneği yoktur. Onlar, ihtiyacı olan içinde enerji ve yapı taşları barındıran maddeleri bitki ve hayvanları yiyerek elde eder. Özellikle etoburlar, sadece diğer hayvanları yer. Doğanın ilk emri “önce beslen” olduğu için hayvanlar ulaşabilecekleri besin azaldıkça vahşileşir. “Vahşileşme bencilleşmedir”. Bencilleşen hayvan ne kardeş ne ana ne de baba tanır. Karnını doyurmak için ne gerekirse yapar. Başkalarını aç bırakır hatta yemeği paylaşmasınlar diye onları öldürür. Bu sebeple vahşi hayvanları ehlileştirmenin temel yöntemi onları beslemektir. İnsanların beslediği hayvan, aç kalma korkusunu attığı nispette ehlileşir.

PARA ENERJİDİR

İktisadi hayatta enerjinin karşılığı paradır. Yaşamak için enerjiye, yani paraya ihtiyaç vardır. Hocam Sadun Aren (1922-2008) “nereden başlarsa başlasın, iktisatta tüm tartışmalar gelir dağılımı sorununa çıkar” derdi. “Çift paralı” (dolarize) “cari açıklı”, “sermaye hareketleri serbest” ve (yokuş aşağı inerken frene basınca duramayan yüklü kamyon misali) “atalet momenti büyük” yapışkan bir enflasyonu düşürmek gibi zor bir uğraş içindeyiz. Mal fiyatları enflasyonunu döviz fiyatı baskılanarak yavaşlatıldı. Ama hizmet fiyatları enflasyonu yüksek devam ediyor. Gelirini, kâr marjını kendi belirleyen küçük veya büyük tüccar, meslekli, esnaf ve sanatkarlar ile imkan ve fırsat bulan herkes, enflasyon altında kalmamak için “hizmet fiyatına” zam yapıyor. Ondan hizmet alıp ona para (enerji) verecek herkesi “av” kendini de “avcı” olarak görüyor. Avcılıkta, zorbalık, hilekarlık, kandırmaca, aldatmaca mubahtır diyor. Enflasyonist bir ortamda, sürümden değil birimden kazanmak ilke olunca da arz ve talebi denkleştirmesi beklenen “fiyat mekanizması” görevini yapamıyor. Katma değer yaratımı yavaşlıyor.

SON SÖZ: Doğada doğal denge vardır, gelişme yoktur; ekonomide gelişme vardır, doğal denge yoktur.