Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasında yalnız PKK’nın başı Abdullah Öcalan’ın ev hapsi ya da başka cezaevine nakli değil, Suriye ve Irak’la ilgili farklı uygulamalar da konuşuldu. Erdoğan ve Bahçeli’nin konuşmaları değerlendirildiğinde yakın gelecekte Suriye’ye yönelik yeni sınır ötesi operasyon yapılacağı sonucuna varılıyor.
Bu gelişmeleri, “Misak-ı Milli gerçekleşiyor” diye yorumlayanlar da oluyor. Musul ve Kerkük dahil Irak ve Suriye’nin kuzeyinde kurulacak Kürt Bölgesel Yönetimleri Türkiye’ye bağlanacak, ABD bu bölgenin kontrolünü bize verecek. Hatta yakın gelecekte İran’ın kuzey batısında kurulacak Kürt bölgesi de bunlara dahil olacak değerlendirmeleri de eksik olmuyor.
TOPYEKÜN SAVAŞI GÖZE ALMAK
Devlet yönetiminde olanlar, bu kadar hassas bir konuda karar almadan önce, ulusal çıkarlarımız açısından çok kapsamlı ve doğru bir değerlendirme yapmalı. Emekli Tümgeneral Rafet Kılıç, “Topyekûn bir savaşı göze almak anlamına gelecek böylesine bir karar, devletin milli güç unsurlarının; siyasi, askeri, ekonomik, coğrafi, demografik, sosyo-kültürel ve bilimsel-teknolojik gücünün enine boyuna TBMM çatısı altında tüm toplumun da görüşleri alınarak oluşturulması zorunludur” diyor.
ASKERİ BOYUTUNA BAKALIM
Olası bir “Misak-ı Milli” hamlesinin askeri boyutunu Rafet Paşa şöyle anlatıyor: “22 Eylül 2014 DAEŞ’le mücadele için önemli bir tarih oldu. ABD öncülüğünde DAEŞ’e karşı oluşturulan koalisyon Suriye’de hava operasyonlarına başladı. DAEŞ’in kontrolündeki bölgelerden yapılan roket ve havan saldırıları nedeniyle Türkiye, 24 Ağustos 2016 tarihinde, terör örgütü DAEŞ başta olmak üzere Suriye’nin kuzeyinde mevcut teröristleri etkisiz hale getirmek, sınır güvenliğini sağlamak, PKK/YPG’nin Afrin ile Münbiç kantonunu birleştirip koridor kurmasını engellemek maksadıyla Fırat Kalkanı Harekâtı başlatıldı. Bu harekâtı, 8 Ekim 2017’de İdlib bölgesinde başlatılan operasyon, 20 Ocak 2018’de, Zeytin Dalı Harekâtı, 9 Ekim 2019’da Barış Pınarı Harekâtı, 10 Şubat 2020 tarihinde ise Bahar Kalkanı Harekâtı izledi.
Türkiye’nin hedefi güneyinde bir terör koridoru oluşturulmasına engel olmaktı. Buna ulaşabilmek için de 30 km. güneyden geçen M4 Karayolu’nu kontrol altında tutan hatta kadar ilerleyip ülkemize dönük roket atışlarını engellemekti.”
TÜRKİYE’YE KARŞI ABD-RUSYA İŞBİRLİĞİ
“Türkiye’nin bu bölgede kontrolü sağlamasından ve PKK/YPG terör örgütünün bölgedeki etkinliğine son verecek olmasından rahatsızlık duyan, ayrıca bu bölgelerdeki petrol ve doğalgaz yataklarının kontrolünü elinde bulundurmaya devam etmek isteyen ABD’nin ısrarlı müdahalesi ve bu bölgelerdeki tüm ağır silahları sınırın 30 km. güneyine çekilmesini sağlayacağı sözüne rağmen Ayn el-Arap – Ayn Issa bölgesi ile Kamışlı – Irak sınırı arasında kalan bölgelerde bu hedefe ulaşılamadı.
Tek engel ABD de değildi. Suriye’de ilginç bir şekilde ABD ile Rusya arasında Türkiye’ye karşı belki de bugüne kadar iki hasım ülkenin en büyük iş birliği ortaya konuldu. Rusya da PKK/YPG’nin kontrolünde kalmasını istediği bölgelerin Türkiye’nin kontrolüne geçerek terörden arındırılmasına engel olmak için elinden geleni yaptı.”
IRAK’IN KUZEYİNDE DURUM
Türkiye, Irak’ın kuzeyinde üstlenen bölücü terör örgütüne dönük ilk sınır ötesi harekatı 1991’de gerçekleştirmiş, değişik isimler altında harekatlar sürmüştü. 11 Mart 2018 tarihinden sonra kararlılık harekatı başlatıldı daha sonra “Pençe” serisi harekatlarla sürdürdü. Bu çalışmaların içinde yer alan Rafet Kılıç, süreci şöyle anlattı:
“O tarihe kadar yapılan operasyonlardan farklı olarak operasyon sonrası geriye dönülmedi, sabit üs bölgeleri tesis edilerek oralarda kalınmaya başlandı. Teröristler güneydeki alanlara çekildi, ülkemizde önemli eylem yapamaz hale getirildi. Son 10 yılda, bölgemizde yaşanan gelişmelerin sonucunda, Suriye’nin kuzeyinde Ayn el-Arap – Ayn Issa bölgesi ile Kamışlı – Irak sınırı arasında kalan bölgeler dışında, Suriye ve Irak sınırımızın güneyinde bir terör koridoru oluşturulmasını engellemeye ve sınırlarımızın emniyetinin güneyden sağlanmasına yönelik çok önemli kazanımlarımız oldu.”
“KIYAK” YAPACAĞINI BEKLEMEK SAFLIK OLUR
Gelinen aşamada, ABD’nin, “Misak-ı Milli”nin büyük oranda gerçekleşmesi anlamına gelecek şekilde, Türkiye’ye bir “kıyak” yapacağını düşünmenin en masum ifadesi ile “saflık” olacağını belirten Rafet Paşa, gerekçesini şöyle açıkladı:
“Sözde yeni açılım hamleleri gündeme geldiğinden beri, bir kesim tarafından da ‘Kapsayıcı anayasa’ aldatmacası altında üniter yapımızı sorgulamaya yönelik, ‘federatif yapı’ beklentileri dile getiriliyor ya da ima ediliyor. Bu projenin savunucuları tarafından, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde kurulan ve kurulacak Kürt Bölgesel yönetimlerinin Türkiye’ye bağlanacağı aldatmacası da aslında üniter yapımızın bozulması ve bir sonraki aşamada da Türkiye’nin doğu ve güneyinde bir başka federatif yapının talep edileceğinin örtülü ifadesinden başka bir şey değildir.”
Irak’ın kuzeyinde, son beş yılda elde ettiğimiz kazanımlar devam ettirilirken, bu kazanımları tehlikeye sokabilecek adımlardan kaçınılmalı, önceliğimiz, Suriye’nin kuzeyine verilerek eksik kalan bölgelerde emniyeti sağlayacak adımlar yerli ve milli imkanlarımızla kararlılıkla atılmalı.
Altın tepside sunulması muhtemel pirince heves edip evdeki bulgurdan olmayalım.