“Küçül de cebime gir” derler ya, biz de sonunda cebe girdik işte! Hani 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girecektik... Ne oldu?
Şu oldu; Milli gelirimiz dolar bazında beş yıl öncesine döndü... Kuvvetle muhtemel bu yılsonunda G-20 içerisinde son sıraya düşeceğiz...
G-20 dedikleri ne? Dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan 19 ülkeden ve Avrupa Birliği Komisyonu’ndan oluşan bir grup... Grup 20...
Ülkelerin Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları tarafından temsil ediliyorlar. Türkiye, gruba resmi olarak kurulduğu 1999 yılında katıldı.
Birçok Avrupa Birliği ülkesi, G-20’de bağımsız olarak değil sadece AB Komisyonu olarak temsil ediliyorlar. Hatta İsviçre, Norveç, İran, Venezuela gibi ülkeler ekonomik olarak bazı üyelerden daha büyük oldukları halde G20’de yoklar. Yine de son sıraya düşmeyi başarıyoruz.

KEŞKE O KADAR BASİT OLSAYDI...

Peki, nasıl bu duruma geldik? Cevabı; Kötü yönetim... Çözümü hep Merkez Bankası üzerinden aradılar. Hâlâ arıyorlar. Merkez Bankası ne yapar? Para politikasını ayarlar... Neymiş? Faizleri indirsinmiş... Çözüm ne kadar da basitmiş değil mi? Değil!
Plan neydi? TL değer kaybeder ama bu yararlıdır, ihracat artar... Döviz fiyatı artmaya başlayınca ithal mallarının fiyatı artar. İç piyasada ithal mallarına karşı talep daralır. İhracat daha kârlı hale gelir ve hızlanır. Üretim ve yatırım canlanır böylece yeni istihdam sağlanır. Eyvallah... Ya sonra?
Enflasyon da artar. Özel sektörün ve kamunun döviz borcu katlanır... Borçlar ödenemez... Zora düşerler... Üretimde yüzde 70 oranında ithal malı kullanan sanayimizin ürünleri de bir süre sonra pahalı hale gelir ve biz yeniden başa döneriz.

ÖNCE ÇAKMAK YAP!

Zaten öyle de oldu. İki yılda paramız yüzde 59 değer kaybetti. Yani bildiğiniz devalüasyon yaşandı. Hem dövizin arttığı, hem faizlerin yükseldiği hem de küçülen bir ekonomi ile yüz yüze kaldık.
Tabloyu saklamak için de insanları kandırdılar. Öyle yalanlar söylediler ki, kendileri bile inanıp havaya girdiler.
En basitinden; “Türkiye kendi yolcu uçağını yapıyor!” demediler mi? Yani üretim ekonomisindeyiz algısı yaratmaya çalıştılar. Bırakın uçağını, bir yerden çakmak bulup bakın bakalım, hangisi Türk malı?
Ürettiğimizden fazlasını tükettikçe, kazandığımızdan fazlasını harcadıkça daha da dibe batacağız. Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek ne kadar mantıklıysa, devam etsinler bakalım ne olacak?