Bu maçın heyecanlı geçeceği, mücadelenin yüksek olacağı bekleniyordu. Nitekim öyle oldu. Çok kalite var mı? Yok. Ama işte bir oyuncu eksilince olayın rengi değişiyor.
Maçın dönüm noktası 82. dakikadaki kontratakta yaşandı. Beşiktaş yüzde yüz bir pozisyon yakalıyor, Jurasek hani aptal desem futbolcunun aptalı olmaz, bencil desen ona da sığmıyor. Sağda bomboş pozisyondaki arkadaşına atsa maç 4-2 olacak ve bitecek. O top dönüyor ve Trabzonspor gol atıyor. Ondan sonra artık maçın kaderi Rus ruletine döndü. Hangisi atarsa o kazanacak. Çünkü biz bu satırları yazarken dakika 88. Biz yazımıza devam edelim.
Trabzon iyi başlıyor, sağdan soldan estarabim ortalar ama hikaye. Beşiktaş iki kere gidiyor ve iki gol atıyor. Bir de Onuachu’nun olmaması Trabzonspor’un oyun sistemini olduğu gibi bozdu. Topu kenara çabuk getiriyorlar ama bu ortalara vuracak adam yok. Trabzon’da Onuachu’nun olmaması her şeyi bozdu.
Gergin bir maç. Beraberlik iki takıma da yaramıyor. Pozisyonlara gelince, El Bilal Toure’nin kırmızı kartı bence doğru. Tendona basıyor. Orkun’un pozisyonu Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde Skriniar’ın Sara’ya yaptığı ile hemen hemen aynı. Orada hakem sarı kart hatta faul bile vermemişti. Burada da sarı kart doğru. Orada da sarı kart olmalıydı.
Trabzonspor ikinci yarıda tek kale oynadı ama aut çizgisine inemediler. Böyle defansları aut çizgisine inerseniz oyundan yüzde yüz düşürürsünüz.
Beşiktaş’ın en büyük zaafı disiplin. Gereksiz kartlar görüyorlar ve maçı veriyorlar. Bu maçta da Fenerbahçe maçında da kırmızı kart siyah-beyazlıları yaktı.
Hakem güya tecrübeli fakat inanılmaz derecede oyunun içinde kaldı. Futbolcuların hareket alanlarını daralttı. Üstelik maç neredeyse bir yarı alanda oynanmışken.