Santraller devletindi, üç otuz paraya patronlara satılmıştı. Kömürü çıkartacak maden şirketlerinin sahipleri, kömürü yakıt olarak kullanıp elektrik üreten ve ürettiği elektriği devlete olabilecek en pahalı fiyata satan termik santrallerinin de patronu olmuşlardı.
Patronlar haber yolladı.
“Kapatırız” dediler.
Türkiye elektriksiz kalır.
★★★
Bu tehdit üzerine maden şirketi sahipliğinden gelmiş üç milletvekili görevlendirdi; “adrese teslim yasa taslağı” komisyondan İran’ı vuran İsrail füzesi hızıyla geçirildi. Yasayı “kömürü çıkartacak maden şirketi sahibi patron havaya bir taş atsın... Kuş da gelip o taşa çarpsın” kıvamında hazırladılar. İktidar partisinin 3 milletvekili; “ballı börek kömür çıkartmaya” üstünlük sağlayacak teklifi, komisyondan geçirip yasa yapma yolunu açtılar.
★★★
Mera Kanunu.
Orman Kanunu.
Çevre Kanunu.
Zeytincilik Kanunu.
Maden Kanunu.
Toprak Kanunu.
Tarım Kanunu.
Su Kanunu.
Vücut çalımı yedi.
Anayasa bile delindi.
Tarım arazileri, meralar, zeytinlikler, ormanlar, bağlar, bahçeler, talana, yıkıma, vahşi sömürge madenciliğine açıldı.
★★★
Yasa teklifinin komisyonda konuşulmaya başladığı gün Meclis’e Yeniköy, Kemerköy, Yatağan termik santrallerinin bulunduğu bölgelerde zeytin bahçesi sahibi köylü kadınlar, meslek kuruluşları temsilcileri ve TEMA Başkanı Deniz Ataç da gelmişti. TEMA Başkanı, iktidar milletvekillerine; “Biz madenciliğe karşı değiliz. Vahşi madencilik, sömürge madenciliği dediğimiz yönteme karşıyız. Kanadalı, Amerikalı, Avusturyalı şirketler, kendi internet sitelerinde, ‘Türkiye en kârlı çalıştığımız ülke çünkü çevre mevzuatı zayıf’ diye yazdılar. Bizim için utanç verici.... Yapmayın, böyle bir yasa çıkartmayın...” dedi.
Dinlemediler.
★★★
Hem zeytini yaşatmak.
Hem kömürü çıkartmak.
Birlikte olabilirdi.
Zeytin ile kömürü, birbiriyle rekabete sokmadan; zeytin bahçelerini yok etmeden, meraları, tarlaları, ormanları, çevreyi yakıp yıkıp kavurmadan kömür çıkartma yolu bulunabilirdi.
Aranmadı.
Aransaydı bulunabilirdi.
★★★
Diyelim ki olmuyor: Zeytin bahçesinde zeytin üretmek ile toprağın altındaki kömürü çıkartmak aynı anda başarılamıyor.
O zaman!
Tercih yapmalı.
Hangisi ülke için, ülke insanları için, ülkenin gelecek kuşakları için öncelik almalı? Zeytin bahçelerini yaşatmak mı yoksa kömürü çıkartıp onu elektrik üretim yakıtı olarak kullanmak mı avantajlı?
Bunu da araştırmadılar.
Zeytin ağaçlarını!
Meraları, tarlaları!
Ormanları, fidanları!
3-5 patron şirketine peşkeş çektiler. İyice vicdan yoksunu oldular. Meclis’i peşkeş zenginliğinin arpalığı haline getirdiler.
Peşkeş zenginimiz dünyanın en pahalı evini satın aldı!
Kişiye, şirkete, patrona özel çıkartılan yasalarla korunan, kollanan, devletin malına çok ucuza çökerek zenginleşen patronlara “peşkeş zenginleri” adı veriliyor. Bunlardan birinin de hem termik santrali ve hem kömür çıkartma şirketi var. İşte o patron eski özel jet uçağından sıkılmış olmalı, 58 milyon dolara yeni süper lüks jet aldı. Yine peşkeş zenginlerimizden biri de Dubai’de 130 milyon dolara dünyanın en pahalı evini satın alarak dünya rekoru kırdı. Peşkeş zenginlerimizin Türkiye dışında ev sahibi olma hayranlığı bu yılın ilk dört ayında rekor kırıp; 793 milyon dolara ulaştı.