Hiç hoşlanmıyorum şu küfürlü konuşan insanlardan. Güya samimiyet gösteriyorlar. Her cümlenin başında bir küfür, sonunda bir küfür… Samimiyet mi oldu şimdi? Daha mı yakın olduk? Bence son derece itici bir durum.
Karşımdaki konuşurken küfretmeye başlayınca sanki biri vücuduma elektrik akımı vermiş gibi hissediyorum. Ne diyeceğimi de bilemiyorum. Gülümsemeye çalışıyorum ama içimden ‘Bu da ne?’ demekten kendimi alamıyorum.
Bazı insanlar küfürlü konuşmanın bir samimiyet göstergesi olduğuna inanıyor. Onlara göre, insanlar samimi olduklarında, aralarındaki resmi bariyerleri kaldırıp daha rahat bir dil kullanmak istiyorlar ve küfürlü konuşma, samimi bir arkadaş ortamında doğal bir dil kullanımının parçası.
Bazıları da küfürlü konuşmayı komik olarak algılıyorlar. Bunun nedenini de bir türlü anlayamıyorum. Benim bildiğim küfür çok sinirlenince edilir.
O bile insanın kalitesini gösterir. Kendini daha doğru kelimelerle ifade etmek varken küfretmek acizlikten başka bir şey değil!
***
Biriyle aynı fikirde olmak zorunda değiliz ancak karşımızdakinin fikrine ve fikir özgürlüğüne saygı gösterebilmek medeniyettir. Bu, yalnızca bireyin sosyal uyumunu değil, aynı zamanda onun eğitim seviyesini ve kişisel gelişimini de gösterir. Eğitimli bir insan, farklı düşünceleri anlayışla karşılar ve tartışmalarında saygıyı elden bırakmaz.
Fikir çeşitliliği, toplumların gelişmesini ve zenginleşmesini sağlayan temel unsurlardan biridir. Medeni bir toplumda, bireyler karşıt görüşlere tahammül eder ve bu görüşlerin özgürce ifade edilebilmesi için alan tanır. Bu, demokrasinin ve insan haklarının temelini oluşturur.
Ancak, her şeyin olduğu gibi bunun da bir sınırı vardır. Bu sınır, başkalarının haklarına ve toplumun genel huzuruna zarar vermemekle belirlenir.
Fikir özgürlüğü, bir kişinin başkalarına karşı nefret söylemi kullanmasını veya şiddete teşvik etmesini kapsamaz. Nefret söylemi, ırk, din, cinsiyet veya diğer kimlik özelliklerine dayanarak bir gruba karşı düşmanlık beslemeyi teşvik etmez. Bu tür ifadeler, toplumsal birlikteliği bozabileceği ve bireylerin güvenliğini tehdit edebileceği için fikir özgürlüğüne dahil değildir.
Ayrıca, yalan bilgi yaymak veya iftira atmak da fikir özgürlüğüne girmez. Bir kişinin kasıtlı olarak yanlış bilgi yayarak başka bir kişiye ya da topluma zarar vermesi kabul edilemez. Bu tür eylemler, kişisel itibarın korunması ve kamu düzeninin sağlanması adına önemlidir.
***
Son zamanlarda Millet meclisinde gördüğümüz yumruklu, küfürlü manzaralar oradaki vekillerin de seviyesinin göstergesidir. Lakin, atalarımızın da dediği gibi "Balık baştan kokar".
Elindeki güçlere güvenenlerin, iktidarı ellerinde bulunduranların belden aşağı vurması, ahlaki zafiyetin ve güç sarhoşluğunun en çirkin tezahürlerinden biridir.
Bu tür saldırılar, gücün nasıl yozlaştırıcı bir etki yapabileceğini ve adil olmayan yöntemlerle muhaliflerini susturmayı amaçlayanların ne kadar aciz olduklarını gözler önüne serer.
Meclise yakışmayacak davranışlar, toplumun güvenini sarsar ve uzun vadede hem bireylere hem de topluma büyük zararlar verir.
Oysa gücün gerçek ölçütü, onu nasıl kullandığınızda saklıdır; etik dışı yollarla kazanılan her zafer, aslında kaybedilen bir insanlık sınavıdır. Unutulmamalıdır ki, gücü kötüye kullanarak kazandığınız her şey, bir gün adaletin terazisinde tartılacaktır.