AKP, 2002 yılının kasım ayında iktidara geldi. Hani önceki İçişleri Bakanı S.Soylu, “İktidarımız döneminde terörü bitirdik” diye övünüyor ya, oysa bu ülkede AKP’ye 2002 yılının kasım ayında terörsüz bir Türkiye teslim edilmişti. Bölücü örgüt o dönemde Türkiye’de barınamaz hale gelmiş, Kuzey Irak’a yerleşmişti. Kuşkusuz AKP döneminde de her bakan terörle etkili mücadele etmek için çalıştı. Buna S.Soylu da dahil. Ama hiçbiri S.Soylu gibi “Terörü bitirdim” diye övünmedi.

Bugünkü teknik olanaklar olmamasına rağmen, teröristler yurda sokulmuyordu. Dahasını yazayım, bölücü terör örgütünün elindeki uzun namlulu silahlar askerimizde yoktu. Terörün azgın döneminde buna çözüm nasıl bulunduğu da çok ilginç. Anlatayım.

KAÇAKÇILARDAN SİLAH ALINDI

Askerlerimiz, Kuzey Irak’a geçip orada hangi silahların alınması gerektiğini belirledi. Silahlı kuvvetlerimizin kuvvesinde olmayan bu silahlar, kaçakçılar tarafından yurda getirildi. PKK’ya, onların kullandığı etkili silahlarla karşılık verildi. Gece görüş dürbünleri, Rus yapımı el bombaları Kuzey Irak’tan alınıyordu. Bugün askerimizin teknik yönden son derece ileride olduğunu, Savunma Sanayimizin çok aşamalar kaydettiğini biliyoruz ve övünüyoruz.

Terör örgütünü bitirebilmek için finans kaynaklarının kesilmesi, örgütün ele başlarının etkisiz hale getirilmesi gerekiyor. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı, sınır ötesinde doğrudan örgüt ele başlarını hedef alan operasyonlar yapıyor. O yüzden terörist başları rahat değil. Onlar rahat olmayınca, örgüte katılımlar da neredeyse sıfırlanmış durumda. Ama sakın önceki bakan S. Soylu gibi “Ayakkabı numaralarını biliyoruz, teröristleri bitirdik” demeyin. Bitirilmiş olsa 12 askerimiz şehit edilmezdi, bitirilmiş olsa Suriye’de ABD desteğiyle ordulaşma aşamasına geçilmezdi.

GERİYE BAKALIM: 2 BİN 65 ŞEHİT

Neden seçim dönemi yaklaşınca bölücü terör örgütünün eylemleri de artıyor. Haziran 2015’de yapılacak seçimler öncesinde Ceylanpınar’da iki polis evlerinde şehit edildi. Sonra eylemler arttı. O günlerde, iktidarda olanların en çok kullandığı “Devletin bekası” sözcükleriydi. Gençlerimiz şehit düşüyor, “Ciğerimiz yandı” mesajlarının ardından, şehit aileleri acılarıyla baş başa bırakılıyor. 7 Haziran 2015’den, 26 Aralık 2023 tarihleri arasında toplam bin 513 askerimiz, 415 polisimiz, 133 güvenlik korucumuz olmak üzere 2 bin 65 şehit verdik.

Bugün AKP ile CHP, terörü kınama bildirisi yüzünden atışıyor. Hayret! Sanki bu ülkede terör bitirilmiş de, ilk kez şehit veriyormuşuz gibi hava estiriliyor! AKP’nin son 10 yılına bakalım: Örneğin 2014 yılında 114 şehit, 2015’de 219 şehit, 2016’da 723 şehit, 2017’de 274 şehit, 2018’de 220 şehit, 2019’da 174 şehit, 2020’de 184 şehit. 2021’de 100 şehit, 2022’de 111 şehit, 2023’de 60 şehit. Son 10 yıldaki en az şehidimizi bu yıl verdik. Kuşkusuz, bu teröristlere nefes aldırmamanın, mücadelenin sonucudur. Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Yıl içinde etkisiz hale getirilen terörist sayısının 2 bin 124 olduğunu Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler açıklamıştı. Dahası sınırımızda oluşturulmak istenen terör koridoru da parçalanmıştı.

Bunlar az işler değil...Asker niçin Kuzey Irak’ta diye hesap soranlar çıkıyor. Askerin orada bulunmasının önemli nedenleri var. Terör örgütüne en zor koşullarda darbe indiriyor. Nasıl yurtiçinde operasyonlar yapılıyorsa, bunun bir parçası da yurtdışında sürüyor.

İNANIN UNUTULUYORLAR

Ne yazık ki ülkemiz şehitler vermeye alışık. Geçen yıllarda toprağa verdiğimiz şehitler bile unutulmuş durumda. Bölücü terör örgütünün Kuzey Irak’taki cezaevine dönüştürülmüş mağaralarında güneş görmeden 5-6 yıl tutulan, askerlerimizi kurtarmak için 10 Şubat 2021’de Gara’da bulunan mağaraya operasyon düzenlenmişti. Teröristler, 13 asker ve polisimizin kafalarına kurşun sıkıp şehit ettiler. Bugün onları hatırlayan var mı? Unutmayan silah arkadaşları ve acılı ailelerdir.

Gaziantep’te CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’un şehit cenazesine gönderdiği çelengi parçalayan AKP’nin Gaziantep Milletvekili aday adayı Kenan Öztürk çıktı. Yadırgamadım. Bakanlığı döneminde S. Soylu’nun CHP’lilerin şehit cenazesi törenlerine alınmamasını istediğini de hatırlayalım. Neredeyse dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, aynı bakan döneminde Çubuk’un Akkuzulu köyünde şehit cenazesinde katıldığında linç ediliyordu. Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun bile demedi.

CEHENNEMİ YAŞADIM

Düşünebiliyor musunuz bir baba, bir anne morgda şehidimizi teşhis için gidiyor ama onu bir türlü teşhis edemiyor, “Bizim oğlumuz bunların arasında yok” diyor. Sonra baba, “Oğlumun bir tırnağı yoktu” diyor. Bu kez 13 şehidin tırnaklarına bakılıyor. Gerçekten birisinin tırnağı yoktu. Baba, tırnaksız ayağı öperken, feryatlar, ağıtlar birbirine karışıyor. 90 kilo gönderdikleri evlatları, gün yüzü görmeden, yarı aç, ayarı tok vaziyette 40 kiloya düşmüştü.

Terör örgütünün elinde rehine olarak tuttuğu asker, polis, güvenlik korucularının o mağaralarda neler yaşadıklarını dinlemek, son mektuplarını okumak bile çok büyük acılar veriyor. Doğan Kitaptan çıkan “Cehennemi Yaşadım” kitabımda belgeleriyle anlattım. CHP’nin Gölge İçişleri Bakanı Murat Bakan da konuyu hep gündemde tuttuğu için S.Soylu’nun hışmına uğramıştı.

Kaçırılan ve sonunda şehit edilen 13 askerimizin polisimizin neler yaşadığı, ailelerin evlatlarını tanıyamaz durumda teslim alışlarının acı öyküsü bile nasıl zalim, hain bir örgütle karşı karşıya olduğumuzu göstermeye yetiyor.