Takipçilerim bilir. Hafta sonlarını genellikle doğa yürüyüşleriyle ya da zirve tırmanışlarıyla geçiririm.

Geçenlerde bir pazar günü Arifiye’de yürüyüş yapıyorduk. İlçenin hemen dışında bir caminin yanından geçtik. Henüz tamamlanmamıştı. Sıvasız duvarları dikkatimizi çekti.

Yarım bırakıldığını düşündüğümü söylüyordum ki cami bahçesindeki barakalardan çok sayıda çocuk çıktı. Yaşları 10-12 civarındaydı.

Hepsinin başında takke, üzerlerinde beyaz cüppe vardı.

Peşlerinden de aynı kıyafeti giymiş iki erkek yürüyordu. Belli ki onlarda vaizleriydi.

Anladım ki burası sadece cami değil bir tarikat yurduydu.

Sorunca tahminimin doğru olduğunu, “külliyenin” İstanbul merkezli bir tarikata ait olduğunu öğrendim.

Biz yürüyüş rotamızı tamamlayıp geri dönerken gözüm tekrar aynı yere takıldı.

Bir çift bahçede park ettikleri arabanın yanında bekliyordu.

Sonra derslik gibi bir binadan bir çocuk çıktı ve çifte doğru koşmaya başladı. Çocuk babasına hızlıca sarıldıktan sonra annesine koştu.

Ana oğul öyle bir sarıldı ki...

Bana, 40 yıl öncesini, yatılı okuldayken arkadaşlarımızın Erzincan’dan, Ağrı’dan, Erzurum’dan gelen velileriyle buluşma anını anımsattı.

Sonra hep birlikte bahçedeki verandaya oturdular. Anne çantasından içinde yemek olduğunu düşündüğüm poşetler çıkardı.

Onlar neşe içinde yemeklerini yerken biz yolumuza devam ettik

★★★

Yolun geri kalanında çivi gibi aklıma takılan şey, o ailenin o küçücük çocuğa bunu neden yaşattığıydı.

Erzurum’dan, Erzincan’dan, Ağrı’dan bizim yatılı okula gelip anne baba ve memleket hasreti çeken, o çileye katlanan çocukların çoğu işin sonunda doktor mühendis avukat öğretmen oldu.

Peki bu çocuklar ne olacak?

(Benzer bir tarikat yurdunu Rize’de Kaçkar dağlarının eteğindeki Tirevit yaylasında görmüştüm. Orada da çocuklar ıssız bir bölgede tarikat/cemaat abilerinin insafına bırakılmıştı.)

Kim bilir Anadolu’nun ücra köşelerinde bunlara benzer kaç tarikat yurdu var?

Kim bilir o yurtlarda, aslında okullarında olması gereken (okul çağında) kaç çocuk yaşıyor?

Öyle anlaşılıyor ki o tarikat ve cemaatlere kendi yurtlarıyla o yurtlara konulmuş çocuklar da yetmiyor. Bu nedenle Milli Eğitim aracılığıyla bütün okullardan kendilerine militan devşirmeye devam ediyorlar.

★★★

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in “sivil toplum kuruluşu” dediği bu cemaat ve tarikatlar, o küçücük çocukların eğitim süreçlerinin dışında kalmasına, kendi tarikatlarının/cemaatlerinin militanı olmasına neden oluyor.

Bu anayasal bir suçtur.

Tekin’in bakan olarak temel sorumluluğu, tarikat ve cemaatlerin kucağına düşen o çocukların tamamını devletin eğitim sistemine dahil etmektir.

Kendisine tarikat ve cemaatlere destek verdiği için “15 Temmuz’dan ders almadınız mı?” diye sormak isterdim ama nafile!

Çünkü kendisi, kendi desteklediği tarikat ve cemaatlerin ülkenin kurucu önderlerine hakaretler etmesini, ülkede yönetimi ele geçirme rüyası kurmasını bir sorun olarak görmüyor.

Aynı hayalleri Tekin de kuruyor olabilir ama kendisine kötü bir haberim var:

Bu ülkenin sağduyulu makul çoğunluğu, Tekin’in “sivil toplum örgütü” dediği şeyin aslında ne olduğunu çok iyi biliyor ve o çoğunluk Cumhuriyet’in 100. yıldönümünde nasıl gür bir şekilde “Cumhuriyet ve Atatürk kırmızı çizgimizdir” dediyse, günü geldiğinde de çocuklarının geleceğine sahip çıkacaktır.

“Korkak Yavaş” tesadüf değilmiş!

İYİ Parti lideri Meral Akşener, bir konuşmasında Nihal Atsız’ın bir şiirini okumuş, şiirdeki “Er tez gider, korkak yavaş” dizesi de “Mansur Yavaş’a gönderme mi” sorusuyla birlikte tartışma yaratmıştı.

İYİ Parti kurumsalı, mısradaki “korkak yavaş” bölümünün Yavaş’la ilgisi olmadığını söyledi.

Meral Akşener de benzer bir açıklama yaparak Yavaş’a gönderme olmadığını ifade etti.

Ancak Akşener dün Uşak’ta yaptığı açıklamada “korkak yavaş” ifadesini bir şiire saklamadan doğrudan kullandı.

Altılı masadan kalktığını anımsatan Akşener, o günlerde hem Ekrem İmamoğlu’n hem Yavaş'ın korktuğunu söyledi.

Demek ki neymiş?

Gazeteciler şiirlere saklanmış göndermeleri bulup ortaya çıktığında çok da yanlış yapmıyormuş.

Göksu 1. Kurum 3. olmuş

AK Parti İstanbul adaylarını belirlemek için temayül yoklaması yapmıştı. Temayül yoklamasının sonuçları Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sunulmuş. Kaynaklarım Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu’nun birinci, iddialı adaylardan olan eski bakan Murat Kurum’un ise üçüncü olduğunu bildirdi. İkinci sırada ise Fatih Belediye Başkanı Mehmet Ergün Turan yer aldı.

Bir kaynağım Erdoğan’ın bu üç isim dışında sürpriz bir adayı da açıklayabileceğini söyledi.