Diyarbakır’da son 48 saat devam eden sağanak yağış ve AFAD’ın cep telefonlarına gönderdiği, sel, su baskını ve su taşkınlarına karşı dikkatli olunması uyarıları bugün de devam ederken, Diyarbakır’ın Silvan İlçesi karayolu üzerindeki Üniversite köprüsünün hemen yakınındaki kum ocaklarının bulunduğu Dicle nehri kıyısına kurulan çadır kent,  yağıştan etkilenen yerlerin başında geldi; çok sayıda çadır sular altında kaldı.

AFAD ve meteoroloji yağışların hafta boyunca süreceği yolunda uyarılarını tekrarlarken,  nehrin yanıbaşına kurulan çadırkent yoğun yağışlara daha ilk saatlerde teslim oldu. Çok sayıda çadırın sular altında kaldığı çadırkentteki depremzedeler tahliye edildi.



STK'LAR UYARMIŞTI: NEHİR KIYISINA ÇADIR KURMAYIN

Kum ocakları ve Dicle nehri kıyısı olması nedeniyle su yatağı olarak bilinen nehrin kıyısına 4 bin 200 çadırın inşa edilmesi öncesinde kentteki STK’lar önemli uyarılarda bulunmuş, ancak bu uyarılar dikkate alınmamıştı.

BUGÜN YAŞANANLARI, HAFTALAR ÖNCE ANLATIP UYARMIŞLARDI

TMMOB Diyarbakır İl koordinasyon Kurulu, bölgenin kent yaşamından izole olduğunu, bahar ayı ile birlikte aşırı yağış veya barajlardaki su seviyesinin yükselmesiyle çadırların su altında kalabileceği uyarısında bulunmuştu. TMMOB, AFAD ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi koordinasyonunda Diyarbakır’da depremden etkilenen depremzedeler için oluşturulan geçici barınma alanlarından Dicle nehri kıyısının riskli olduğunu, insanların yaşamlarını, sağlık durumlarını tehdit eden bölgelerden uzak, güvenli bölgelere yerleştirilmesi gerektiğinin altını çizmişti. Dicle nehri kıyısı gibi riskli bir alanda depremzedelerin barınma ihtiyaçlarının giderilmeye çalışılması gibi çabaların doğrudan insan hakkı ihlali olduğunu vurgulayan TMMOB şu uyarılarda bulunmuştu:



 "TAŞKINA VE SEL OLAYLARINA MÜSAİT BİR ALAN"

“Söz konusu alan taşkına ve sel olaylarına müsait bir alandır. Çadır kurulan bölge sıcaklıkların artmasıyla birlikte ciddi haşere yoğunluğu ile koku problemine sebep olabileceği, aynı zamanda salgın hastalıkların oluşumuna, hastalıkların yaygınlaşmasına da sebep olacaktır. Geçmiş yıllarda Dicle Barajı'nın kapağının patlaması sonucu bu alanı da kapsayan büyük bir alan su altında kalmıştır.

Yine benzer bir durumun yaşanması veya mevsimsel yağışlardan ötürü nehrin debisinde oluşabilecek akış düzensizliği gibi sebepler taşkını beraberinde getirecektir. Öte yandan bu alanda çadır kentin kurulması ve bu çadır kentin atık yönetimi de ciddi riskler oluşturacaktır. Kaynaklanacak olan atık suların Dicle Nehri’ne verilmesi ekosistemin çökmesine sebep olacaktır.

Nehir boyunca kirliliğin oluşacağı, su canlılarının yaşam hakkının gasp edileceği ve salgın hastalıkların görüleceği aşikârdır. UNESCO Dünya Mirası olan Hevsel Bahçelerinin de kirliliğine sebep olacaktır. Kentte yaşayan insanları kentten uzak izole edilmiş kent yaşamı ile ilişkisi koparılmış bölgede tutmak deprem mağdurlarını yaşama tutunma noktasında psikolojik olarak etkileyecektir.

Kent içerisinde alt yapısı olan birçok alan olmasına rağmen neden kentin ücra bir köşesinde kentten kopuk yaşamın olmadığı bir bölgede çadırların kurulduğudur. Bilimin, tekniğin, sosyolojik yaklaşımdan uzak bir yöntemin uygulanıyor olmasına razı değiliz. En kısa sürede kalıcı çözüm için afetzedelerin, jeolojik açıdan uygun olan, yaşamla ilişkisi kopmamış, sağlık kurum ve kuruluşlara yakın ve kalıcı konutlara taşınması sağlanmalıdır.”



 “BARAJ PATLARSA ANCAK 6 SAATTE SU BASABİLİR”

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Abdullah Çiftçi de bu uyarılara karşı yaptığı açıklamada, bölgenin yangın riskine karşı seçildiğini belirtmişti. Çiftçi, “Taşkın riski ancak baraj patlarsa vardır. Barajdan Çadır kent alanına suyun gelmesi en erken 6 saatte olacaktır. Bu süre tahliye için yeterlidir. Şehirden izole eleştirisi de yersiz bir eleştiridir. Çadır kent şehrin hemen girişinde ve ana yol üzerindedir. Sosyal açıdan seçilen yer uygun bir yerdir. Çadır kentte her türlü güvenlik önlemi düşünülmüş ve uygulanmıştır” demişti.