Kemer sıkma konusu ne zaman ortaya çıkar? Hükümetlerin şuursuzca harcama yapıp, çok fazla borç alması durumunda. Böyle zamanlarda alacaklılar anında devreye girer, risklerini en aza indirmek için yüksek faiz talep ederler. Sonuç, borçları kontrol altına almak için milletin kemeri ve de ümüğü biraz daha sıkılır.
Dünyada üç kemer sıkma modeli var...
* Vergileri artırıp harcamalarla büyümeyi teşvik etmek.
* Adını Angela Merkel’den alan Merkel modeli. Vergiler arttırılır, zorunlu olmayan hükümet harcamaları tırpanlanır.
* Serbest piyasa savunucularının tercihi son model ise düşük vergiler ve kısılan hükümet harcamaları.
Bu modeller çalışıyor mu?
Ekonomistler hemfikir değil. Destekleyenlere göre kemer sıkma etkili çünkü hükümet harcamaları düşürüp açıkları azaltıyor! Karşı görüştekiler ise hükümet harcamalarının işsizliği azalttığına, vergi gelirini artırdığına dikkat çekerek ‘kemer sıkma o ülkede muhtaç insan sayısını katlıyor. Çünkü işsizlik artınca vergi gelirleri de düşüyor’ diyor.
Kemer sıkarak düze çıkmış ülke var mı?
1970’lerde Pinochet’nin Şili’si, 1990’larda Rusya, 2000’lerde Arjantin ve en son Yunanistan ile Portekiz gibi kemer sıkılan ülkelerde sonuç elde edilemediği gibi halkları da tarifsiz acılar çekti.
Kafaya göre takılıp işler çığrından çıktığında milletin kemerinde yeni delik açmanın faydası yok yani!
Kemer sıkmaya giriş dersinden sonra AKP iktidarının bilmem kaçıncı tasarruf genelgesinin Hazine ve Maliye bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklanmasına gelelim...
Gelecek seçime kadar (3 yıl boyunca) yeni araç alınmayacak, kiralanmayacakmış. Kanunla izin verilenler hariç araç kullanımı (kanun yoksa bugüne kadar neden göz yumuldu) yasaklanacak, ihtiyaç fazlası taşıtlar tasfiye edilecekmiş. Ulaşımda kullanılan servisler kaldırılacak, yeni bina alınmayacak, kira sözleşmeleri yenilenmeyecek, sosyal tesisler ekonomiye kazandırılacak, lojman kiraları ve sosyal tesis ücretleri gözden geçirilecekmiş. Kamuda istihdam emekli olanlarla sınırlandırılacak, ikinci maaşa tavan sınır konacak, hizmet iç eğitimler falan otellerde yapılmayacak, demirbaş alımı durdurulacak, temsil ve tanıtma ödeneklerinde kesinti yapılacak, mal, hizmet ve yatırım ödeneklerinde kesintiye gidilecekmiş.
Önceki tasarruf genelgelerinin bir halta yaramadığı kanıtlansa da kemerde açılacağı söylenen bu son delikle ne olur?
Yanıt İngiltere’den, Türk ekonomisini ve siyasetini yakından izleyen ekonomist Timothy Ash’in sorusunda gizli! Soru şu: “Bunlar (önlemler) kamu maaşları ve emekli maaşlarında gerçek bir kısıtlama olmaksızın enflasyonu düşürmek için yeterli mi?”
Ash’in sorusu ipucu aslında!
Açıklananlar buz dağının üstü, altından ne çıkacağını anlayıverin gari demek istiyor. Devlet istihdam tasarrufu yapar öğretmenden hemşireye, orman işçisinden mühendise kadar eleman alımını durdurur da özel sektörün eli armut mu toplar? Kemer sıkan hükümet lojman kiralarını, sosyal tesis ücretlerini ayarlar da ev sahipleri, lokantalar, kafeler, fırınlar, bakkal kasap fiyatlarda ayarlama yapmaz, bol delikli kemerin boşta kalan ucu dönüp dolaşıp yine bize saygılarını sunmaz mı?
Şimşek’in dünkü açıklamalarında bir zamanlar makam aracı saltanatını eleştirenlere verdiği ‘çerez parası bile değil’ yanıtı yeniden gündem oldu. Sosyal medyada ‘çerez parası diyerek küçümsemedi, aksine konuşmasının dört dakikasını araç saltanatına ayırdı’ denildi! Haber siteleri, televizyonlar manşete taşıdı ama asıl konuyu atladılar!
Bakan “Geçmişten çıkardığımız derslerle(!) tedbirleri daha sıkı izleyeceğiz. Hesap verebilirlik mekanizmalarını güçlendireceğiz. Tedbir almak yetmiyor çünkü. İstisnasız tüm idareciler uymak zorunda. Aykırılık tespit edilirse idari yaptırım ve ceza uygulanacak” dedi.
Zurnanın zırt dediği yerdi. Tasarruf tedbirlerine uymayan her kimse hesap sorulacaktı!
Sadece kemeri değil ümüğü de sıkılan milyonlarca yurttaştan biri olarak soralım o zaman...
Gözlerini dünyaya borçlu açmış bebeğinden, borçlarını miras bırakıp öbür tarafa göçenlerine kadar millete gün yüzü göstermeyenlerden, yapılan saçma sapan harcamalardan, alınan yanlış kararlardan, üç yılda bir kemerde yeni delik açılmasına neden olanlardan da hesap sorulacak, ceza verilecek mi?
Yoksa sorumluluğu olanların kemerini Rabbim sıksın deyip, ahirete mi havale edilecek?