Güzel bir şeyi anlatamamak korkusu kadar zor durum yoktur sanırım. Eksik anlatırım, hakkını veremem, yarım kalır gibi kelimeler gelip geçiyor aklımdan. Biraz sonra ne yazacaksam ve ne okuyacaksanız eksiktir… Hafta sonunda Eskişehir’de Basketbol İçin Destek ve Eğitim Vakfı (BİDEV) Olağan Genel Kurulu’nu takip ettim. Meslektaşım abim Ümit Avcı haftalar önce “yerin hazır” derken açıkçası heyecanlanmamıştım. “O kadar yol, gitmeye değer mi?” diye geçirdim içimden. Ancak yazıyı kaleme aldığımda “Neden bitti ki? Orada kalsaydık. O kadar kaliteli insan topluluğundan öğreneceğim daha çok şey var, bir sonraki nerede olacak acaba. Çağırırlar mı ki? Aman çağırmazlar ise arabama atlar giderim. Beni kovmazlar ya” deyip deyip iç geçiriyorum. Evet hafta sonunda BİDEV basketbol ailesi ile birlikteydim. BİDEV başkanı Hasan Arat liderliğinde öyle harika bir organizasyon kurulmuş ki basketbolun geleceği artık emin ellerde. Doğu-batı, kuzey-güney ülkemizin her köşesine basketbol sevgisi götürülüyor. Köy köy, mezra mezra mahalle mahalle ihtiyaç belirleyip gelecek yetiştiriyorlar! Basketbola gönül vermiş bu insanlar, Mardin’den New York’a kadar eğitime destek veriyor. Nitelikli insan yetiştirmek için yola çıkan bu ekip, bir gün Mardin’de köy okuluna basketbol sahası yapacak kadar yardımsever, başka bir gün ise NBA ile masaya oturup çocukların gelişimi için dünya basketboluna yön veren organizasyonla el sıkışacak kadar vizyoner. Kurulduğu ilk yıl ödül aldı BİDEV, bir sene sonra Avrupa Topluluğu tarafından tanındı. O kadar hızlı büyümesi zaten tesadüf de değil. Ekibin bir araya gelmesindeki temel hedef, son saniyede sayı atıp maçı kazandıracak oyuncu yetiştirmek değil. İyilik yaymak. Parkede, evde, işte, okulda nerede olursa olsun Atatürk ilkelerine bağlı iyi insan yetiştirmek. Orta okuldayken, Mardin’deki okulumda yetersizlik yüzünden beden eğitimi dersime Fizik veya Din Kültürü öğretmenim girerdi. İçimde büyük bir ukte kalmış olacak ki beden eğitimi öğretmeni olmaya karar verdim. Ve oldum. Şimdi bana düşen görev bu aileyle beraber yürümek. Gönüllü olarak iyilik yapmak. Basketbolu sevdirmek. İki günün ardından çıkardığım bir diğer ders ise vefaydı. Küre kare birleştirilen ‘Yuva’ belgeseli oturumun sonunda barkovizyonda akarken, Vefa’nın ne menem bir şey olduğunu hafızama kazıdılar. Salona vefa, abiye vefa, takıma vefa, çocuğa vefa, kadına vefa, bayrağa vefa böyle uzayıp giderken rahmetli Doğan Hakyemez abi belgesele, oturuma ve bu güzel aile adına son sözü söylüyordu: BİZ BURADAYIZ