Sevgili okurlarım, dünkü yazımda sizlere Süleyman Şah türbesinin acıklı ve hem de bizim açımızdan yüz kızartıcı öyküsünden söz etmiştim...

-Türkiye’nin yurt dışındaki tek toprağı idi. Suriye’de, Fırat nehri üzerinde küçük bir adacık.

-Üzerinde sınırlarımız dışında bayrağımızın dalgalandığı ve Mehmetçik tarafından nöbet beklenen tek Türk toprağı idi.

Söz konusu türbe Osmanlı’nın kurucusu olan Osman Gazi’nin dedesi Süleyman Şah’ın mezarıydı.

Fransızlarla 1921 yılında yapılan Ankara anlaşması uyarınca o adacık ve üzerindeki Süleyman Şah türbesi Türk toprağı olarak kabul edilmişti.

★★★

Gel zaman git zaman bizim memlekette iktidar değişti...

Ve AKP iktidarı en ufak bir zahmete bile girmeden adacıkla birlikte türbeyi de elden çıkarmayı içine sindirdi.

Bizim açımızdan sorun işte böyle başladı.

İşin sonrasını bilen yok!

★★★

Türkiye Cumhuriyeti’nin toprağı olan adacıkla birlikte türbe de yok edildi. Çok acı bir olaydır.

Kendi mülkümüzü, kendi toprağımızı başkalarına terk edip çekildik.

Milli Savunma Bakanlığı benim dünkü yazımdan sonra açıklama yaptı ve şunu demeye getirdi:

“Şartlar uygun olduğunda konu değerlendirilecek ve gereği yapılacaktır”

Ne yapılacaktır, nasıl ve ne zaman yapılacaktır, hiçbir şey belli değil.

Bilinen tek şey sembolik bile olsa kendi toprağımızı ve üzerindeki türbeyi kendi ellerimizle terör örgütlerine teslim ettik...

Ve bu konuda olanları unuttuk!

★★★

Şimdi bu hadisede sorulması gereken başka sorular da var...

-Oradan kaçarcasına ayrılırken biz türbeyi kime teslim ettik?

-Bölgede iki egemen grup vardı. PKK ve şeriatçı İŞİD. Hangisi aldı? -Süleyman Şah’ın mezarı artık var mı?

-Sandukası ve kemikleri nerede?

★★★

Sizlere kısaca anlatmaya çalıştığım şu süreç 2015 yılında gerçekleşti.

O sırada Recep Tayyip henüz cumhurbaşkanı değil. Başbakanlık koltuğunda oturuyor.

Genelkurmay Başkanı ise Necdet Özel.

Bugünküler gibi o da hükümete ve Tayyipgiller iktidarına çok yakın, onların sözünden çıkması mümkün olmayan biri idi.

Türbeyi bizimkilerden teslim alan terör örgütleri oraya büyük tantanalarla girdiler. Kamera çekimleri yapıldı.

Türbeyi bekleyen 38 askerimizin esir alındığını açıkladılar.

Bizimkiler ise sınıra sadece 25 kilometre uzaklıktaki Türk toprağını örgütlere devretmekle yetindiler. 

★★★

Peki ama Süleyman Şah’ın türbeden silah zoruyla çıkarılıp başka yerlere götürülen sandukası ve kemikleri şimdi nerede?

Bu konuda 4 Şubat 2015 tarihli yazımda şöyle demiştim:

“Süleyman Şah’ın boş sandukası yerinden alındı ve (Suriye sınırına yakın olan) Suruç’ta bir askeri birliğe getirildi.

Boş tabutun başında müftü tarafından dualar okundu, askeri birliğin duvarlarına Osmanlı armaları asıldı.

Bundan sonra sınıra 150 metre mesafede yeni bir türbe yapılacakmış!..”

Elbette ki o yıllardan bu yana hiçbir şey değişmedi.

Bizim Osmanlı sömürücüleri bugüne kadar bu konuda sessizliğe gömülmüş durumda!

Onların gündeminde şimdi “Mustafa Kemal’in askerleri” olan ‘disiplinsiz’ teğmenlere verilecek cezalar var!

★★★

Yukarıda sözünü ettiğim yazımı şöyle bitirmiştim:

“Türbeyi Tayyip’in sarayına taşıyalım, orada yeniden ve görkemli bir biçimde inşa edelim.

Tayyip Sarayı’nın bir ‘külliye’ olduğunu iddia etmedi mi!

İçinde ne ararsanız var.
Camisi, mescidi, yemek salonları, resepsiyon salonları, ithal malı kenefler ve 1.150 oda.

Önce tabutu Saray’a getirelim, gerisini hep birlikte düşünürüz.

Şu olanlar sonrasında Süleyman Şah’ın ruhu ıstırap çekiyor mu, işte onu hiçbir zaman bilemeyiz.”