Futbolu bir lahana gibi düşünün… Bir yaprağı TFF, bir yaprağı kulüpler, diğer yaprağı futbolcular, hakemler, seyirciler. Bunların hepsi iç içe. Bunların hiçbirini diğerinden ayıramazsınız. Bir tek zeytinyağlı ya da etli dolma yaparsanız ayırırsınız. Onun da lezzeti ne kadar olur belli olmaz. Şimdi kulüpler bu kadar transfer yapıyorlar, doğru yapıyorlar, yanlış yapıyorlar ki yüzde 80’i yanlış yapıyor. Bir sene temel atarsın sonra yavaş yavaş binayı üzerine çıkartırsın. Bizim kulüpler her sene temel atıyorlar bina bir türlü gözükmüyor. Çünkü binanın ne halt olacağı belli değil. Daireler kaç odalı olacak? Kaç tuvalet, kaç mutfak olacak? Ama bizim futbol binasında altını çizerek söylüyorum tuvaletler çok fazla.

Şimdi Osimhen’in maliyetini düşünün. Peki, Osimhen bunu alırken, Osimhen’in teknik direktörü ne alacak, Osimhen’in yanındaki arkadaşları ne alacak, maçı idare eden hakem ne alacak? Maçı idare eden hakem, Osimhen’i atabilecek mi, ona gücü yetebilecek mi? Veya Mourinho’ya? Futbolu idare ederken bunların hepsi ince ince düşünülmeli ve ona göre karar verilmeli. Hakeme öyle ücretler vereceksin ki sonra gırtlağına sarılıp hesabını da soracaksın. Tabi bu gırtlak bazı yöneticilerin yaptığı gibi fiziksel değil, mecazi manada. Hiçbir kulüp yöneticisi de hakemi konuşamayacak. Ama benim hakemim öyle kişilikli ve şahsiyetli olacak ki düdüğünü çaldı mı kimse kıpırdayamayacak. İyi para vereceğim, hesabını soracağım. Onu zavallı durumuna sokmayacağım. Yardımcı hakemlerin artık fazla para almalarına gerek yok çünkü onlar artık makineye bağlandılar. VAR’ın işini doğru yapması lazım, parasının artması lazım. Aynı şekilde AVAR’ın da. Onun için de iyi hesap sorulması lazım.

Gelelim kulüplere… İnanılmaz paralar veriyorlar, sonra gidip Maliye Bakanı’nın, Cumhurbaşkanı’nın kapısını çalıyorlar “Bize yardım edin” diye. Transferleri yaparken Maliye Bakanı’na mı sordunuz? Ama çoğu yalaka, seyirciye oynuyorlar. Gelen futbolcuları görüyorsunuz törenlerle geliyorlar. Uçaklar kalkıyor, ülke ülke geziyor. Sonra yollarken adamın nasıl gittiği belli değil. At arabasıyla mı, taksiyle mi uçakla mı gidiyor?

Şimdi Orkun Beşiktaş’a geldi. Kötü futbolcu mu, değil. Gençken Beşiktaşlıymış, tamam. Müthiş görkemli transfer görüntüleri. Bu neyi gösteriyor? “Kardeşim, F.Bahçe ile G.Saray bizden daha etkili futbolcular alıyorlar. Onlar yapıyorsa biz de yapalım” dediler. İnşallah Orkun iyi şeyler yapar ama tek başına hiçbir şey yapamaz. Bakınız Osimhen’e bu paraları veriyorsunuz tamam yarın Osimhen en az iki gol atarsa tamam ama Osimhen dağlara taşlara üç maçta gol atamasın diğer futbolcuların hepsi otel odalarında, masaj odalarında bunu konuşurlar. Bu hiçbir zaman değişmemiştir.

Bodrum’u böyle hiç yaşamadım

24 yıldır Bodrum’da bilfiil yaşarım. Böyle Bodrum’u hiç yaşamadım. Kötü mü? Bence hayır. Çünkü ben sabit yaşayanım. Bu sene eleğin üzerindeki düzgünler, kaliteliler kalacak, ‘Bir sene gelip, zengin olacağım’ diyenlerin hepsi yok olacaklar. Dün noterdeydim. Ekonominin nasıl olduğunu en iyi noterden anlarsınız. Orada vekalet, satış varsa işler iyidir. “Böyle bir yıl yaşamadık” diyor noter. Taksicilerle konuşuyorum. Aynı dertten onlar da mustarip. İstanbul’da aynı mesafeye biniyorum 200 lira, Bodrum’da 400 lira. Cevap şu “Abi biz iki ay iş yapıyoruz.” Anlıyor musunuz nasıl kazıklanıyor vatandaş. Gemilerden inenlere şöyle söylüyorlarmış: “Su bile almayın, çok pahalı.” Hükümetler ve belediyeler Bodrum’un içine etmek için yarıştılar. Eserleriyle övünsünler. İsteyen kim varsa da sonuna kadar tartışırım. Öyle şeyler anlatırım ki kahkahadan donunuza işersiniz.

Osimhen’i bırak kaleciye bak

Galatasaray için Osimhen bir kazanç ama kaleci ne olacak en çok onu merak ediyorum. Çünkü Muslera yarım takımdı. Biz futbol adamları şunu söyleriz: “Kaleci yarım takımdır.” Bu cümle boş değildir. Eğer benim takımım şampiyon olacaksa benim kalecim en az 5 maçı kazanmalıdır. Bakın ‘kazanmalıdır’ diyorum. O zaman ben kaleciye ‘kaleci’ derim. Yoksa çok kaleci var. İşte son maç. Dünya Kulüpler Kupası finali. PSG’nin yediği üç gol. İyi bir kaleci üçünü de yemezdi. Aynı topların benzerini Chelsea’nin kalecisi çıkardı. Kimileri diyor ki ‘Toplar köşeye gitti.’ Üçüncü golde poposunun üzerine düştü Donnarumma. Siz Schumacher’in hiç bu şekilde düştüğün gördünüz mü?

Infantino olmak varmış

Son Kulüpler Dünya Kupası’nda şunu gördüm: Bana sorsalar ‘ABD Başkanı Donald Trump mı, yoksa FIFA Başkanı Infantino mu olmak istersin’ diye? Açık ara ‘Infantino’ derim. Dünyanın yarısı Trump’a çakıyor, yarısından azı seviyor. Futbolda öyle değil. Infantino kral gibi. Her istediğini yapıyor. Kimse de bir şey demiyor, diyemiyor. UEFA bile karşı geldi, diş geçiremedi.