Eyüp Gökhan Özekin’i bilirsiniz.

10 yıl önce Atatürk’ün ölüm yıldönümünde Akit’e “Olmasaydı da olurduk” diye ilan veren işadamı. 

Alperen Ocakları eski genel başkanı.

Saidi Nursi hayranı...

Özekin, ilandan iki yıl sonra AK Parti’den Uşak ikinci sıradan milletvekili adayı oldu, seçilemedi. 14 Mayıs’ta Ankara’da 1. Bölge 10. sıradan listeye girdi, yine kazanamadı. Halen AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu üyesi.

Özekin Ailesi geçen yıl bir dayak olayına karıştı.

Eşi Şerife Özekin, şöförü ve adamıyla birlikte alışveriş merkezini basarak, kızının üzerine kahve döküp saçını çektikleri iddiasıyla üç genci tartakladı.

BÖLÜM BAŞINA 19.800.000 TL

Eyüp Gökhan Özekin, sahibi olduğu ‘Miray Yapım’ bünyesinde TRT’ye belgesel ve dizi filmler çekiyor. 

Son olarak ‘Fatih Sultan Mehmet’ adlı 13 bölümlük dizi için el sıkıştı.

Dizi önümüzdeki haftalarda TRT 1’de yayınlanacak. 

İddiaya göre...

Özekin’e bölüm başına 19.800.000 TL ödenecek.

Toplam bütçe 257.400.000 TL.

Özekin’in avans olarak 77.000.000 TL aldığı belirtiliyor.

‘MKYK ÜYELIĞİ İÇİN ÜCRET ALMIYORUM’

Özekin, TRT’ye ‘Fatih Sultan Mehmet’ dizisi çektiklerini kabul ediyor.

Ancak alacağı ücret için şöyle konuşuyor:

“Bizim alacağımız rakam ayrı, bir de plato konuları oluyor, onu da ona ekliyorlar.”

TRT’den aldıkları avansın, 20.000.000 TL civarında olduğunu iddia ediyor.

Dizinin ne zaman yayınlanacağını sordum.

Özekin, “Yetiştirmeye çalışıyoruz ama ne zaman yetiştiririz, bunlar bizde bile cevabı olmayan sorular” diyor.

Sordum:

“AK Parti MKYK üyesi ve milletvekili adayısınız. Etik bir problem yok mu?”

Özekin, şu yanıtı veriyor:

“MKYK üyeliği için kamudan veya AK Parti’den herhangi bir ücret almıyoruz. Milletvekili seçilseydim söylediğiniz doğru olurdu. 2008 senesinde kurduğum ve yıllardır bu sektörde iş yaptığım firmam var. Hem milletvekili olup hem de bu işi yapmak gibi değil. Neticede iş adamıyız.”

Avukat ‘Kaçabilir, tutuklayın’ dedi, bir gün sonra kaçtı

İçişleri Bakanlığı motokurye Yunus Emre Göçer’in can verdiği kazaya ilişkin olarak hem iki trafik polisi hem de Aksaray Şehit Vedat Ulusoy Polis Merkezi Amirliği hakkında soruşturma başlattı.

Açığa alınan trafik polisi R.A. ve A.S.K.’nin Somali Cuhmurbaşkanı’nın oğlu Mohamed Hassan Sheikh Mohamud’u aklayan ve Göçer’i suçlayan gerçekdışı bir kaza tutanağı hazırladığı görülüyor.

Tutanakta kaza şöyle anlatılıyor:

“Önde seyir halinde bulunan Göçer direksiyon hakimiyetini kaybederek kaldırıma çarpar, kaldırımdan sekerek Mohamud’un kullanmış olduğu aracın önüne düşer. Araç duramayarak, sol ön kısımlarıyla çarpması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana gelmiş olup kazanın oluşumunda Göçer’in 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 56/1A (Sürücünün geçme dönme dışında şerit değiştirmesi) maddesini ihlal ettiği, Mohamud’un beyanından ve kaza yeri inceleme sonucu görüş ve kanaatine varılmıştır.”

Kaza tutanağı saat 14 sularında düzenlendi.

Aksaray Şehit Vedat Ulusoy Polis Merkezi Amirliği yetkilileri ise saat 17’de nöbetçi savcıyı arayıp talimatını aldı.

20 dakika sonra, saat 17.20’de, MOBESE görüntüleri iki polis tarafından izlenerek, tutanağa dönüştürüldü. 

Tutanakta yazıldığı üzere Göçer’in kaldırıma çarpıp sekerek Mohamud’ın önüne düşmediği görüldü. 

19 dakika sonra Mohamud’un ifadesi alındı.

Mohamud, görüntülere rağmen Göçer’i suçlayarak, “Hiç sinyal vermeden frene bastı, sağa dönüş yaptı ve kaskı bulunmuyordu” diye yalan söyledi. 

Fakat karakoldan serbest bırakıldı.

İddia o ki...

Karakol yetkilileri savcıya kaza görüntülerini göndererek, bilgi verdi. 

Yine de karar değişmedi.

Göçer’in avukatı İyaz Çimen, 1 Aralık’ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak, Mohamud’un kaçabileceğini belirtti ve tutuklanmasını istedi.

Dilekçede şöyle yazıyor:

“Şüpheli ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmıştır. Tutuksuz yargılanması usul ve yasaya aykırıdır. Şüpheli yabancı uyrukludur ve kaçma şüphesi mevcuttur. 

Kamera kayıtları incelendiğinde kusurun şüphelide olduğu açıktır. Kamera kayıtları için bilirkişi raporu alınmamıştır. Rapor alınması durumunda yeni delille şüphelinin kusurlu olduğu belli olacaktır. Bu sebeple şüphelinin tutuksuz yargılanmasına itiraz eder, kamera kayıtları için bilirkişi raporu alınmasını ve şüphelinin tutuklu yargılanmasını talep ederiz.”

Gel gör ki, hiçbir işlem yapılmadı.

Çimen’in 5 Aralık’taki ikinci dilekçesi de karşılıksız bırakıldı. 

Zaten işlem yapılsa bile Mohamud yakalanamayacaktı.

Çünkü 2 Aralık’ta uçağa binip Somali’ye gitmişti.

Göçer’in ölümünden bir gün sonra savcılık polise verdiği sözlü talimatta “Mohamud’un yurt dışına giriş çıkış kayıtlarının tespitini, ikametinin kontrol edilmesini ve 8 Aralık’ta mesai saatleri içerisinde savcılıkta hazır edilmesini” istedi.

Talimat gösteriyor ki...

Mohamud’un kaçtığından bihaberdiler.

Göçer: Bir şekilde kapatıldı diye düşünüyorum

Yunus Emre Göçer’in eşi Öznur Göçer, hastaneye gelen polisin “Eşiniz intihar etti” dediğini açıklamıştı.

Dün Öznur Göçer’i aradım.

Bu iddiayı sordum.

- Size kimler intihar ettiğini söyledi? 

Eşimin arkadaşları hastane önünde polislere dedi ki, “Görüntü yok, siz neye göre bu kaza tutanağını tutuyorsunuz?” Çünkü motor elektriği kesilince arkadaşlarına alarm gidiyor, kaza yaptı diye. Polis diyor ki “Önce kaldırıma çarptı, sonra da konsolosluk aracının önüne atladı.” Bu ne demek? İntihar değil mi? Arkadaşları dedi ki “İntihar olduğunu nereden biliyorsunuz? Orada kaldırım da yok!” 

- Yaşananları nasıl yorumluyorsunuz?

Olay şöyle gerçekleşiyor: Hızlı şekilde geliyor. Eşim sağ şeritte gidiyor. Bir kere vuruyor. Kask kafadan fırlıyor ve yere düşüyor. Kafasından darbe alıyor. Arabayla üstünden geçiyor. 250 metre ileride duruyor, olay yerine geri geliyor. Elinde telefonla konuşuyor. Büyük ihtimalle birilerini aradı ya da polisleri ayarladı. Şöyle demiş: “Diplomatım, dokunulmazlığım var.” 

- Halbuki değil.

Evet. Konsolosluk aracını kullanması bile yasak! Bu arada eşim için “Kaskı yokmuş” dediler. Evde bile kaskıyla dolaşıyor. Çünkü kask içinde ‘intercom’ var. Direkt telefondan bağlanıyor. 

- Karakoldan bırakılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir şekilde kapatıldı diye düşünüyorum. Kaza akşamı karakola gittik, kamera kayıtlarına bakalım dedik. Dediler ki “Burada öyle bir dosya yok.”

Ben sağa çekip telefonla konuştuğu iddiasına da inanıyorum. Bu adam profesyonel. Tır şoförü bu. Oğlumuzun otizm eğitiminden kaynaklı motorculuk yapıyordu. 

- Katilin kaçmış olmasına ne diyorsunuz?

Eğer savcı ve polis görevini yapsaydı kaçamayacaktı. En azından bir gün tutsalardı olaylar değişecekti.

- Şimdi durumunuz nedir?

Oğlumuzun tedavisi yok. Ömür boyu eğitim... Şu an oğlumun konuşması iyice durdu. Baba otoritesi yok. Kimseyi dinlemiyor, vurmaya başladı. Kötü durumdayız.