Almanya ile Fransa, Avrupa’nın iki büyük devletidir. Batı Avrupa, Kuzey-Güney diye ikiye bölünse Fransa, Güney Avrupa’nın; Almanya ise Kuzey Avrupa’nın patronu olur. Resmi adı “Birleşik Krallık” olan Büyük Britanya (yani İngiltere) kıta Avrupası dışında bir ada devletidir. Bu tasnife dahil etmek gerekirse, Britanya da Kuzey Avrupa kümesine girer. Çünkü İngilizce Almancadan türemiştir. İngilizler Anglo-Sakson’dur. Anglolar ve Saksonlar Alman kavimleridir. Anavatanları, Romalıların “Germania” dedikleri Almanya’nın içindedir. Almanlarla Fransızlar birçok kez savaşmıştır. Çok eskilere gitmeye gerek yok. Birincisi 1914’te, ikincisi 1939’da patlayan iki dünya savaşında da baş oyuncular Almanya ile Fransa idi. Almanlar çok Fransız, Fransızlar çok Alman öldürmüştür. Birbirlerinin ülkelerini işgal etmiştir. İki ülke arasında Alsas Loren denilen bölgede mülkiyet ihtilafı vardır. Bu iki millet birbirinden hoşlanmaz. Fransızlara göre Almanlar çalışkan, becerikli ama kaba saba insanlardır. Almanlara göre Fransızlar kendini beğenmiş züppe tembellerdir. Resim böyle olmakla birlikte Fransız Robert Schuman ile Alman Konrad Adenauner, bugün Avrupa Birliği denen süper ortaklığı kurma fikrini kuvveden fiile çıkaran cesur devlet adamlarının başında gelir. Hem de bu girişimi, Avrupa’nın yıkıldığı İkinci Dünya Savaşı bittikten sadece beş yıl sonra başlatmışlardır. Amaçları barış ve halkların refahını arttırmaktı. Birlik kurabildiği için dünyanın en gelişmiş ve en güçlü devleti olabilen ABD’ye benzer bir “United States of Europe” kurulmalıdır diyen ilk kişi de İngiliz Winston Churchill’dir.

AMERİKAN BÜYÜKELÇİSİ YUSUF BERRAK

ABD’nin Ankara büyükelçisi ve Başkan Trump’ın Suriye özel temsilcisi Thomas Joseph Barrack’ın Hristiyan Arap kökenli olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla soyadı olan Barrack da Arapça olmalıdır. ABD’nin ilk siyahi başkanı Barack Obama’nın adı da budur. Bu kelimenin kökü, Arapçadaki üç sesiz harf kuralına göre “b,r,k” dir. Berrak (parlak, ışıldayan), bereket (bolluk) ve mübarek (kutsal) bundan türemiştir. Bu magazinsel girişten sonra sadede geleyim. Büyükelçi Tom Barrack, Bahreyn’deki Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü Forumu’nda yaptığı konuşmada “Türkiye ile İsrail savaşmayacak, Hazar Denizi’nden Akdeniz’e kadar olan bölgede işbirliği içinde olacaktır” demiş. Bence de Türkiye İsrail ile savaşmamalı, işbirliği yapmalıdır. Bu işbirliği tüm bölge halklarının hayrınadır. Bunların başında da Gazze halkı gelir.

NETANYAHU GÖREVİ BIRAKIRSA İŞ KOLAYLAŞIR

Hamas’ın silahlı kuvvetleri 7 Ekim 2023’te bir İsrail kasabasına yaptığı baskında 1.200 kişiyi öldürüp 250 kadarını da rehine aldı. Bundan sonra kıyamet koptu. Gazze’de yürek parçalayan bir büyük felaket yaşandı. Türkiye; iktidarıyla, muhalefetiyle, dindarları ve laikleriyle, başından sonuna kadar Gazellileri destekledi. Hamas mağlup oldu. Ateşkes anlaşması imzalandı. Büyük resim tamamen değişti. Terörsüz bir ülke inşa etmeye çalıştığımız bugünlerde hangi politikayı izlemek bizim için hayırlıdır? Gazzelileri, içinde bulunduğu feci durumdan kurtulmasına katkıda bulunmak mı, yoksa Hamas’ın İsrail’den intikam almasına imkân sağlamak mı? Tercihimiz birinci şık olmalıdır. Bunun için Türkiye, İsrail ile olan ilişkilerini ihya etmelidir. Netanyahu (Hüdaverdi) görevde kaldıkça bu zor ama imkânsız değildir. Büyükelçi Tom Barrack Orta Doğu’da barışın tesisine tarihi bir katkı yapmak istiyorsa Netanyahu’yu görevini bırakmaya ikna etmelidir. O zaman uluslararası camianın eli rahatlar.  

SON SÖZ: Benim için hayırlı, dostum için de hayırlıdır.