Ne söylese arkası “yalan” diye geliyor. Ağrı’daki “kışkırtma ve kurgu kokan” olay için söylediğini Genelkurmay yalanladı. Partisinin il başkanı da yalanladı.
Zor durumda.
Yalan yapıştı.
Başbakan, partisinin “seçim beyannamesini” şarkılar eşliğinde “ben yazdım”  diye açıklarken onu dinleyenlerin zihinlerine  “dava yoldaşı Cumhurbaşkanı’nın yalanlaması” geldi yapıştı.
Çok tazeydi o yalanlama.
Daha mürekkebi kurumadı.
Başbakan, seçim bildirgesini Saray’a Cumhurbaşkanı’na götürmüş; Cumhurbaşkanı da “seçim bildirgesini bizzat okudum” diyerek TV’de canlı yayında ilan etmişti.
Ne demekti bu?
Ben söyledim!
Başbakan yazdı.
Ben istedim!
İsteklerimi yazdı.
Bütün yasalar, kanunlar, kurallar atılacak adımlar, içilecek sular, alınacak nefesler, “Saray’daki Cumhurbaşkanı’nın gazabı ve rahmeti merkeze konularak” yapılıyordu.
Halk bunu böyle biliyor.
Başbakan ise tersini söylüyor.
Beyannameyi ben yazdım.
Evet siz yazdınız.
Ama kimin dediğini yazdınız?

* * *

Cumhurbaşkanı  “Başkan olmak” istiyor: Güç ve Para onda olacak. Kimi isterse bitirecek. Kimi isterse yaşatacak. 13 yılı “güç bende” yaparak bitirdi. Önümüzdeki 13 yılı da “gücün ve paranın onda toplanması” üzerine kuruyor.
Türkiye’yi şirket yaptı.
Başkan’ın şirketine çevirecek.
Aile şirketi gibi yönetecek.
Listeleri o yapacak.
Milletvekillerini o seçecek.
Hem Meclis’i o yönetecek.
Hem devleti o idare edecek.
Meclis’e sorumlu olmayacak.
İstediği karar alınacak.
İstediği yasa çıkarılacak.
Adalet onu yargılamayacak.
Muhalefet sorgulamayacak.
Oysa Başbakan önceki gün “ben yazdım” dediği beyannamede; “yasama ve yürütmenin müstakil olarak etkin olduğu demokratik denge ve kontrol mekanizmalarının öngördüğü bir başkanlık sistemi tasavvur ediyoruz”  diye özetlenecek sözlerle dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı:
Denge istemiyor.
Kontrol istemiyor.
Fren istemiyor.
Başbakan’ı beyanname yazarken yalana zorluyor.

* * *

Beyanname okudu!
Yalanname  dinlendik.
Beyannameye “şeffaflığı yerleştireceğiz” diye yazılmıştı. Yalanlama anında Mardin Artuklu Üniversitesi’nden “1 ölü 4 yaralı” haberiyle” geldi.
Sosyal tesis yapılacak.
İhale başlamak üzere.
İki grup “ihaleyi sen alacaksın- ben alacağım” ağız dalaşı yaptılar. Sonra da uzun namlulu silahlar konuştu. Mardin Müteahhitler Derneği Başkanı öldürüldü. 4 de yaralı var.
Başbakan beyanname yazıyor.
Şeffaflık vadediyor.
Kimse inanmıyor.
Çünkü AKP iktidarının 13 yılında “Kamu İhale Kanunu”  tam 164 kez değişti. Bu değişiklikler yapılan her ihaleyi “tartışmalı, karanlık ve yandaş kayırmalı” hale getirdi.
Sözler davranışı tutmuyor.
Başbakan, “13 yıldır AKP’nin yaptıklarının tam tersini savunan bir seçim beyannamesi” okudu.
Yalan fena yapıştı.

Nükleer elektrik fiyatı!

Beni uyaran dikkatli okurlara teşekkür ederim. Önce dünkü yazıda dalgınlıkla yaptığım hatayı düzelteyim:  Rus şirketinin yapacağı Nükleer Santral devlete dolar üzerinden kilovat saati 12.35 cent’ten elektrik satacak. Ben dünkü yazıda 12 dolar 35 cent diye yazdım. 12 dolar değil 12 cent olacak. Bu arada; termik santraller elektriğin kilovaat saatini     6-8 cente, hidrolik santraller
6 cent’e mal edip satıyorlar.