Muhtemelen sosyal medyada hostese bağıran adamın videosunu görmüşsünüzdür. Olay şöyle: Türk Hava Yolları'nın (THY) İstanbul-Londra seferini yapan uçağında, B.G. adlı yolcu yer değişikliği yüzünden kadına hakaretler yağdırıp, sağa sola yumruklar atarak kabin memurunun üzerine yürüyor.
Daha sonra uçağa gelen polis ekipleri şahsı sakinleştirmeye çalışırken yolcu, polise de aynı şekilde bağırarak, ardından "Benim 10 tane fabrikam var, bana dokunamazsınız" diyerek tehditler savuruyor. Diğer yolcular da sessizce bu sahneleri izlerken bazıları olayı kayda alıp sosyal medyada paylaşıyor. Sonunda şahıs, güvenlik görevlileri tarafından uçaktan indirilmiş ve THY tarafından kara listeye alınmış.
Şimdi bunda ne var diyeceksiniz, etraf zaten deli kaynıyor.
Doğru, insanların birçoğu yaşanılan bu süreçte canı burnunda dolaşıyor. Herkeste bir öfke, bir tahammülsüzlük, saldırganlık...
Ayrıca uçaktaki bu maganda gibi, artık parası olan herkes istediği her şeyi yapabileceğini ve her ne yaparsa yapsın kendine bir şey olmayacağını düşünüyor. Haksız da sayılmazlar, çünkü geçmişte birçok benzer olayda parası ya da gücü olanların nasıl kollandığını hepimiz biliyoruz. Bu da biraz parası ve güçlü tanıdıkları olan kişileri daha da pervasız, hırçın, ve kural tanımaz hale getiriyor.
Ancak bu olayda asıl ilginç olan, polislerin saldırgana karşı gösterdiği sakin ve anlayışlı tutum. Kadın hakları, hayvan hakları, işçi hakları gibi masum ve barışçıl hak arayışları sırasında polislerin gösterdiği sert ve kimi zaman acımasız yaklaşım, karşılarında kimliğini bilmedikleri, gücünün nereye varabileceğini kestiremedikleri biri olunca ne kadar dikkatli, anlayışlı ve sakin olabiliyor.
Onlar da haksız sayılmaz aslında. Bu vahşi düzenin içerisinde var olmaya, adaleti sağlamaya çalışırken, sırf görevini yaptığı için işinden olan, baskıya maruz kalan birçok polis gördük. Muhtemelen bu polisler bizim görüp duyduklarımızdan çok daha fazlasına şahit olmuşlardır.
Peki ya uçaktaki yolculara ne demeli? Karşılarında bir kadın çalışana bağırıp hakaret eden, fiziksel olarak saldırganlaşarak onu taciz eden bir maganda var ve kimse tepki vermiyor. Ne bir "Ne yapıyorsun?" diyen var, ne de olaya müdahale eden. Sadece birkaçı olayı videoya çekiyor.
Sizce de bu toplumun olaylar karşısında verdiği korkmuş, sinmiş tepki normal değil mi? Mağduru korumaya çalışırken, olayla alakası bile olmayan kaç kişi kurban oldu bu ülkede? Sayısını bilmiyorum ama hepimizin aklında bunun birçok örneği var.
Ve işte karşımızda yeni Türkiye’den bir kesit. Parası olan bir maganda, kendinden zayıf gördüğü birine güç gösterisi yapıyor ve diğerleri seyrediyor. Polis, karşısındakinin kim olduğunu bilmeden hareket etmeye, yetkisini kullanmaya çekiniyor. Ve herkes sonunda yapanın yanına kalacağını biliyor.
Burada asıl sorulması gereken soru ise "Bu düzen ne kadar daha böyle devam edebilir?" Parası olanın her türlü kuralı çiğnediği, gücü yetenin istediğini yaptığı, diğerlerinin ise sessizce izleyip, korku içinde sindiği bir toplum... Bu toplumsal çürüme nereye kadar sürdürülebilir? Herkes biliyor ki, adaletin olmadığı, güçlünün her zaman haklı görüldüğü bir sistem günün birinde çöker. O gün geldiğinde ise susanlar da seyredenler de bunun bedelini ağır bir şekilde öderler.