Tee, 106 yıl önce... 619 yıllık Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı sonunda ateşkes antlaşması imzalayacaktır.

27 Ekim 1918... Antlaşma için, Osmanlı Bahriye Nazırı Rauf Orbay ile İngiltere’nin Akdeniz Donanması Komutanı Amiral Sir Somsert Calthorpe başkanlığındaki heyet görüşmelere başlar.

27 Ekim 1918... Osmanlı He­yeti antlaşmayı inceler. Felakete yol açacak hükümler vardır. İstanbul’a şu telgrafı çeker:

“Bu metni bizim kabul etme imkanımız yok. Bu metin üze­rinde tek tek değişiklik yapma şansımız da yok... İzin verin İstanbul’a dönelim.”

★★★

29 Ekim 1918... İstanbul’dan, Padişah Vahdettin’den cevap gelir:

Sultan 6’ncı Mehmet Vah­dettin’in talimatı: Koşullar ne kadar ağır olursa olsun, bir an önce ateşkes antlaşmasını imzalayın...”

Ve heyet antlaşmayı, Yunanis­tan’ın Limni Adası’nın Mondros Li­manı’nda, Agamemnon adlı İngiliz savaş gemisinde imzalar.

Agamemnon, üç bin yıl önce aynı coğrafyada Truva’yı istila eden Aka’ların Komutanı’nın adıydı.

Osmanlı Devleti’nin ölüm fermanı, üç bin yıl sonra Aga­memnon adlı savaş gemisinde imzalanıyordu.

İngiltere, Truva’nın rövanşını alıyordu.

619 yıllık Osmanlı Devleti, bu geminin değiştirilmesini düşüneme­di bile...

★★★

Rauf Bey ve İngiliz amiral çok mutludurlar.

O kadar mutlular ki, şam­panya kadehlerini imza şerefi­ne kaldırırlar.

619 yıllık Osmanlı Devleti’ni son­landıran antlaşma şerefine...

★★★

Ateşkes Heyeti Başkanı Rauf Orbay, İstanbul’a döndüğünde bir basın toplantısı düzenler.

Sonuçtan çok gururlu olduğunu söyler. Ülkenin ve saltanatın gelece­ğinin, imzalanan ateşkesle bütünüy­le güvenceye alındığını belirtir.

★★★

Osmanlı Devleti’nin idam fermanı Mondros Ateşkes Antlaşması, Türk kamuoyuna büyük bir başarı olarak tanıtılır.

Osmanlı Mebusan Meclisi, antlaşmayı oybirliğiyle onay­lar.

Osmanlı PTT’si, zafer olarak sunulan antlaşma için anma pulları çıkarır.

★★★

Antlaşmanın imzalanmasından 14 gün sonra...

13 Kasım 1918 sabahı saat 8.00... İşgalcilerin savaş germileri, Boğaz’da gövde gösterisi yaparlar.

Ve Osmanlı’nın başkenti İstanbul, fiilen işgal edilir.

★★★

İşgal karşısında, Osmanlı Devleti ne yapar biliyor musunuz?..

Deniz Kurmay Albay Ali Rıza Bet’le, Dışişleri Bakanlığı Müste­şarı Reşat Hikmet Bey, işgalcilerin amiral gemisine giderler.

Osmanlı Devleti adına, işgal donanmasına “hoş geldiniz” derler.

Fatih Sultan Mehmet’in emaneti­ni işgal ettiler ya...

Konukseverlikte kusur etmemek gerekirdi.

★★★

İşgalcilerin ilk işi subayları temiz­lemekti. Çünkü subaylar, işgalcilerin hedeflerine karşı çıkıyorlardı.

Zaten, 36’ncı Osmanlı Padişahı ve 115’inci İslam Halifesi Vahdet­tin de subaylardan hoşlanmazdı.

Hedef aynı olduğuna göre, padişah ve hükümeti işgalcile­re destek verir.

★★★

O dönemde, bazı gazeteler ve yazarlar, işgalcilere yaranmak için milli komutanlara saldırmayı mari­fet sayarlardı.

İşgalcilerle iş birliği, 2008’de başlayan “Kumpas”a özgü değildi yani...

Çok eskilere dayanır...

Bu saldırılar, o dönemin moda­sıydı. Mustafa Kemal Paşa da bu saldırılardan payını alır.

Tıpkı, 2024 Türkiye’sinde olduğu gibi...

★★★

Ve geldik...

8 Aralık 2024... Suriye’nin başkenti Şam, muhalifler tarafından ele geçirilir. Esad yönetimi devrilir. Suriye’nin haritası fiilen değiştirilir.

Türkiye’de bir zafer havası esti­rilir.

Coşku seli...

Sanki, Suriye bize savaş açmış... Ve buna karşı başlatılan operasyon­la, Şam’ı ele geçirmişiz gibi...

Esad’ı, ABD’nin, İsrail’in, İngil­tere’nin, Fransa’nın desteklediği radikal gruplar (Suriye El Kaidesi HTŞ) devirmemiş gibi...

★★★

Suriye’nin kalıcı parçalanmasın­dan, Esad’ın devrilmesinden en çok mutlu olanlar...

İsrail, ABD ve PKK terör ör­gütü... O kadar mutlular ki...

ABD, Büyük Orta Doğu Proje­si’nin önemli bir halkasını daha tamamladı.

İsrail, yayılmasının önündeki en büyük engeli ortadan kaldırdı.

PKK terör örgütü, Suriye’de devlet olmayı başardı.

Ve şimdi sıra İran’da.

Ardından, Türkiye’yi de içine alan büyük bir devlet kurma­nın son adımı...

★★★

Suriye, ikinci Afganistan oluyor. PKK devleti kuruluyor.

Ve Türkiye, hem ikinci Af­ganistan’la hem de PKK terör devletiyle komşu oluyor.

Türkiye’de bir kesim, İsrail’den çok daha fazla mutlu.

PKK’dan daha mutlu.

★★★

Birleşmiş Milletler’e üye, 193 ülke var.

Bu ülkelere, Afganistan’la komşu olmak ister misiniz sorusu sorulsa...

Tek bir ülkeden, tek bir kesim çıkar.

O da Türkiye’den...

Şam’da Emevi Camii’nde, namaz kılma hayalini gerçekleştirmek için bekleyenler.

★★★

Terör üreten bir coğrafyayla komşu olmanın...

Dünyanın en fazla kaçak göçme­nine ve sığınmacısına ev sahipliği yapmanın mutluluğu...

Irak ve Suriye’de, iki halkası tamamlanan... İran ve Türkiye halkaları için adımların hızla atıldığı, Sevr’den kalan bir devleti kurma mutluluğu...

Filistin devletinin tabutuna son çiviyi çakmanın mutluluğu...

Türkiye’ye özgü, ama henüz tanımlanmamış bir mutluluk.

★★★

Einstein, “Cehalet ne güzel; her şeyi biliyorsun” demiş.

Gorki de “Ne kadar az bilir­sen, o kadar iyi uyursun” diye hüküm vermiş.

Siz siz olun... Bilgi sahibi olmaya çalışmayın.

“Vileda sopası”yla, televizyonda savaşı anlatanların bulunduğu tek ülkedir, Türkiye.

Ama ... Yine de şükredin...

Bu zafer anısına, pul bastırılmadı diye şükredin.